Paylaş
HER zaman sakin olan ben, her zaman soğukkanlılığını koruyan ben, her zaman bardağın dolu tarafını gören...
Nedense, cuma ve cumartesi epey gergindim.
Süper Lig’de kimin şampiyon olacağından daha çok, Karşıyaka’nın ne yapacağına takılmıştım.
Elbette Fenerbahçe’nin şampiyon olmasını tercih ederdim, elbette bu kadar sıkıntılı bir yıl geçiren Fenerbahçe’nin şampiyonlukla güçlü bir mesaj vermesini isterdim.
Ama futbol bu...
Gerçekten de top yuvarlak; olmadı, olmuyor.
Bugüne kadar ki seyrettiğim en rahat Fenerbahçe-Galatarasay derbisiydi diyebilirim.
Çünkü Galatasaray şampiyon olsa üzülmeyecektim. Çünkü sarı-kırmızılılar da hak etmişlerdi.
Tıpkı Fenerbahçe’nin tarihe geçen takımı gibi...
Daha önce de yazmıştım.
Bana göre bu yılın iki şampiyonu var.
Hem Galatasaray, hem Fenerbahçe...
İpi göğüsleyen Galatasaray oldu, Galatasaraylı dostları tebrik ederim.
Dedim ya...
Hep sakinliğini koruyan ben, o stresten cumartesi günkü yazımda önemli bir hata yapmıştım. Karşıyaka-Gaziantep Büyükşehir maçının saat 16.00’da başlayacağını bilmeme rağmen, “Çok şey yazmak istiyorum ama saat 18.45’i bekleyeceğim” diye yazmıştım.
Olması gereken, 17.45’ti.
17.45’te ne mi oldu?
Yüzüncü yılında şampiyonluk parolasıyla lige başlayan Karşıyaka, gol averajıyla ligde kaldı.
Evet, gol averajıyla...
Bir başka maçtan gelecek sonuca sığınarak...
Ne diyeyim.
Karşıyaka ayıp sana...
Nasıl bir aileden geliyorum?
Kuzenlerden biri meraklıdır, üşenmemiş soyağacımızı çıkarmış.
Kendisi mimar olunca da o güzel çizimiyle kocaman bir ağaç yapmış.
Kim kimdir, kim nereden gelmiş, aslında kök neresiymiş, ilk ne zaman nereden gelinmiş... Ağaç, bir çınar... Aile büyük... Çoluk çocuk fazla...
Gelenekler, alışkanlıklar... Neyse... Aile çok uzun yıllardır İzmir’de...
“Yedi kuşaktır İzmirliyiz” denir ya, galiba bizimki yedi kuşaktan da fazla... Ailenin büyük bir kısmı Karşıyaka’da yaşamayı tercih etmiş; bir kısmı da Güzelyalı’da, Göztepe’de, Karantina’da, Alsancak’ta... Aile üyeleri fazla olunca, biraz da spora ilgi olunca, ailenin bir kısmı Göztepeli, bir kısmı Karşıyakalı olmuş. Her iki kulübün de kuruluşunda görev alanlar olmuş; formasını giyen de, oradan milli takıma yükselen de, yöneticilik yapan da... İşte ben böyle bir ortamda büyüdüm.
Karşıyaka galip geldiğinde, iskeleye yanaşan vapurun sesiyle evde “Kaf Kaf” çekilen ya da Göztepe’nin galibiyetinde de “Göz Göz” çekilen bir evde... Bizimkiler Karşıyaka’da oturunca bizim renklerimiz de yeşil- kırmızı oldu, ama hiçbir zaman sarı-kırmızı renkler de bana uzak gelmedi. Kadınlı-erkekli herkesin tatlı bir rekabet içinde olduğu, spordan özellikle de futboldan keyif aldığımız o günleri inanın çok özlüyorum.
Bu yazım Karşıyaka için
Dedim ya... Bu ayıp yeter sana Karşıyaka... Şampiyonluk için başladığın ligde gol averajıyla ligde kaldın. Yüz yıllık bir çınara, yüz yıllık bir tarihe, yüz yıllık bir hafızaya hiç de yakışmayacak bir sonla...
- Sevgili Başkan, Sevgili Hüseyin Çalışkan, ilk sözüm sana... Seni sevdiğimi, bir siyasetçi olarak ne kadar saydığımı bilirsin. Ama kabul et ki, başarısız oldun. Başarısız oldunuz. Takımın kaptanı olduğun için, geminin dümeninde sen olduğun için yazıyorum, ne olur kusura bakma... Üç yıldır, “Karşıyaka direkt Süper Lig’e çıkar” dedin ama takım gol averajıyla ancak kümede kalabildi. İyi niyetinden, samimiyetinden, Karşıyaka sevginden hiç şüphem yok... Ne kadar çok özverili çalıştığını, ne kadar koşuşturduğunu biliyorum. Ama olmadı. Sevgili Başkan, en kısa sürede kulübü genel kurula götürüp güçlü bir yönetimle takımın yoluna devam etmesini sağlaman önce senin vazifendir.
