Paylaş
Bir semt takımı gidip Avrupa ikincisi olup geliyor, inanıyorum şampiyon olarak da gelecek.
Hepsiyle gurur duyuyoruz.
Başarıda emeği geçen herkesi kutluyoruz.
Karşıyaka büyük bir kulüptür.
Ve bunu her fırsatta hatırlatıyor.
Geçen hafta Karşıyaka’yla ilgili birkaç yazı yazdım.
Pınar Karşıyaka final serisinde olduğu için o tepkileri turnuva sonrasına bıraktım.
Özetle demiştim ki;
Karşıyaka sadece bir spor kulübü değildir. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biridir aynı zamanda...
En sıkıntılı günlerinde bile 20’inin üzerinde branşta yarışmacı kulüpleri olan, milli takımlara oyuncu yetiştiren bir kulüptür de aynı zamanda...
Erkek basket takımı bir istikrar örneğidir.
Her şey kötü giderken bile Pınar Karşıyaka lig şampiyonlukları kazanmış, Cumhurbaşkanlığı kupasını kaldırmış.
İşte gördünüz, neredeyse Avrupa Şampiyonluğu kupası da Karşıyaka’ya gelecekti.
Voleybolda kızların, yelkende gençlerin istikrarlı başarıları da yine devam ediyor.
Buna rağmen futbolda istikrarlı bir başarısızlık var.
Yan yana bile gelmemesi gereken takımlarla aynı ligde top koşturuyor Karşıyaka...
Ve bu yıl da şeytanın bacağı kırılamadı.
İki kere Play Off oynamasına rağmen bir üst lige ne yazık ki çıkılamadı.
Şampiyonluklar olmasa da futbolda iddia olmayınca camia bir türlü tatmin olmuyor.
Üstelik ezeli rakip Göztepe Süper Lig’de kalıcı olduğunu kanıtladı. Müthiş bir stada sahip oldu.
Altay ya da Altınordu’dan biri Süper Lig’e çıkabilir.
Karşıyaka oynadığı ligde olamaz, kalamaz.
Ve bunun için futbolun mutlaka şirketleşmesi gerekir.
Bu konuda genel bir konsensüs olduğunu düşünüyorum.
Ve diyorum ki;
Camianın futbol için yeni bir stratejiye ihtiyacı var.
Karşıyaka fabrika ayarlarına dönmeli
YILLAR önce Karşıyaka camiasının önde gelen isimleri bir araya geldiler. Şahidim günlerce, aylarca çalışıp bir dernekleşmeye gittiler. Bu kadar uzun süre çalışılıp kurulan bir organizasyon var mıdır bilemiyorum. 1912 Karşıyaka Derneği’nin Kurucu Başkanı Mehmet Ali Kasalı aradı, biraz sohbet ettik.
Kasalı, Karşıyaka Kulübü’nde önemli görevler üstlenmiş biri. Ama sadece spor kulüplerinde değil, Türkiye’nin önemli derneklerinde de başkanlıklar yapmıştır. O yüzden iyi bir sivil toplumcudur.
Görüşlerini her zaman önemserim.
Kasalı’nın anlattıklarını konu başlıklarıyla paylaşıyorum.
* Gördük ki, Karşıyaka basketbolda artık bir başarı öyküsünün ismidir. Başta Kulüp Başkanımız Turgay Büyükkarcı olmak üzere, teknik heyete, emeği geçen herkese teşekkür ederim. Elbette yıllardır sponsorluklarıyla camiamıza destek veren sponsorumuz Yaşar Holding’e de ne kadar teşekkür etsek azdır.
* Karşıyaka’nın yıllardır çözemediği bir futbol şubesi meselesi var. Orta ve uzun vadede basketin de etkileneceğini düşünüyorum. Camiamızın güvendiği, inandığı, sığındığı tek alan basket kaldı. Bu istikrarı bozmamalıyız, bozamayız.
* O yüzden şirketleşmeyi konuşmamız gereken en önemli konu olarak görüyorum.
* Camiamız büyük, değerli, geçmişiyle her zaman övünen bir camiadır. Artık konuşmaların ötesinde hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
* Konuşup bırakmamalıyız. O zaman dalgalar sönüyor. Camia dalgalanıyor ama bir enerji yaratılamıyor. Örgütsüz toplumlar da kalabalık oluyor.
* Bizim şöyle de bir şansızlığımız var. Futboldaki krizimiz uzun sürdüğü ve giderek büyüdüğü için kimse sorunun kimse parçası olmak istemiyor. O zaman da gelen yönetimler yalnız kalıyor.
