Paylaş
Şaka değil; rakam 700 binlere dayanmış, 1 milyona doğru gidiyordu.
Evet gemiler akşamları kalmıyor, limanda yarım gün kalıp gidiyor, ama bütün istatistikler gösteriyor ki, gemiyle gelenlerin beşte biri bir şekilde uğradıkları kente gidiyorlar ya da gitmek istiyorlar.
İzmir için bu büyük avantajdı ve kent ekonomisini canlı tutan bir durumdu.
Son dönemde iptalleri duyuyoruz.
Zaten 700 binlerde 250 binlere gerileyen turist sayısı vardı.
Galiba böyle dönemlerde biraz daha sakin kalıp düşünmemiz gerekiyor.
Bazı şeyler gelip geçicidir.
Türkiye sınırlarının hemen yakınında olanlar, terör olayları yarın bittiğinde ve bu coğrafya yine istikrara kavuştuğunda olumlu hava bir anda yansıyacaktır.
İşte o günler için hazırlık yapalım.
Örneğin şu kruvaziyer limanı meselesini bir halledelim.
Daha önce ihaleye çıkmış projenin hayata geçmesi için kamuoyu baskısı yapalım.
Kruvaziyer firmalarıyla, acentalarıyla olan ilişkimizi canlı tutalım, diyalogları kesmeyelim.
Ve en önemlisi geçmişte hangi yanlışları yaptığımızı, eksik bıraktıklarımızı bir masaya yatıralım.
Çünkü en azından bir süre bunları düşünecek zamanımız olacak.
Bu yıl zor geçecek
Kruvaziyer turizminin gelişmesi için en fazla çabayı gösteren İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş. Biliyorum; Demirtaş durmuyor; ilişkilerin devamı için yine seyahat ediyor, kurduğu bağlantıları geliştiriyor ve İzmir’i, Türkiye’yi anlatıyor. Ama Demirtaş yalnız bırakılmamalı... Çünkü geçmişte bırakıldığını biliyorum, biliyoruz. Ayakbastı paralarını Ticaret Odası ödemeseydi, belki de bu gemiler başlangıçta gelmeyecekti. Ama sonraki rakamlar odanın bütçesini zorlar hale gelince Demirtaş, “Bu İzmir’in işi, birlikte paylaşalım” dediğinde yalnız kaldı. Dediğim gibi durup düşünme dönemi ancak 2016, 2017 zor geçecek; öyle gözüküyor.
Çeşitlilik var mı?
Bir şey daha yapmak lazım belki de bu dönemde...
Çeşme’den dolayı yazın hareketli olan İzmir; bu temposunu kışa yansıtamıyor.
Örneğin Çeşme’deki lezzet çeşitliliği merkezde yok...
Tamam; çok daha fazla sayıda mekan var, ama çeşitlilik konusunda galiba biraz daha fazla düşünmemiz gerekiyor.
Çok sayıda ve iyi balıkçımız var, ama bir Japon restoranımız yok.
Yeterli İtalyan restoranımız yok.
Thai mutfağı yapan adres yok...
Bir yabancı için bir, iki gün kebap tamam, ama iyi et restoranlarını da aradıklarını söylemeliyim.
Özetle...
İzmir turizminin topyekün ve yeniden bir bakışa ihtiyacı var.
Yeni merkez burası
Son dönemde Agora kazılarının önünden geçtiniz mi?
Geçin lütfen...
Ve bu kazıların tam bitmiş halini hayal edin.
İşte o zaman Kemeraltı’nın, Basmane’nin İzmir’in yeni cazibe merkezi olduğunu anlayacaksınız.
Kemeraltı bir zenginlik
Eninde sonunda Kemeraltı sadece gündüz değil geceleri de gidilen yer olacak.
Olmak zorunda da...
Böyle bir tarih, böyle bir zenginlik nerede var.
Var olanlar zaten kıymetini çoktan bilmiş ve kentlerinin en hareketli yerlerini buraları yapmış.
Bakınız adres;
Atina, Amsterdam...
O yüzden Kemeraltı’nın yeniden restorasyonu ve buraya yeni kimlik kazandırılması için zaman kaybetmeyelim.
Paylaş