Paylaş
Hafta başında biraz kafamı dağıtmak, siyasetten uzaklaşmak, gerçek hayata dönmek, biraz da güzel vakit geçirmek için elime bir kitap aldım.
Başlık şöyleydi.
“Telefonum olmadan asla...”
Yazarı İdil Hazan Kohen...
Bir İzmirli...
İlk kitabı “Kişisel Gerilim”i de okumuş, çok keyif almıştım.
Bu da öyleydi, telefonu olmadan sokağa çıkmayanlar, telefonu olmadan rahat edemeyenler, telefonu olmadan kendini çıplak hissedenler alıp mutlaka okusun...
Hepimizi anlatıyor İdil...
Başkahraman Aslı, ama inanın herkes bu sanal dünyanın içinde kaybolmuş durumda...
Çoğu zaman karşımızdakini eleştiriyor, bazen kendimize bile itiraf edemediğimiz bir bağımlılığa dönüşüyor.
Ama vazgeçemiyoruz.
İşte, bu kitap bu yeni dünyamızı anlatıyor.
Hem de güldürerek, düşündürerek, özeleştiri yaptırarak anlatıyor.
İdil Hazan Kohen’e “Kitabı birkaç cümleyle özetlemek istesen nasıl anlatırsın” diye sordum.
Şöyle dedi...
“Birbirimizle daha kolay iletişim kurmak için icat edilen bir aletin, birbirimizden nasıl uzaklaşmamıza neden olduğunu yine mizahi bir dille, ilginç karakter tiplemeleriyle anlattım bu kitapta. Plazalarda çalışan beyaz yakalıların, sosyal medya içinde büyümeye çalışan ergenlerin ve hatta en klasik ev hanımlarının bile ortak bir frekansta buluştuğu internet alemini ile bunun hayatımıza etkisini ele aldım. Aslında tarzı mizah da olsa, çağdaş edebiyat da olsa, ben toplumda yozlaştığını fark ettiğim değerler ve durumlar üzerine yazmayı seviyorum. Bu konulara dikkat çekip, insanlara farkındalık katabilmeyi amaçlıyorum.”
Ben okudum, çok da keyif aldım.
Bu arada, İdil Hazan Kohen’in Alsancak D&R’da 8 Şubat Cuma günü saat 17.00’de bir imza günü de var.
Kim bu İzmirli
İdil Hazan Kohen
HAYATI gökkuşağı gibi gören insanları seviyorum. Kendisiyle dalga geçmeyi bilen, olayları bardağın dolu tarafından gören, hayatı siyasetten ibaret saymayan insanları da seviyorum. Kendine hedefler koyan, bazen bunları değiştiren, hayallerini gerçekleştirmek için yeni başlangıçlar yapmaktan çekinmeyen insanları da seviyorum.
İdil Hazan Kohen de onlardan biri...
Size biraz İdil’den bahsedeyim.
İzmirli... Üniversitenin işletme bölümünden mezun oluyor. Opel’de kısa bir süre marka yöneticiliği yapıyor. Ardından Nike Türkiye’de ürün müdürü olarak çalışıyor. Daha sonra Estēe Lauder’a marka yöneticisi olarak giriyor. O yıllarda deliler gibi çalışıyor, kendine ayıracak vakit bile bulamıyor, ama yine de işte gerçek mutluluğu yakaladığını düşünmüyor. Hep arayışları devam ediyor.
Sonunda istifa edip İzmir’e dönüyor.
Küçük yazma denemelerine başlıyor.
Ve bir tesadüf, ortaya atılan bir fikir, bütün hayatını değiştiriyor.
***
Nasıl mı?
“Eşimle yelkenli teknedeydik. Burası bir çift için en gergin alan olabilir. Çapa atmak için öyle birbirimize girdik ki, eşim ertesi gün arayı yumuşatmak için kadınların çapa atmasıyla ilgili komik bir yazı yazıp gönderdi bana. Ben de erkeklerin duruma yaklaşımını anlatan daha komik bir cevap yazdım. Bizim bütün sinir eridi gitti. O gülüyor, ben gülüyorum. Yazıyı bir yelken dergisine gönderdim. Yazıda basbaya eşim ve ben birbirimizle dalga geçiyoruz, ama eşimin içi rahat. Nasıl olsa basmazlar diyor. Ertesi gün dergiden mail geldi. Yazınızı çok beğendik, basmak istiyoruz lütfen resim gönderir misiniz, diye... Yeni yazılarınızı da bekliyoruz diye eklemişler. Ve böylece benim yazma serüvenim başladı.”
***
Dört yıl Şalom Gazetesi hikayesi var Kohen’in...
İlk kitabı “Kişisel Gerilim” çıkar, ardından “Dişisel Gerilim”, sonra “İyilik” ve “Şezlong Savaşları”, en sonuncusu da “Telefonum olmadan Asla...”
Dişisel Gerilim’den
Şezlong Savaşları’na
İDİL’in kitaplarında hepimiz varız.
Ailemiz, komşularımız, iş arkadaşlarımız, sokakta karşılaştıklarımız, herhangi bir yerde gözlemlediklerimiz...
Herkes...
Aslında şehirler, ülkeler değişse de insan her yerde aynıdır.
Küçük farklar vardır, kültürel farklılıklar vardır, alışkanlıklar da farklıdır, ama insan insandır.
“Dişisel Gerilim”de örneğin popüler akımlar, yeni jenerasyon, ilişkilerdeki zorluklar vardı.
“Şezlong Savaşları”nda yaz trendleri, Alaçatı furyası, beach club koşturmaları mizahi bir dille anlatılmıştı.
“İyilik...”
İyilikten güç alan kötülüğün doğuşunu ilginç bir şekilde anlatmıştı İdil...
Özetle sizi bu pazar, biraz siyasetten uzaklaştırayım istedim.
İdil Hazan Kohen’i anlatmak, tanıtmak istedim.
Paylaş