Paylaş
Ve benzer yorumlar dinliyorum.
“Rahatladık, kendimize geldik, ailemize vakit ayırmaya başladık. Siyaset bizi çok bağlamış...”
Fırsat buldukça yazıyorum.
Yine diyorum ki;
Hayat siyasetten ibaret değil.
***
Geçmişte politikacılarla sohbet ettiğimizde, yemeğe çıktığımızda sadece siyaset konuşmazdık.
Hayatın getirdikleri de masada olurdu.
Elbette sanat da, spor da...
Çoğu benim ailemi bilir, ben de onlarınkini bilir, hatta bilgi sahibi olurduk.
Son dönemde bunlar değişti.
Sadece siyaset konuşur oldular.
Ben her seferinde konuyu başka yerlere getirsem de; iş dönüp dolaşıp yine siyasete kilitleniyor.
Zaten aileleri tanıştıracak, tanıyacak vakitleri de olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü sürekli seçime giden bir ülkede vekiller, başkanlar bir mekik diplomasisi yapmak zorunda kalıyorlar.
***
Bu bir gözlem ama hayatın akışıyla ilgili önemli bir detaydır.
Bu eleştirilerimi bir parti ya da bazı milletvekilleri üzerine almasınlar.
Bir genelleme yapıyorum.
AK Partili tanıdıklarım böyle de, CHP’li tanıdıklarım farklı değil.
Her parti için söylüyorum.
Birincisi hayat siyasetten ibaret değil.
İkincisi hayatın içinde siyaset gündemin birinci maddesi değil.
Türk siyasetçilerine getirdiğim en büyük eleştiri budur.
Bunun için bir süre sonra sokaktan kopuyorlar.
Oysa hayat sokakta akıyor.
Çok geçmiş olsun Işılay abla
HERKESİN tanıdığı, sevdiği Işılay Saygın bir süredir tedavi görüyor. Ege Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nde gözetim altında tutuluyor. Kendisine çok geçmiş olsun diyor ve en kısa sürede aramıza dönmesini istiyorum.
Çünkü gazetecilik hayatımda Işılay Hanım kadar çalışkan, toplumun içinde, her görüşe ve fikre açık çok az politikacı tanıdım.
İnsanların ilgisi boşuna değildir.
Geçmişte yaşadığım çok örnek vardır.
Bazılarına tanıklık etmişimdir, bazılarını dinlemişimdir.
İş bulan, iş arayan, hatır soran, dertlere derman bulan bir yanı vardır Işılay Saygın’ın...
İnsanların omuzuna dokunur, üzüntüsüne ortak olur, sevinçli günlerinde de kendine özgü gülüşüyle hep kalabalıkların içindedir.
O yüzden ben Işılay Saygın’ı hep örnek gösteririm.
Ve derim ki;
“Işılay abla gibi olun...”
Çok geçmiş olsun...
Emojiler tehdit ya da taciz taşır mı?
HAYATIMIZA emoji denen bir kavram girdi.
Şu sarı noktalar...
Bazıları çok eğlenceli buluyor, bazıları da gayri ciddi...
Ben eğlenceli tarafı tutuyorum.
Hayatı ciddiye alalım ama eğlence tarafını da ıska geçmeyelim.
Tabii bu yeni durum, yeni şartları da getiriyor.
Örneğin bazı davalar hakimlerin önüne geliyor ve karar almakta zorlanıyorlar.
Haklılar...
Cep telefonundan gönderilen bir bıçak veya silah emojisi tehdit anlamı taşır mı? Ya da patrondan gelen bir kalp emojisi cinsel tacize girer mi?
Hadi bakılım; siz çıkın bu işin içinden...
Bazen de o dijital platformlarda yanlışlıkla, anlamadan, farkına varmadan da bir şey yollamış oluyorsunuz.
Ben çok dikkat etsem de, bazen olmuyor değil.
Amerika’da bu konu tartışılıyor.
ABD’de 2017’de 33, 2018’de ise 53 davada emojiler delil olarak sunulmuş. Bu rakam 2019’un henüz ilk 6 ayında 50’yi geçmiş. ABD hukukunda emojilere dair herhangi bir yazılı kural olmadığı için hakimler karar vermekte zorlanıyormuş.
ABD’de yoksa bizde hiç yoktur ama yine de dikkat edin derim.
Gönderdiğiniz o sevimli sarı noktalar bir süre sonra karşınıza delil olarak çıkabilir.
Gençler haklarını
savunuyorlar
İLGİNÇ davalar da var.
Örneğin İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü son sınıf öğrencisi Savash Porghamrezaeieh, öğretmeni Prof. Dr. Nurdoğan Rigel’den kendisine bilerek düşük not verdiği iddiasıyla şikayetçi oluyor. Haber analiz dersi sınavında 72 alması gereken öğrencisine 35 puan veren Rigel’e, görevi kötüye kullanmaktan 5 ay hapis cezası veriliyor.
Düşündüm de; bizim dönemimizde böyle bir şey olsa büyük ihtimal çekinir, kaderimize razı olurduk. Şimdi gençler farklı, haklarını arıyorlar, kendilerini savunuyorlar ve bundan hiç yılmıyorlar.
Devam gençler...
Ben gençlerin siyasette daha aktif olmalarını işte bu yüzden istiyorum.
Paylaş