Tam saha presten vazgeçmeyelim

Yavuz; EXPO 2020 İzmir İşadamları Komitesi Başkanlığı’nı da sürdürüyor.
Kendisine bir ölçüde katılıyorum.
Son olimpiyatlar, evsahibi ülkelere büyük mali yükler getirdi.
Hatta Yunanistan’ın ekonomik krizinin başlangıç noktası olarak bile bu büyük organizasyon gösterildi.
Buna rağmen İngilizler, olimpiyatları büyük bir tanıtım kampanyasına dönüştürmeyi bildiler.
“Londra’nın kendini tanıtmaya ihtiyacı var mı?” diye sorabilirsiniz.
Var...
Kimbilir bir Avrupalı Londra’ya kaç kere gitmiştir; ama bu büyük projelere bu kadar ilginin olmasının altında yatan gerçek de bu...
Bir yere yeniden gidebilmek için bundan daha güzel bir bahane olabilir mi?
Olimpiyatlar; büyük bir turizm hareketini de beraberinde getiriyor.
Ben yarışı Tokyo’ya kaptırmamıza üzüldüm.
Dileğim hem olimpiyatları, hem de EXPO’yu 2020’de birlikte yapabilmemizdi.
Bakalım; İzmir’in şansı dönecek mi?
Yazarımız Selim Türsen de bugün yazmış.
Kenan Yavuz diyor ki...
“Bugüne kadar birçok şey yapılmış olabilir, ama asıl önemli olan son 50 günde yapılacaklardır...”
Katılıyorum.
Seçim atmosferi de böyledir.
Parlak bir seçim dönemi geçirirsiniz; ama son gün yaptığınız bir gaf herşeyi berbat edebilir.
Ya da tam tersi...
Son bir hamle rüzgarı bizden yana estirebilir.
EXPO’yu kazanmak sadece İzmir’in değil; Ege’yle birlikte Akdeniz’in de çehresini değiştirecek önemli bir projedir.
Son virajda; devletin işleyen mekanizmaları dışında iş dünyasına da görev düşüyor.
Örneğin Kenan Yavuz, Birleşmiş Milletler’in 68’inci Genel Kurul Toplantısı’na katılan 6 Dışişleri Bakanı onuruna New York’un ünlü Waldorf Astoria Oteli’nde bir resepsiyon verdi.
Bu temasların çok etkili olduğunu düşünüyorum.
Son bir ay, bu tür fırsatları kaçırmayalım.
Tam saha presten vazgeçmeyelim.

Enis yerden göğe kadar haklı

Uluslararası Fuar Organizasyonu BİE’nin üyeleri birkaç gündür İzmir’de... Şehri geziyorlar, kentin fikir önderleriyle bir araya geliyorlar, panellere katılıyorlar, İzmir’in çalışmalarını inceliyorlar. Hepsi güzel... Üyelerin de mutlu olduğunu düşünüyorum. İzmirliler misafirperverdir, kendilerini en iyi şekilde ağırladıklarından hiç kuşkum yok.
Elbette üyeler yoğun geçen günün akşamını güzel bir yemek ya da bir sanat etkinliğiyle bitiriyorlar.
Sevilen Şarapları’nın Yönetim Kurulu Üyesi Enis Güner’in bir sitemi var.
Kendisine yerden göğe kadar hak veriyorum.
BİE üyelerine İzmir’deki son günlerinde Efes Antik’te bir yemek verildi. O yemeğin mönüsünde Türk şarapları ikram edildi, ama İzmir şarapları tattırılmadı.
Mönü Ege yemeklerinden mi oluşturuldu; ona da ayrıca bakacağım.
Sevgili Enis haklı...
Madem EXPO 2020’ye İzmir aday; o zaman İzmir’in, bu bölgenin değerlerini öne çıkaracak şeyleri anlatmamız, tanıtmamız gerekir.
Gazeteci olarak bugüne kadar birçok organizasyona gittim.
Dikkatimizi çeken ilk detay bu olur.
Hangi şehirde o organizasyon yapılıyorsa; yerel temalar mutlaka işlenir.
Enis Güner diyor ki...
“Egeli şarap üreticileri bugüne kadar kendilerinden ne istendiyse yardımcı olmaya çalıştı, her türlü destek verildi. Çünkü biliyoruz ki; bu milli bir mesele. Ama aynı zamanda İzmir’in tanıtılması için de büyük bir fırsat... BİE üyeleri İzmir’e geliyor, onlara İzmir’in şaraplarını, İzmir’i anlatan ürünlerini sunamıyorsak söylenecek bir şey kalmıyor...”
Enis yerden göğe kadar haklı...

Siyaset galiba bu

Tarafsız Bölge’de Ahmet Hakan’ın konuğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın’dı. Günaydın, Gürsel Tekin’in kararının İstanbul’daki adaylık sürecini kuvvetlendirecek bir unsur olarak yorumladı. Ama süreci nasıl kuvvetlendireceğini anlatmadı. Ahmet Hakan Adana’yı, Ankara’yı sordu; “Bakıyoruz, değerlendiriyoruz” dedi. Sonrasında İzmir konuşuldu. Adana ve Ankara’yı anlıyorum da; CHP için İzmir’in çok önemli olduğunu anlatmaya gerek yok. İzmir için de bir genelleme yapmayı tercih etti Gökhan Günaydın... Nereye çekersen çek... Ahmet Hakan da; programı şöyle bitirdi.
“Yerel yönetimlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın ile yaklaşan seçimleri konuştuk. Daha doğrusu Günaydın, bir ipucu vermedi, çok net şeyler de söylemedi...”
İçimden siyaset böyle bir şey; dedim.
Yarım saat konuşup da; ortadan cümlelerle, kocaman genellemeler yapmak ve hiçbir şey söylememek...