Statlara gitmiyordum televizyondan da izlemem

UZUN zamandır maç seyretmiyordum.

Haberin Devamı

 

Perşembe akşamı babamla oturup izleyelim dedik.
Çocukluğumda babam elimden tutar beni maçlara götürürdü.
Hem de sadece Karşıyaka’nın değil, her İzmir takımının...
Karşıyaka’yı tutarım ama o çocukluğumdan kalan günlerin etkisiyle belki her İzmir takımın başarısı benim için önemlidir.
İzmir deyince akan sular durur.
Altınordu’yu da, Altay’ı da, Menemen’i, Buca’yı da; doğal olarak Göztepe’yi destekliyorum.
Babamla maç seyretmek de benim için bir ritüeldir.
Çünkü biz sadece maç izlemeyiz.
Maç devam ederken bizden, hayattan, çevremizden, Türkiye’den konuşuruz.
Maç bahanedir aslında...
Perşembe gecesi de öyleydi.
Üstelik güzel de bir derbi vardı.
Beşiktaş’ı uzun zamandır beğeniyorum. Takımı istikrarlı, Fikret Orman’ın başkanlığını da başarılı buluyorum.
Şenol Güneş’i de takdir ediyorum.
Bizi dünya üçüncüsü yaptığında bile küçümsenmişti ama Trabzon’da da, Beşiktaş’ta da çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
Fenerbahçe’ye gelince...
Kulüp hep iddialıdır ama birkaç yıldır çıkan 11’i iddiasız buluyorum.
Alex gittiğinden bu yana Fener’in tadı tuzu yok aslında...
Yine de Türkiye’nin en iyi takımlarından ikisinin mücadelesi seyredilir diye televizyonun karşısına geçtik.
Geçmez olaydık.
Türk futbolunun bittiğinin göstergesi aslında bu maç değildir. Bu bardağı taşıran son noktadır.
Yoksa çoktan Türk futbolu acildeydi.
Öfkesini kontrol edemeyen, öfkesini kusan, tuttuğu takımın başarısını rakip takımın yerle bir olmasına bağlayan, tatlı rekabetten uzak tam bir savaş havasındaki bir spor karşılaşmasından ne beklenebilir ki...
Uzun zamandır “Maçlara gitmiyorum artık” derken;
Statlara gitmiyordum, televizyondan da artık izlemem zaten...

 

Haberin Devamı

O yılların tribünleri
çok mu farklıydı

TAM yılını hatırlamıyorum.
Fenerbahçe İzmir’e gelmişti.
Didi Fener’in başındaydı.
Biz de babamla yollarda...
Küçüğüm ama o heyecanları unutmam mümkün değil.
Altaylılar bile sıraya girmiş, Didi’den imza alıyordu.
Ben de sıraya girdim elbette...
O tribünler bugünkü tribünlerden farklı mıydı, o statları dolduran insanların ruh halleri bugünkünden farklı mıydı?
Yoksa ben o zaman çok küçüktüm de o çirkinlikleri görmüyor muydum?

Haberin Devamı

 
Arkadaş gaza gelmiş

ŞENOL Güneş’in kafasına çakmak atan arkadaşın ifadesinde şöyle bir cümle var.
“Kalabalığa kapıldım, gaza geldim...”
Her gaza gelen bir şeyler yapmaya kalkarsa yandık valla...
Burası eski Teksas gibi olur.
Şimdi “Fantezi...” diyeceksiniz.
Fantezi filan değil.
Bazı derslerin ilköğretimde okutulması gerekir.
Örneğin öfke kontrolü, yani psikoloji dersleri...
Estetik dersleri...
Çünkü o yaşlarda vermeyince sonradan bazı şeyler tam oturmuyor.
Estetik kaygıları olan bir insan kentleri çirkinlik abidelerine çeviren o binalara imza atar mıydı?
Kalite dersleri...
Sadece yaptığınız işe değil; hayatınıza da bir kalite anlayışı getirebilmek için...

 

Haberin Devamı

Alkışı hak edenler küçük sporcular

ASLINDA bundan böyle amatör sporları yazmak lazım... Çocuklarımızın, gençlerimizin başarılarını yazmamız lazım.
Alın size bir örnek...
Hepsi küçükler ama yaptıkları bir o kadar büyük...
Basketbolda küçük erkekler kategorisinde Türkiye çapında müthiş şeyler oluyor. 23 Mayıs’ta Sakarya’da yapılacak Türkiye final müsabakalarına çıkacak sekiz takımdan biri İzmir Bahçeşehir Karşıyaka Koleji...
Bu çocuklar geçen hafta Kastamonu’daydılar ve yarıfinallere namağlup çıktılar.
Ankara TED, İstanbul Bilfen, Samsun, Kayseri gibi il birincilerini açık ara farkla yendiler.
O koca koca adamların sahalarda, tribünlerde yapamadıklarını yapıyorlar.
Ve alkışı hak ediyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları