Paylaş
Herkesin dileği; Barış Pınarı Harekatı’nın amacına ulaşması ve bir önce tamamlanmasıydı.
Türk ordusu dünyada en deneyimliler arasında.
Gerçekten kısa sürede dikkat çekici bir sonuç aldı.
Ama arzumuz harekatın kısa süreli olmasıydı.
Bu arada hepimizi yoran bir diplomasi trafiği de yaşadık.
Eminim; herkes nefesini tutup ABD Başkan Yardımcısı Mike Pince ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvesinin sonucunu bekledi.
Toplantı sonrasında açıklanan notlar Türkiye’nin şimdilik istediğini aldığını gösteriyor.
Şimdilik diyorum çünkü terörle mücadele bizim için bitmeyecek.
Bölgenin istikrara kavuşması daha uzun zaman alacak.
Suriye’nin toprak bütünlüğü kadar bölge halkının yeniden hayata dönmesi de önemli.
O yüzden Türkiye’nin kendini daha güçlü hissetmesi gerekir.
Bu da içeride kazanılan istikrarla, geleceğimizi ilgilendiren konularda bir konsensüs yakalamasıyla olur.
Ben Türkiye’nin zorlu dönemlerde bir araya geldiğini görüyorum.
Siyaset üstü anlayış keşke her konuda olabilse...
Üst üste çok sayıda seçim yaşadık.
Bu da siyasette kırılmalara neden oldu.
Siyasetin dili yumuşamadı, politikanın normalleşmesi gerçekleştirilemedi.
Önümüzde seçimsiz bir dönem var.
Elbette ülkenin önünde zor konular var.
Birikmiş sorunları kısa sürede çözmenin zor olacağını biliyoruz.
Ancak siyaset üstü bir anlayışın süreçleri kısaltacağını düşünüyorum.
Türkiye her konuda normalleşmeli.
Gerçekten güzel örnek
NASIL bir normalleşmeden mi bahsediyorum.
Size İzmir’den örnek vereyim.
Narlıdere’nin CHP’li Başkanı Ali Engin, bir toplantı için şehir dışına çıkınca görevini vekaleten meclisteki tek AK Parti’li üye olan Reşat Konukçu’ya bırakmış.
Daha güze bir örnek olabilir mi?
Meclis’te 25 üye var ve tek AK Partili üyeye vekalet veriliyor.
Brova başkan...
Benim içimi ısıtan çok güzel bir haber...
Siyasette jestleri özlemiştik.
Bana iyi geldi.
Dilerim örnekleri çoğalır, siyasette farklı bir dil kullanılmaya başlanır.
Adnan Çağlayan’ın ardından
BİZİM meslek zordur, rekabeti fazladır, iş yükü ağırdır. Bazen günler geçer evinize gidemezsiniz. Bazen aylar geçer yakınlarınızı göremezsiniz. Bazen yıllar geçer; hayatı ıskalamış gibi hissedersiniz.
Ama ne olursa olsun bizim meslek başkadır.
Vazgeçemezsiniz...
Gazetecilerin dostlukları da öyledir. Haberin o sert rekabeti bile dostluklara zarar vermez.
Dün Adnan’ı uğurlarken cami avlusundaki kalabalığa baktım.
Yıllarca birlikte çalıştığımız, anılar biriktirdiğimiz, bazen de haber için yarıştığımız dostlar...
Adnan’ı konuştuk; eskileri, anıları...
Adnan iyi gazeteciydi.
Dünya Gazetesi’nde mesleğe başlamış, Hürriyet Ege’de görev yapmıştı.
Sonra Tahran, Atina Anadolu Ajansı temsilciliği...
Yıllar geçse de; gazeteciler uzakta kalsa da dostluklar hep bakidir.
Ölüm de olsa; anılar kalır.
Bir gazeteci dostumuzu daha uğurladık; Adnan Çağlayan’ı...
Nurlar içinde uyusun.
Karşıyakalılar ne düşünüyor
GÖZTEPE Stadı seneye bitecek, Alsancak Stadı’nın da 2020’de bitmesi bekleniyor. Peki Karşıyaka...
Karşıyakalılar siz ne diyorsunuz?
Körfez geçişi ne olacak
BAZILARI karşı ama destekliyorum. Çünkü İzmir’in 20 yıl sonrasını görebiliyorum. Ulaşım, trafik büyük şehirlerin birinci problemidir. Ve öyle birkaç rötuşla değil; radikal, yapısal değişikliklerle bir şeyler yapmanız gerekir. Körfez geçiş projesini de o yüzden destekliyorum.
İzmir gibi kenti ikiye bölen bir körfeziniz olunca iki yakayı birleştirmekten başka çareniz kalmıyor. Bütün bir körfezi geçmek yerine köprü veya tünelle ya da ikisiyle birlikte geçerek yolunuza devam etmeniz gerekir. İzmir’e körfez geçiş projesi şart...
Paylaş