- Sevgili Reha Kapsal, sevgili hocam... Karşıyaka’nın son beş yılında unutma ki senin imzan var. Seni severim, ne kadar çalışkan olduğunu, futbolla yatıp futbolla kalktığını bilirim. Ama takımın şu anki teknik direktörü Mustafa Uğur olmasına rağmen takım senin eserin unutma...
Futbolcu tercihlerini, takım kurgusunu sen yaptın. Daha önce yaptığın gibi... Olmadı... Olması mümkün değildi. Karşıyaka’nın bir Messi’si, Alves’i, Fabregas’ı, Puyol’u, Xavi’si, Villa’sı, İniesta’sı, Sanchez’i, Tiago’su yoktu ki; sen Barselona gibi sahaya çıktın. Sonuç malum, ilk beş maçta bir puan... Karşıyaka’nın Barselona gibi olmasını elbette ben de senin gibi isterim. Ama gerçekçi olmayı tercih ederim. Bu kurgu da tutmadı. Olmadı...
- Sevgili Karşıyaka camiası; Karşıyaka’nın sevgili büyükleri, ağabeyleri, fikir önderleri... Madem yüzüncü yılın kulüp için önemi büyüktü, madem hedef yüzüncü yılda Süper Lig’di. Kabul et ki; geleneği olan, anlı şanlı tarihi olan bu kulübün doğru bir şekilde yönetilmesi, iyi stratejilerle donatılması, altyapının kurgulanması için daha fazla kişinin elini taşın altına sokması gerekmez miydi?
- Sevgili Karşıyaka taraftarı; en masumu sensin, en fazla alkışı inan sen hak ediyorsun. Yağmur, çamur demeden; takım içeride, deplasmanda demeden tribünleri doldurdun. Desteğini hiç eksik etmedin. Takım hızla dibe inerken, herkesin morali bozukken sana düşeni fazlasıyla yaptın.
Her yıl yaptığın gibi... Sizleri ayakta alkışlıyorum.
En büyük teşekkür elbette Selçuk Yaşar’a
Sevgili Selçuk Yaşar, sevgili Selçuk ağabey...
En kritik günlerde yine çıkıp, “Karşıyaka sahipsiz değildir” dediniz ya, yine “Ben varım” dediniz ya... Bir kez daha “gerçek Karşıyakalı nasıl olmalıdır” ı bizlere hatırlattınız ya... Size binlerce kez, kendi adıma teşekkür etmek istiyorum. Emin olun ki, benim gibi düşünen on binlerce Karşıyakalı var. Sizin bu takıma yaptıklarınızı Türkiye’de kaç kişi hangi takıma yaptı bilemiyorum.
Sevgili Selçuk Yaşar, sevgili Selçuk ağabey...
Bu sene yaşananlar herkese ders olmalı. Sizden ricamız, güçlü bir yönetim için düğmeye basmanız. Güçlü, camiayı bilen, camianın saygı duyduğu, herkesin destek verebileceği bir yönetim... Sadece sizin desteğinizi istemeyen, katkı da koyan, Karşıyaka’da yaşayan herkesin maddi ve manevi desteğini de alabilen...
İzmir’de büyük bir kampanya başlatıp devamını getirebilen bir yönetim...
Belki de son yirmi yılda kulüp yönetiminde yer almış, deneyimli bir kadroyla; dinamik, Karşıyaka sevgisiyle dopdolu gençlerden kurulmuş büyük bir konsorsiyum oluşturmak... Belki de Karşıyaka’daki sivil toplum örgütlerini ve kulübe destek vermek için kurulmuş bütün dernekleri de kapsayan farklı bir kadro...
Sevgili Selçuk Yaşar, sevgili Selçuk ağabey...
Karşıyaka yanınızda, Karşıyakalılar yanınızda... Medya yanınızda...
Biliyorum; siz bizden, herkesten daha çok Karşıyaka’nın şampiyon olmasını istiyorsunuz. Belki bu yıl olur ya da olmaz. Ama böyle kabuslar bir daha yaşamamak için altyapıya önem veren, geleceği şekillendiren, geleceği kurgulayan bir Karşıyaka yaratalım.
Buna da ön ayak olacak sizden başkası kimse olamaz.
Paylaş