Paylaş
Statlar da bir mabede dönüştü.
Buraları sadece maçtan maça ziyaret edilen alanlar olmaktan çıkıp; insanların 24 saat vakit geçirebilecekleri yeni adresler oldular.
Özellikle büyük takımların bütçeleri birçok sanayi şirketinin cirolarını geçince ve yıldız oyuncuların aldığı ücretler; ünlü CEO’ların maaşlarını bile katlayınca ortaya bambaşka bir ilgi alanı çıktı.
Böyle olunca da futbola aynı bir anlam yüklenmeye başlandı.
Sadece Türkiye’den bahsetmiyorum; bütün dünyada durum böyle...
Pazar sabahı herkes gibi ben de büyük bir şokla uyandım. Başta Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere 50’den fazla kişi gözaltındaydı ve operasyonların devam edeceği söyleniyordu.
Böyle durumlarda sosyal medyadaki ilk tepkileri izlemek en iyisi oluyor. Twitter’da her saniye yüzlerce mesaj düşüyordu. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş arasındaki o çekişmeleri ve biraz da taraftar arasındaki laf atmaları bir kenara bırakırsak; genel ruh haline anlatan bir mesajı sizinle paylaşmak istedim. Şöyle diyordu:
“Farkında mıyız? Artık hiçbir şeye ‘Aaa öyle mi’ diyemez olduk. Acaba öyle mi? Ya değilse deyip duruyoruz! Paranoyak yapanlar utansın...”
Türkiye’de ezberler bozuluyor, “dokunulmaz” denilen insanlara dokunuluyor. Burada hiçbir sıkıntı yok... Sıkıntı; insanların suçlu olup olmadığı konusundaki kararların alınmasında... Adaletin gecikmesinde... Her şeyin aynı çuvalın içine sokulmasında...
Giderek; “Acaba mı?” dedirten bir paranoyak ruh halinin içinde olmamız...
Twitter’da durum böyleydi, toplumun da çok farklı olduğunu düşünmüyorum.
Siyaset biraz da geleceği görmek değil mi?
CHP Bursa eski İl Başkanı Gürhan Akdoğan, yemin krizi dolayısıyla partinin bir bunalıma sürüklendiği kaygısını taşıdıklarını, bu süreçte yeni bir tartışma ortamı yaratmak istemedikleri için kurultay isteklerini geri çektiklerini söylemiş.
Bana göre olumlu bir adım... Gündemin ağır konuları CHP’yi sıkıştırırken, partide bir Genel Başkan sorunu yokken, olağanüstü kurultay yeni bir kaostan başka bir şey yaratmazdı.
İyi de...
Dün toplanan imzalar için mangalda kül bırakmayanlar, partiyi çok ağır şekilde eleştirenler bugün ne diyecek. İzmir’deki tartışmaların bir kısmını, kulislerde konuşulanları biliyoruz. Nasıl yemin töreniyle ilgili CHP’nin; B planı sonraya bırakıldıysa, bu imza meselesinde de aynı şey yaşandı.
Siyaset biraz da sonraki adımları görmek değil mi?
Antalya’daki kaza bize de ders olsun
Antalya’da yaşanan bir olay geçen yıl yaşadığımız tatsız bir hikayeyi hatırlattı. Lara Plajı’nda kullandığı jet ski ile sahile yakın yüzenlerin arasına dalan Kanadalı kadın turist Nazgool Mahmudpur 13 yaşındaki Hediye Durmaz’ı ağır yaralamış. Dileriz; Hediye hayata tutunur.
Geçen yıl ne olmuştu hatırlatayım...
Yine temmuz ayında Çeşme’de iki jet ski çarpışmış. 17 yaşındaki Can Güzelcan kafasını deniz motoruna vurup ağır yaralanmıştı.
Olayı gören Florence Nightingale Hastaneleri Nöroşirürji Bölümü Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Kuday, gence ilk müdahaleyi yapmıştı. Kuday, mayosuyla Çeşme Alper Çizgenakat Devlet Hastanesi’ne gitmiş, gerekirse ameliyatı kendisinin yapabileceğini söylemişti.
Prof. Kuday, bırakın ameliyatı dikiş setinin bile olmadığını fark edince Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroşirurji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Güner’i bulup, hastanın naklini sağlamıştı. Can Güzelcan’ın kafatası ve beyin zarındaki kanama 6 saatlik bir ameliyatla durdurulmuştu.
Elbette, bu olayın iki yüzü vardı.
Birincisi; kontrol dışı ve standartlara uyulmadan yapılan jet ski turları... İkincisi; Çeşme’deki hastanenin durumu...
Bu olay aslında Çeşme’nin sağlık problemlerinin masaya yatırılması için vesile oldu. Vali Cahit Kıraç ve Sağlık Bakanlığı yetkileri hastanedeki yatak sayısının arttırılması ve acil servisin revizyonu konusunda bazı adımlar attı.
Bu takviyelerin ne kadar yeterli olduğunu bu yaz göreceğiz.
Ama profesyonel olmayanların jet ski gibi benzer aletlere binmeleriyle ilgili bir düzenlemenin, denetlemenin olduğunu zannetmiyorum.
Diyorum ki...
Antalya’da yaşanan olay; tatil beldelerimizdeki denetimleri yapacak ilgililer için bir hatırlatma olsun.
Her isteyen jet skiye binmesin, bizi üzecek kazalar yaşamayalım.
Paylaş