Paylaş
Hem de farklı alanlar, farklı konulardaki toplantılara...
Şunu gözlemliyorum.
Katılımlar düşüyor, insanlar boş salonlara konuşuyor.
Ya da kalabalık gibi gözüken toplantılar konuşmalar başladıktan sonra boşalıyor, dinleyici sayısı azalıyor.
Bunda birçok etkenin olduğunu düşünüyorum.
Son yıllarda üst üste yapılan seçimlerin bunda büyük etkisi var.
Daha çok siyaset konuşmak için toplanılıyor olmasının bu düşüşte etkisi olduğunu düşünüyorum.
İkincisi konu seçimi, güncel olmayan konular, konuşmacıların uzun ve fazla teknik konuşuyor olmaları, görselliğin etkisi de katılımlara olumsuz yansıyor.
Toplantıları düzenleyenlerin, konuşmacı olarak katılanların bunlara dikkat etmesini öneriyorum.
Yoksa bu erime giderek artacak.
Çünkü insanlar bilgiye artık kolay ulaşıyor.
İstediği insanlarla direkt temas kurabiliyor.
Hatta online olarak dünyanın herhangi bir yerindeki buluşmaya tek tuşla bağlanıp dinleyebiliyor.
O yüzden insanları salonlara çekmek istiyorsak; günceli takip etmeli, teknolojinin olanaklarından faydalanmalıyız.
Dünyada hız ve teknoloji bu kadar öndeyken, bizim hala geleneksel metotlarda ısrar ediyor olmamızı doğru bulmuyorum.
Kısa ama çok şey söyleyen, yaşamdan örnekler sunan, görsel zenginliği olan konuşmalar ilgi çekiyor.
Ve salonun interaktif katılımını sağlamak da en doğru yöntem geliyor.
Bunlar olmayınca salonlar boşalıyor.
Doğruyu söylemek gerekirse bazen ben bile konuşmaları zor dinliyorum.
Sivil toplum örgütleri bu yazdıklarımı dikkate alsınlar.
Çünkü sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada derneklerin, odaların, vakıfların veya platformların üye sayılarında büyük düşüşler yaşanıyor.
İnsanlar büyük beklentilerle buralara üye oluyorlar, başta katılım da sağlıyorlar ama sonra istediklerini bulamayınca ya istifa ediyorlar ya da gittikleri toplantı sayısı çok düşüyor.
Diyorum ki...
Sivil toplum örgütleri de kendilerine şöyle bir baksınlar.
Ve toplantı formatlarını gözden geçirsinler.
Daha fazla şezlong
için ağaçları kestiler
NE diyeyim, nereden başlayayım.
Dünyanın en güzel yerlerinden biridir Akbük...
Denizi deniz, doğası doğa gibidir.
Bir başka ülkede olsa Akbük’ü korumak ve tanıtmak için neler yapmazlar ki...
Bizde ise o güzelim yere daha çok şezlong koyabilmek için ağaçları kesiyorlar.
Jandarma soruşturma başlatmış, üç kişi de yakalanmıştı.
Öğrendik ki tutuklanmışlar.
İyi de neye yarar ki, olan olmuş, ağaçlar kesilmiş.
Yenileri dikilse kimbilir kaç yıl beklemek gerekecek.
Kıymet bilmiyoruz; hem de hiç...
Hayat instagram olsa
ARADA bakıyorum.
Herkesin morali yerinde ya da moralliymiş gibi yapıyor.
Herkesin işleri iyi ya da öyleymiş gibi yapıyor.
Herkesin evliliği süper ya da iyi gidiyormuş gibi yapıyor.
Herkesin sağlığı, tadı, keyfi yerinde ya da her şey iyiymiş gibi yapıyor.
Ben o yüzden instagramı seviyorum galiba...
İnsanlar daha çok mutlu olduğunu göstermek istedikleri için galiba...
Daha fazla mekan
daha fazla sanat
TARİHİ havagazı fabrikası iyi ki böyle değerlendirildi. Şimdi farklı etkinlikler yapılıyor ve burada olmayı çok seviyorum. Yanında elektrik fabrikası var. Keşke ikisi yan yana birbirine entegre edilse ve burada sanatsal etkinlikler yapılsa... Ve Kültürpark, bizim fuarımız... Daha çok kültür olsa, daha çok sanat olsa içinde... Avrupa kentleri büyük sanatsal etkinlikler için elbette kent dışında çok daha büyük mekanlar yaratıyorlar. Dev konserler, müzik festivalleri buralarda yapılıyor. Ama kentin içinde, tam ortasında da çok sayıda organizasyon yapılıyor. Ve bunlara katılım çok daha yüksek oluyor. Ben İzmir’in bu konularda öne çıkması gerektiğini düşünüyorum. Daha fazla mekan daha fazla sanat demek çünkü...
Paylaş