Paylaş
Saint Joseph’i kazandığım gün, okulun girişine kazananların listesini asmışlardı.
Sınıfta, okulda da o kadar çok arkadaşım oldu ki...
Bizi birleştiren hep ortak değerlerimizdi.
İzmir, Türkiye, Atatürk sevgisiydi.
Kimin nereden geldiği, nerede doğduğu, kimlerden olduğu hiç önemli değildi.
Bizim için önemli olan arkadaşlıklardı, dostluklardı, ailelerdi, birlikte geçirdiğimiz vakitlerdi.
Okul yıllarında gençlik yaz kamplarına gittim.
Oralarda da dünyanın her yerinden farklı diller konuşan arkadaşlarım oldu.
Bazılarıyla hala görüşüyorum.
İşin içinde samimiyet, insanı insan yapan değerler, vicdan, yardımlaşma, el ele verme gibi duygular olunca isimlerin bir önemi kalmıyor.
Yıllar geçti, iş hayatına atıldım.
Farklı şirketlerde yine farklı kökenli arkadaşlarım oldu.
Sohbetlerimiz hep daha iyi bir Türkiye, daha iyi bir dünya içindi.
Ve bu kadar farklı insanla tanıştığıma, hayatımı paylaştığıma her zaman dua ettim, şükrettim.
Gazeteci olarak siyasetin hep tam göbeğinde oldum.
Bu meslekte maalesef kaçamıyorsunuz.
Şunu gördüm ki; bir olayın içine siyaset girince en samimi duygular bile şekil değiştirebiliyor.
İşte bunu fark ettiğim ilk gün sadece gazeteci kalmaya karar verdim.
Biliyorum objektif kalmak zor ve bazen de istenmiyor.
Siyasetçiler sizi zorlayabiliyor.
Ama ben zor olanı her zaman severim.
Dün de, bugün de, yarın da siyasetin etkisi azaltılmış demokrasilerin daha güçlü olduğunu savunmaya devam edeceğim.
Bunları neden yazdım.
ABD Başkanı Biden 1915 olayları için “büyük felaket” ve “soykırım” ifadelerini kullandı.
Türkiye’den gelecek tepkileri azaltmak için de “Tarihi kabul ediyoruz. Bunu kimseyi suçlamak için değil ancak tarihin tekerrür etmediğinden emin olmak için yapıyoruz” cümlesini ilave etti.
Siyasete popülizm de girince ve karşılığında bedeller de istenince karşımıza böyle olaylar çıkıyor.
Biden’ın bu sözlerini reddediyoruz.
Bu olayların sadece tarihçiler tarafından konuşulması, tartışılması gerektiğine inanıyoruz.
Şu yorumlara katılmıyorum
“ABD Başkanları yıllarca soykırım demedi, son dakika geri adım attılar. Şimdi Biden söylendi, olan oldu. Şimdi ne farklı olacak ki. Soğukkanlı kalalım, duygusal tepkiler vermeyelim” gibi yorumları doğru bulmuyorum.
Elbette soğukkanlı olacağız.
Elbette devleti yönetirken duygusallığa yer olmayacak.
Ama Türkiye’nin stratejik, güçlü, önemli bir ülke olduğunu unutmayacağız.
Ve her fırsatta bunu göstereceğiz.
Aklıma hep Atina sokakları geliyor
ATİNA’ya çok gittim, gidiyorum ve çok seviyorum.
İzmir’den uçağa bindikten 35 dakika sonra Atina’dasınız.
Uçağın kalkmasıyla inmesi bir oluyor.
Pandemiden sonra gideceğim ilk yer yine Atina olur.
Bir de Atina temsilcimiz Yorgo Kırbaki var tabii...
Hem iyi bir gazeteci, hem de çok iyi bir dosttur.
Yorgo’lu sohbetleri de özledim.
Atina günlerinde onunla çok yürüyoruz.
Herkesin, daha doğrusu turistlerin gittiği yerlere değil.
Atina’nın sokak aralarına, köylerine, deniz kıyılarına...
Hele bazı sokaklar, mahalleler var ki, kendinizi İstanbul’da, İzmir’de hissedersiniz.
Biraz samimi olunca Türkçe devam eden sohbetler...
Biraz yürüyünce “İzmir tulumu geldi” diye Türkçe yazılan notlar...
Anadolu’dan giden 500 bin kişi Atina’da oturuyor.
Onlarla Fenerbahçe, Galatasaray maçı çok seyretmişliğim var.
Demleme çayı yudumladığımda...
Bazen Türk-Yunan ilişkileri dalgalanıyor.
İşte o günlerde aklıma o hep Atina sokakları geliyor.
Ve yine aynı şeyi düşünüyorum.
Siyaset olmayınca hayat daha güzel oluyor.
Kendi hikayemizi yazmanın zamanıdır
GÜNLÜK siyaset her zaman süt liman olacak değil. Bizim gibi zor coğrafyalarda olan ülkeler için dalgalanmalar hep olacaktır. Her fırsatta yazıyorum.
Türkiye eski Türkiye değil.
Ama daha iyisini yapmalı.
Ve yapacak potansiyele de sahip...
Bakın günlerdir Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar ve Ege İhracatçı Birlikleri Başkanı Jak Eskinazi “Hammaddede sıkıntı var. Konteyner maliyetleri arttı, buna rağmen boş konteyner bulamıyoruz” uyarısı yapıyor.
Bu açıklamalar önemli...
Ben Türk sanayisine hep güvendim, güveniyorum.
Demek ki çarklar dönüyor, üretim artıyor, Türkiye bütün sor koşullara rağmen ihracat yapıyor.
Daha fazlasını yapabiliriz.
Dijital dünyada fark yaratabiliriz.
Dünya siyasetine takılmadan kendi başarı öykümüzü yaratmanın, yazmanın bence tam zamanıdır.
Paylaş