Paylaş
Buna hep inandım.
Siyasetçilerin konuşarak, diyalog kurarak politika yapmalarını da hep destekledim.
Ve hatta sivil toplum örgütlerinin de böyle çalışması gerektiğine inandım.
İzmir’de örneğin başkanlar kurulu toplantılarını en başından bu yana destekledim.
Bir kenti yöneten fikir önderleri, milyonları temsil eden kurumların liderlerinin toplanıyor, buluşuyor olmalarını çok anlamlı buldum.
Ve bu insanların bir masa etrafında fikir üretiyor, bunları takip ediyor olmalarını da demokrasimiz adına bir güvenme kabul ettim.
İzmir’in farkı işte buralarda ortaya çıkıyor.
İzmirli başkanlar çok uzun zamandır, belirlenmiş bir gündem etrafında toplanıp konuşuyorlar.
Elbette bu kurulun icracı bir yanı yok ama sivil toplum örgütlerinin görevi de uyarmak, eksikleri tamamlamak, yönlendirme yapmak...
Kentleri, ülkeyi yönetenlere tavsiyelerde bulunmak, onlara yardımcı olmak.
Demokrasi zor ama güzel bir yönetim şekli...
Hepimize sabırlı olmayı, soğukkanlı davranmayı, kendimiz için istediklerimizi toplum için de istememizi sağlıyor.
Birlikten güç doğar boşuna denmemiş.
Gerçekten de öyledir.
Bir araya gelince bu dünya, bu ülke daha güzel oluyor.
İzmir’in de güzelliği buradan geliyor.
Konuşan, buluşan, elini uzatan insanlardan geliyor.
O yüzden sivil toplum da sivilleşmeli.
Bu buluşmaları önemsiyorum
BEĞENDİĞİM toplantılar dizisini geçenlerde yazmıştım. AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli İzmir’in diğer il başkanlarına bir davet yolladı. Bu davete herkes icabet etti. Verdikleri fotoğrafı çok beğendiğimi yazdım. Sonra sivil toplum örgütlerinin bazı temsilcileriyle toplantılar oldu. Bu fotoğraf da güzeldi.
Hemen ardından “İzmir milletvekilleri de toplanıp böyle bir görüntü versinler” dedim.
Olumlu tepkiler geldi ancak henüz böyle bir toplantı olmadı.
Vekillerin kulislerde konuştuklarını biliyorum ama kamuoyuna açık bir yerde ve o kenti temsil eden fikir önderleriyle bir araya gelmesini çok daha değerli buluyorum.
Geçen akşam o toplantılardan birine ben de davetliydim.
AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, il yönetimindeki arkadaşlarıyla bizi ağırladı. Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Genç İşadamları Derneği Başkanı Mustafa Aslan, gazeteci büyüğüm Erol Yaraş aynı masa etrafında İzmir’i konuştuk.
Gazeteci olarak benim şöyle bir şansım var.
Toplumun farklı kesimleriyle sık sık bir araya geliyorum. Sektörlerin sorunları kadar avantajlarını da iyi biliyorum. Sadece İzmir’e değil; Türkiye’nin birçok yerine hakimim.
Üçüncü bir göz olarak herkesten farklı gözlemlerimi yazıyor, konuşuyor, paylaşıyorum.
Tabii bu toplantıların ayrı bir önemi de oluyor.
Bu sayede kurumların önceliklerini de yeniden öğrenme fırsatı yakalıyorum.
O gece çok şey konuştuk.
Hepsi kamuoyunun bildiği konular; yani gizli saklı yok, gizli bir gündem de...
Yazdığım şeylerin gündemde olması, takip ediliyor olması beni de mutlu ediyor.
O gece neler konuştuk
EKSİKLERİM olabilir ama o gecenin öncelikli konuları şunlardı;
İzmir’in ulaşım sorunları gündemin birinci maddesiydi. İkinci çevre yolu, körfez geçişinin gündemde tutulması, yeni açılacak şehir hastanesiyle ilgili bağlantı yolları masadaki diğer konulardı.
