Turizm merkezlerinin kaynakları artırılmalı

UZUN bir süredir yazıyorum.

Haberin Devamı

 

Türkiye bir turizm ülkesidir ama yaptıkları yapacaklarının çok altındadır.
Sektörün rakamları Türkiye’nin potansiyelini yansıtmıyor, daha iyisini yapmalıyız.
Ve önemli gördüğüm bir konu da; tatil beldelerinin aldıkları ödenekler mutlaka yeniden gözden geçirilmeli.
Kış nüfusuna göre verilen ödenekler bu merkezleri yönetmek için geçerli değil.
Bodrum’un nüfusu yazları 1 milyonun üzerinde, Marmaris ona yaklaşıyor, Çeşme öyle...
Bu nüfusu yönetebilmek için gerçekten de büyük bir bütçeye ihtiyaç var.
En son Bodrum’a gittiğimde Turgutreis’ten havalimanına neredeyse 1.5 saatte ulaşabildim.
İstanbul, İzmir trafiğinden farksız...
Üstelik alternatifi de yok.
Çeşme, Marmaris henüz o noktada değil ama bu ilgi yakında benzer problemleri de beraberinde getirecek.
Örneğin Bodrum’a bir çevre yolu şart gözüküyor.
Bunu yerel kaynaklarla yapmak zor ise devletin mutlaka el atması lazım.
Yine çöp, kanalizasyon, içme suyu gibi altyapı problemlerinde de hızlı hareket etmek gerekiyor.
Özetle diyorum ki;
Türkiye’nin gözbebeği yerleri için ya özel bir yasa ya da buraları için yeni kaynaklar yaratmamız gerekiyor.
Bir Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Çeşme, Antalya turizmimiz için önemli değerlerdir.
Ve daha sağlıklı yönetilmesi gerekiyor.

Haberin Devamı


Her yer her
yere benzemek
zorunda değil

BİR gözlemim var.
Yerel seçimler beş yılda bir mart ayında yapılıyor.
Özellikle tatil ilçelerindeki belediye başkanlarının seçildikleri ayın hemen ertesinde sezon başlıyor.
Böyle olunca ilk yıl hazırlık yapamadan başlayıp bitiyor.
Oysa bazı konuların masaya yatırılması gerekiyor.
Örneğin gürültü, ruhsatlar, etkinlikler...
Gürültü artık tatil beldelerinin ortak sorunu ve mutlaka çözüm bulmak gerekiyor.
Eğlencesiz bir tatil olmayacağı gibi dinlenmek isteyenler için de bunun dozunu ayarlamamız şart...
Bunu yapan ve başarılı olan çok sayıda tatil yeri var.
Örneğin İbiza...
İbiza’da müziği istediğinizde duyarsınız, istemediğinizde sakin bir gecesinde yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Şimdi Alaçatı’yı düşünün.
Birbirine karışmış, biri diğerini bastırmaya çalışan bir müzik; üstelik o yerin kimliğinden uzak seçilmiş bir tarz...
Böyle olunca dün gelip beğenenler, bugün gelenler bir süreliğine gelmemek üzere başka yerlere gidiyorlar.
Tema, kimlik ve uzun vadeli bir vizyon kentlerin yönetiminde esastır.
Kimlik bozulduğunda az tercih edilir hale gelirsiniz.
O zaman katma değer de gider.
Türk turizminde yaşadığımız budur.
Korumak, kollamak zorundayız.
Aksi halde her yer her yere benzer.
Biz de bunu istemiyoruz.

Haberin Devamı


Biz niye yapmayalım

YAZ modundan çıkıyoruz.
Oysa eylül, ekim Batı Anadolu’nun en güzel ayları...
Biliyorum okul başlayınca tatil yerleri sakinleşiyor.
Ama tatil merkezleri için nedenler yaratmalıyız, sezonu uzatmalıyız.
Asıl önemli organizasyonları sıcak sezondan sonra yapmalıyız.
Bu sene Çeşme Festivali 18 Eylül’de yapılacak, Bodrum Cup her zaman olduğu gibi ekimde...
Ama daha çok etkinlikle vitrine çıkmalıyız.
Bakın Cannes küçük bir yer olmasına rağmen her hafta başka bir organizasyona evsahipliği yapıyor.
Bunlar kış aylarında da devam ediyor.
Biz niye yapmayalım?

 

Sıfır Karbon Salım
Bakanlığı kurulur mu?

YABANCI medyayı izliyorum. Çoğu zaman Avrupa’nın başka bir gündemi oluyor, Türkiye nedense siyasetle çok iç içe olduğu gibi bazı konuları ıskalayıp geçiyoruz.
Bakın İngiltere’de son günlerde “Sıfır karbon salımı” konusunda bir tartışma yaşanıyor.
İngiltere’de hükümetin çevre baş danışmanı, ülkede iklim değişikliğini etkileyen karbon salımının planlandığı gibi 2050 yılında sıfırlanabilmesi için insanların yaşam tarzlarında çok büyük değişiklik yapması gerektiğini söylüyor.
Profesör Ian Boyd’a göre “Sıfır Salım” hedefine zamanında ulaşabilmek için halkın daha az seyahat etmesi, daha az giyim eşyası alması ve daha az kırmızı et yemesi gerektiğini söylüyor.
Bunun için de siyasilerden yardımcı olmasını ve bu konulara öncelik etmesini istiyor.
Ve Sıfır Salım (Net Zero) Bakanlığı kurulmasını öneriyor.
İngiltere hükümeti Brexit’ten sonra böyle bir bakanlık kurarsa hiç şaşırmayın...
Arada bir yabancı medyaya bakın derim.
Çünkü tartıştığımız konuların geçmiş ve bugünü, bazılarının ise daha çok geleceği tartıştığını anlıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları