Paylaş
“İstenildiği kadar başvuru gelmedi. O yüzden süreyi uzattık...”
Partilerin çoğu başvuru sürelerini öyle ya da böyle uzattı.
Haklılar...
İstiyorlar ki, daha fazla ilgi, daha fazla başvuru olsun.
Ve yeni isimler, yeni yüzler olsun.
Hatta siyasetin kalitesini yükseltecek aday adayları olsun.
Ben de soruyorum.
Böyle bir siyasi iklimde kim, nasıl aday olur?
“Siyasi iklimde ne varmış?” diye sorabilirsiniz.
Anlatayım.
Birçok farklı çevreye girip çıkıyorum.
Siyasete ilgi duyan, siyaset yapmak isteyen çok insanla karşılaşıyorum.
Bunlar arasında gençler de var, kadınlar da...
Yine çok sık duyuyoruz.
“Genel merkezler kadın aday istiyor” diye...
Ben de diyorum ki...
Gençlerin, kadınların ve yeni isimlerin siyasette olmasını istiyorsanız; başvuru yapmalarını beklemeyin.
Çünkü yapmayacaklar, yapamayacaklar...
Bahsettiğim bu iklimden dolayı çünkü...
12 Eylül’ün bana göre demokrasiye verdiği en büyük zarar bu yönde oldu.
İnsanları siyasetten uzaklaştırdı ve uzun süre akıllardan uzak tuttu.
Bu da siyasette büyük boşluklara neden oldu.
Siyasi parti teşkilatları kendilerini yenileyemediler.
Demokrasiyi tabana yayamadık.
Bir kişinin en alttan en tepeye kadar çıkabileceği o basamakları doldurduk, geçecek yer bırakmadık.
Bunları bütün partiler için söylüyorum.
Dolayısıyla yeni isimlerin partilerde yer bulmasını beklemek bugünkü şartlarda mümkün gözükmüyor.
Bence partiler başvuru beklemeden bu isimleri bulup çıkarmalı, davet etmeli ya da başvuru formlarını kendileri vermeli.
Yoksa biz her zaman olduğu gibi aynı isimleri telaffuz etmeye devam ederiz.
(ikinci yazı)
Fantastik öykülerin
yaratıcısı göçtü
OĞLUM Atlas önce arabalara ilgi duydu.
Ne kadar marka varsa hepsini, modelleriyle, hatta yıllarıyla öğrendi.
Sonra onların oyuncaklarını biriktirmeye başladı.
Bir süre böyle devam etti.
Yaş aldıkça ilgi alanları da değişmeye başladı tabii...
Ama Yenilmez’lerin ayrı bir önemi hep oldu.
Atlas kadar ben de onları çok iyi tanıyorum.
Maceralarını takip ediyorum.
Filmlerini izliyorum.
Atlas ile aynı dili konuşabilmek için biraz da mecbur hissettim kendimi...
Kimlerden mi bahsediyorum.
Spider Man; Fantastik Dörtlü, X-Men, Daredevil, Hulk ve Iron Man gibi Marvel karakterleri işte...
Birer fantastik kahraman gibi gözükseler de; hayatın içindeler onlar...
Abartılı yönleri yok mu?
Elbette var.
Ama kimde yok ki...
Bazen hayal kurduruyor, bazen düşündürüyor, bazen de oynatıyor.
Bu kahramanların özellikleri böyle...
İşte bu karakterleri yaratan Stan Lee dün hayatını kaybetti.
Lee’nin hayat hikayesi ilginç...
1922’de New York’ta doğuyor.
Gençliği yoksulluk içinde geçiyor.
Ailesi maddi sıkıntılar çekince okulu bırakıyor ve çizgi roman yayınlama şirketi Timely’de çalışmaya başlıyor.
İlk hikâyesi 1942 yılında Kaptan Amerika oluyor.
Ki, Kaptan Amerika’yı artık Atlas kadar iyi tanıyorum.
Timely ismini Marvel Comics olarak değiştiriyor. Stan Lee ise yeni karakterler yaratmaya devam ediyor.
Fantastik Dörtlü’yü 1961 yılında yapıyor. Onu Hulk, sonrasında da Örümcek Adam geliyor.
Hepsi birbirinden ilginç karakterler ve fantastik öykülerdi.
Stan Lee yaratıcılığın, büyük düşünmenin, hayal kurmanın öyküsünü anlatan insanlardan biriydi.
Elbette yeni isimler çıkacak, yeni karakterler doğacak ama Stan Lee ismi unutulmaz olacak.
Ben de Atlas sayesinde bu önemli isimle tanıştığıma çok mutluyum.
İzmir gibisi yok
BİLİYORUM soğuk hava geliyor.
Ama ben kasım ortasında dün uzunca bir yürüyüş yapma imkanı buldum.
Hem de Kordon’da, hem de gömlekle...
İstanbul’dan gelen birkaç arkadaşımla...
Dediler ki;
“İzmir gibisi yok...”
Yok gerçekten...
Haydi Karşıyaka
KARŞIYAKA zor günler geçirdi, geçiriyor da...
Geçen akşam Karşıyaka Başkanı Turgay Büyükkarcı’yla karşılaştım.
Morali iyiydi.
Dedi ki...
“Her inişin bir çıkışı da var. Çıkacağız. Mutlaka çıkacağız. Ve kalıcı olacağız.”
Biliyorum bir takım hazırlıklar var.
Ey Karşıyaka camiası...
Daha kötüsü olamaz.
Zor günler gelip geçer.
Önemli olan camia olmak, camia kalmaktır.
Yapılacaklar belli, olması gerekenler belli...
Karşıyaka şirketleşmeli, profesyonel şubelerde başarılı olmalıdır.
Bir potansiyelden bahsediyorsak ve bunun karşılığı olduğunu düşünüyorsak; adres Karşıyaka’dır.
Umut varsa, çözüm vardır.
Paylaş