Paylaş
Bana da iyi geliyor.
Hem geleceğin iletişimcileriyle bir arada olmuş oluyorum, hem de onların hayallerini, beklentilerini, düşüncelerini daha iyi anlamış oluyorum.
İlk defa oy kullanacakların sayısı bir hayli fazla ve bu da seçimin kaderini belirleyecek.
Geçenlerde öyle bir ortamdaydım.
Dersin sonuna doğru yaklaşan seçimleri konuştuk.
Şunu söylemeliyim; “Gençler siyasetle ilgilenmiyor” diye bir algı var ya, tamamen yanlış...
Gençlerimiz düşündüğümüzden çok daha fazla memleket meseleleriyle ilgileniyor.
İttifakların, cumhurbaşkanı adaylarının seçim vaatlerini sordum.
İlginç cevaplar geldi.
Dediler ki; “Bedava hiçbir şey istemiyoruz. Bedava internet, vergisi alınmayan bilgisayar, geri ödemesiz burslar da istemiyoruz. Biz bu ülkede çalışmak, bu ülkeye katkı koymak istiyoruz. Gelecek kaygısı yaşamadan istediğimiz, tercih ettiğimiz mesleklerimizde ilerlemek istiyoruz.”
Tabii uzun uzun konuştuk.
Hepsi daha iyi bir Türkiye, daha güçlü bir demokrasi, daha iyi yaşam koşulları da istiyor.
Haklı değiller mi?
Onların yaşlarındayken bizler farklı mıydık?
Hepimizin benzer hayalleri yok muydu?
Gençlerimiz haklılar, beklentilerini de çok doğal buluyorum.
Bence seçim sonuçlarını gençlerin tercihi belirleyecek.
O yüzden ben partilerin, liderlerin yerinde olsam biraz gençlerin beklentilerine kulak kabartırım.
Vaat listesi yerine samimi açıklamalar, gerçeklerden kopmadan verilecek sözler çok daha önemli olacak.
İkinci tura kalır mı?
EN çok sorulan seçimin ikinci tura kalıp kalmayacağı...
Listeler açıklandıktan sonra yapılan anketlere bakmak gerekir.
İttifakların önemli olduğunu kabul ediyorum. Ama seçmenin kararsız kalmasında da ittifakları oluşturan partilerin taban farklılıkları da rol oynuyor.
Türkiye bana göre henüz tam anlamıyla seçim havasına giremedi.
Genellikle kararsızlar tercihlerini son haftaya, hatta son birkaç güne bırakıyor.
O yüzden bu seçim hepimiz için bir deneyim olacak.
Seçim ikinci tura kalır mı?
Siyaset uzmanları buna “Bu sorunun cevabı Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın performansına bağlı” diye cevap veriyorlar.
Avrupa’nın gündemi de bize yakın
AVRUPA medyasında bizim gündemimize benzer konular da var.
Örneğin pandemi sonrasında artan enflasyon Avrupalıları ürkütüyor. Hayat pahalılığı herkesi zora sokmuş durumda.
Birden fazla kriz ve artan fiyatlar ile karşı karşıya kalan Avrupalıların sayısı giderek artıyor, alternatif konut çözümlerini de araştırıyor.
Avrupa’nın orta sınıfı geçinebilmek, giderlerini azaltabilmek için kendi evlerini bile yapmaya başladı.
Fransız medyası inşaat kurslarına giden Fransızlarla röportajlara yer veriyor.
Bir başka konu da ev ve kira fiyatlarının artıyor olması.
Yine Fransa’da yükselen faiz oranları nedeniyle kredi başvurularının yüzde 45’i reddedildi.
Fransızlar “Bir banka geliri ortanın üzerinde kişilere kredi vermiyorsa kime verir ki?” diye yakınıyor.
Avrupa’nın gündemi de bize yakın...
Bütün dünya yeni çözümler üretmek zorunda...
Macron geri adım atmadı
Bir gecede imzaladı
PARİS sokaklarındaki protestoları aylardır izliyoruz.
Küçük gruplarla başlayan protestolar kitlesel olaylara dönüşünce ve emeklilik yaşının 64’e çıkarılmasında hükümetin geri adım atacağı konuşuluyordu.
Öyle olmadı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Anayasa Konseyi’nin cuma günü tartışmalı planı onaylamasının ardından, emeklilik yaşını 64’e çıkarmayı içeren emeklilik reformunu saatler sonra imzalayarak yasalaştırdı.
Paris sokakları bu imzadan sonra daha da karıştı.
Ülkenin kuzeybatısındaki Marsilya, Lyon, Nantes ve Rennes kentlerinde de olaylar yaşanıyor.
Fransız sendikaları kitlesel ve benzeri görülmemiş bir grev çağrısında bulundu. 1 Mayıs’ta Fransa resmen duracak.
Fransızların ortak görüşü “hükümet sesimizi duymadı” şeklinde...
Birkaç kere yazdım.
64 hangi ülke olursa olsun geç bir yaş.
Bizde de EYT’yle 40’lı yaşlarda emekli olanlar varken başka ne yazmak lazım bilemiyorum.
Farklı farklı görüşler var.
Hepsine saygı duyuyorum.
Ama ne çok erken ne çok geç emekliliği onaylamıyorum.
Alışkanlıklar değişiyor
DELOİTTE, “Türkiye Yemek Hizmeti Pazarı” raporunu açıkladı. 2023’te 415 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşması öngörülen Türkiye’deki yemek hizmetleri pazarı 2026’da 770 milyara çıkacak.
Daha da ilginç olan evlere servisin giderek artıyor olması.
Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Hakan Göl, “Eve servis restoranların eve teslim hizmeti sunmasına izin verildiği pandemi döneminde pazarda büyük bir avantaja sahip oldu. Fast food restoranların devam eden genişlemesi, ucuz yemek alternatifleri için artan tüketici talebi ve genç nüfus bu servisin ve restoranların performansını olumlu yönde etkiliyor” diyor.
Tüketici alışkanlıkları değişiyor.
UBER’in kendine ait bir tane arabası, taksisi yok ama dünyanın en geniş organizasyonuna sahip...
Belki de önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük restoran zincirinin de bir tek işletmesi, restoranı olmayabilir.
Paylaş