Paylaş
Bazılarını tek tek bulup okuyor, yanlarına notlarımı alıyorum.
Bizde yerel seçimler genel seçim havasında olur.
Bakıyorum; projeler de öyle...
Birçoğu yerel yönetimin bütçesiyle yapılamayacak kadar büyük projeler, yani merkezi hükümetin desteği olmadan yapılması mümkün değil.
O yüzden başkan adaylarının bir öncelik sıralaması olmalı.
İkincisi bazı yatırımlar çok önceden yapılmış, bitmiş olması gerekiyordu.
Ama yapılmamış, bugünlere kadar gelmiş.
Örneğin Türkiye’nin turizm markaları olarak gördüğümüz bazı yerler var.
En başta Bodrum, Çeşme...
İlçe belediyelerin bütçeleriyle ancak çöp sorununu çözersiniz, su altyapısını yaparsınız, etkinlikler de bütçeyi bitirirsiniz.
Oysa Bodrum’un acil sorunları var. Trafik problemi artık yazları değil; kış ayları için de geçerli.
Su gibi altyapı gibi birçok konu…
Türkiye 31 Mart’ta seçimlere gidiyor.
Ama sonrasında mutlaka bu ve benzeri yerlerle ilgili yeni yasalar yapması ve turizm bölgelerine özel bütçeler kazandırması gerekir.
Bu seçimi kimin kazanacağının ötesinde bir konu...
Çünkü turizmde iddialı bir ülke olan Türkiye’nin bir başka Bodrum’u, Çeşme’si yok…
Bu fotoğraflar da anılarda kaldı
99 yılındaki bir canlı yayın anımı yazdım geçen gün…
Büyük Efes Oteli’nin balo salonunda NTV canlı yayında karşımızda İzmir’in eski Valisi ve Anavatan Partisi’nin adayı Kutlu Aktaş, görevde olan ve Doğru Yol Partisi’nin adayı Burhan Özfatura, CHP’nin adayı eski başkanlardan Yüksel Çakmur, MHP’nin adayı Melih İnan ve DSP’nin adayı Ahmet Piriştina vardı. O gece yaşananlar bugün gibi aklımda…
Yazımı okuyan Fatih Dalan bu fotoğrafları bana yolladı.
Ege Genç İşinsanları Derneği’nin Ege Toplantıları’nda yine İzmir Büyükşehir adayları bir araya gelmişti.
O gün o salonda ben de vardım.
Tarihe baktım; 18 Mart 2004…
Fatih Dalan ve Kemal Çolakoğlu’nun ortasında Ahmet Piriştina...
Diğer fotoğrafta ise Kemal Çolakoğlu, Ahmet Piriştina, AK Parti’nin adayı Taha Aksoy, Doğru Yol Partisi’nin adayı Yüksel Yalova ve Fatih Dalan...
O yıllardan sonra başkan adayları bir daha birlikte olmadılar.
Oysa demokrasinin güzelliği burada değil mi?
Adaylar bir araya gelir; iyi bir toplantı yöneticisinin moderatörlüğünde düşüncelerini anlatırlar, aktarırlar.
Vatandaş da kimi sever, kimin projelerini severse gider ona oyunu atar.
Belki sondaki seçimlerde bu görüntüler yine verilir.
Verilmeli de...
2004’teki bu seçimlerde oy sıralaması da şöyle olmuştu.
CHP’nin adayı Ahmet Piriştina yüzde 47.1, AK Parti’nin adayı Taha Aksoy yüzde 32.5, Genç Parti’nin adayı Haluk Güntan yüzde 6, Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin adayı Fehmi Işıklar 4.1, MHP’nin adayı Hasan Tahsin Kocabaş 4, DYP’nin adayı Yüksel Yalova da yüzde 2.7 almıştı.
Fransızca mı İtalyanca mı?
“FRANSIZLARA kötü haber” diye yazdım geçen gün...
Dil öğrenme platformu Babbel; Fransızcanın artık dünyanın en romantik aksanı olmadığını açıkladı.
Bunu da her yıl yaptığı ankete dayandırdı.
Ve sonuçta İtalyanca yeni dünyanın en romantik dili seçilmiş.
Yazımdan sonra çok sayıda mesaj geldi.
Herkes söz birliği yapmışçasına “Fransızca bizim için en romantik dil” diyordu.
İtalyan çok arkadaşım var.
Onlar da kusura bakmasın ama Fransızca bana göre de en romantik dil...
Daha doğrusu bana mesaj atıp duygularını dile getirenler böyle düşünüyor.
Şubatta bu sıcaklık
beni düşündürüyor
ŞUBAT’ın ortasındaki bahar havasından şikayetçiyim.
Ocak’ta yüz yılın en sıcak Ocak’ı olmasından da mutlu değilim.
Yaz yaz gibi olmalı, kış da kış...
Olmayınca insan bu iklim krizinden çekiniyor, korkuyor, endişeleniyor.
Buna ayak uyduramayan doğa da ne yapacağını şaşırıyor.
Tıpkı bizim şaşkınlığımız gibi...
Şampiyonluktan daha önemlisi
FENERBAHÇE ile Galatasaray arasındaki rekabet bu yıl çok farklı… İkisi de kazanıyor; haftalar ilerledikçe de sinirler geriliyor. Bir hatırlatma yapayım. Şampiyonluk elbette güzel, zirvede olmak, kupayı kaldırmak. Ama benim için daha önemli olan bir şey var. O da spor sevgisi, takımdaşlık…. Bir takımı sevmek, bağlı olmak şampiyonluğun çok daha ötesinde bir şeydir.
Paylaş