* Bunda başkanların suçu yok. Suçlu aranıyorsa camianın tamamı suçludur. Bir başkan ve yönetim kısıtlı imkanlarla ne yapabilir ki... Dolayısıyla bu yorumlarım kimseyi hedef almıyor. Eleştiri yaparken bunun içine kendimi de koyuyorum.
* Camia diye seslendiğimiz nedir? Bir mekanizmadır.
* Çözümleri konuşacağımız yer Karşıyaka Divan Kurulu’dur. Divanda olmak için kulübe 25 yıldır üye olmak, yöneticilik yapmış olmak, başkanlık yapmak gibi şartlar var.
* Camianın özgül ağırlığı olarak divanı önemsiyorum.
* Şirketleşme, borçlanma gibi konularda camianın onayı olmadan bu sorunları aşmak mümkün değil. Divan bu tarife uyuyor. Karşıyaka’nın divanı gücünü hatırlamalı. İşte bunun için bir çağrıda bulunuyorum. Divan konuşmalı, konuşturmalı.
* Karşıyaka’nın yaşadığı bir süreçtir. Yönetimlere böyle bir yükü yüklemek haksızlık olur.
* Camianın elini taşın altına koyması lazım.
* Divanın borçları yapılandıracak, şirketleşmenin önünü açacak ve doğru modeli kurgulayacak şekilde yönetimlerin önünü açması, güç vermesi gerekir.
* Divanın sorunların çözümünde platform, yönetimlerin oluşması sırasında da yönetime güç verecek bir fonksiyonu olmalı.
* Camiayı temsil edecek Divan Kurulu’nu yeniden şekillendirelim.
* Divanda camiayı hareketlendiren, öneri sunan bir heyecan olmalı.
* Durumdan kimse vazife çıkarmasın. Bu kulüp sahipsiz değildir. Karşıyaka’nın Türkiye’de çok az kulüpte olan bir aidiyeti duygusu vardır. Bunun kıymetini bilelim.
* Eski günlere, fabrika ayarlarına dönmemiz gerekir.
* Bu borç yükü altından kalkamayacağımız rakamlar değil. Yeter ki yeni bir yol haritası çizelim.
* Karşıyaka çok hızlı dönüşebilir. Her yıl farklı bir boyut atlayan kulüp olabiliriz.
* Süper Lig Şampiyonu olabilir miyiz? Şimdilik hayır derim. Avrupa kupalarına katılabilir miyiz diye sorarsanız? Daha çok uzak derim. Ama şunu söyleyebilirim. Karşıyaka her yıl bir üst lige çıkabilir.
* Şirketleşme çok önemli ama bunun konuşulacağı yer yine camiayı temsil eden mekanizmalardır.
Bir dosta veda
BİR gazeteci dostumuzu daha sonsuzluğa uğurladık.
Sedat Sözer iyi gazeteciydi.
Üniversitede basın yayın okuduktan sonra Hürriyet’e girmişti. 8 yıl Hürriyet’te çalıştı. Sonra masanın diğer tarafına geçti. 1994 yılında Karşıyaka Belediyesi Basın Bürosu’nda çalışmaya başladı. Başkanlar değişti ama Sedat’ın yeri değişmedi.
Çünkü sakin, soğukkanlı, herkesle iyi geçinen, neyin haber olacağını, neyin ne kadar büyüyebileceğini çok iyi bilirdi.
Kemal Baysak, Şebnem Tabak, Cevat Durak, Hüseyin Mutlu Akpınar’la yakın çalıştı.
Her fırsatta yazıyor ve hatırlatıyorum.
Ne iş yaparsanız yapın bunu anlatmanız lazım.
İster başkan olun, ister bir kurum, ister özel sektör yanınızda her zaman iletişimi iyi olan insanları seçin.
Sedat işini iyi yapan, habercilikten hiçbir zaman kopmamış biriydi.
Vefalı bir dosttu.
Medyanın, hepimizin başı sağolsun.
Nurlar içinde yatsın.
Bu yazı iyi geçirelim
GEÇMEZ dedik; 17 gün bitiyor.
Rakamlar da fena gelmiyor.
Dikkat edince virüs geriliyor, gevşeyince artıyor.
Artık öğrendik.
Aşılanma artmadıkça, toplumun yüzde 75’i bağışıklık kazanmadan bu bitmeyecek. O yüzden çektiğimiz eziyetleri, evde kapanmaları aklımıza getirelim ve ne olur işi sıkı tutalım.
Gevşemeyelim, bu yazı iyi geçirelim.
Paylaş