Bu ara çok konuşulan Çeşme projesini Kerem Ali Sürekli’nin ağzından dinledik.
İnciraltı’nın yılan hikayesine dönen imar düzenlemeleri ve bu bölgenin İzmir’e kazandırılması ayrı bir konuydu.
Kemeraltı’nın İzmir turizmine mutlaka kazandırılması, bakanlığın taşın altına elini uzatması gerektiği yine konuştuğumuz konulardandı.
Özlediğimiz kruvaziyer gemileri ve limanın buna uygun yeniden düzenlenmesi.
Elektrik fabrikasının İzmirlilerin kullanımına sunulması da yine konuşulanlar arasındaydı.
Makamlar gelip geçicidir
önemli olan dostluktur
İZMİR’in şöyle bir güzelliği var. Herkes herkesi biliyor. Ya da bana öyle geliyor. Gazeteci olduğum için farklı alanlardaki insanlarla hep birlikte oluyorum, oluyoruz.
Ama şunu söylemek isterim, bu sadece bana özgü bir gerçek değil.
Örneğin şimdi İzmir Ticaret Odası’nın Başkanı olan Mahmut Özgener, Saint Joseph’ten okul arkadaşım. Hayatımın büyük bölümünde Özgener vardı. Farklı zamanlarda, farklı gündemlerle binlerce kere bir araya geldim.
Şimdi Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı olan Ender Yorgancılar ile tanışıklığım çok eskilere dayanır.
Rahmetli babası İsmet Yorgancılar hem amca, baba dostudur hem de gazeteci olarak benim sık görüştüğüm sanayicilerden biriydi.
Ender Yorgancılar’ın başkanlığından çok önce başlayan dostluk bugün de aynen devam ediyor.
Gazeteci büyüğüm Erol Yaraş ile de öyle...
30 yıldan fazla bir süredir tanışırız.
Birlikte çalışmışlığımız da var.
Önemli olan bir meslek büyüğüyle dertleşmek, konuşmak... Telefonun diğer ucunda seni dinleyecek dostlarının olması çok değerlidir.
Jak Eskinazi de gazeteciliğe başladığım günlerden bu yana farklı ortamlarda hep birlikte olduğum insanlardan biri...
EGİAD Başkanı Mustafa Arslan benim takip ettiğim genç girişimcilerden... Mustafa’nın bütün yakınları benim de yakın dostlarım...
Ve Kerem Ali Sürekli...
Karşıyaka’dan gençlik yıllarından beri tanıştığım bir arkadaşım. O siyasete girdi, ben de onu hep takip ettim. Her zaman sakin, soğukkanlı kalmayı bildi. Farklı bir siyaset tarzını izledi. İzmirliler zaten bunu istiyor ama bu sakin duruşun bütün Türkiye’de benimsenmesini isterim.
Özetle;
Makamlar gelip geçicidir.
Dostluklar önemlidir.
İzmir’de işte bu vardır. Beraber büyüdüğümüz insanlar bir yerlere gelseler de hiç değişmezler.
Ben öyle görüyorum.
Benim tanıdıklarım hiç değişmedi. Makamlar onları bozmadı, değiştirmedi.
Bu hoşuma gidiyor.
İzmir’i de özel yapıyor.
Şöyle bir zorluk var
TABİİ bu kadar arkadaşlığın, dostluğun içinde gazeteci olarak benim şöyle bir zorluğum var.
Çok şükür ben bunu şöyle aştım.
En başından beri yanlışa yanlış, doğruya doğru dedim.
Yazı yazarken en yakınım bile olsa objektif olmayı birinci tercih yaptım.
Dostlarım da bunu bildikleri için ne bana kızdılar, ne eleştirdiler.
Sonsuz teşekkürler...
Paylaş