Paylaş
Yılbaşı sonrası ocak ayının ilk günleri koşuşturmaca ile geçer, ikinci yarısından itibaren planlar yapılır, bir takvim belirlenir.
Dikkatinizi çekerim.
Bu seferki takvim farklı...
Çünkü, seçim var. Şubat ve mart yoğun geçer, kulisler ısınır, dalgalanır...
Yani sayılı günler var.Peki, bu süreç nasıl işleyecek?
27 Temmuz 2007’de yapılan seçimler dört yılda bire çekildiği ve hükümet bir ay da öne almak istediği için sandık 12 Haziran’da önümüze gelecek.
Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimi dışında siyasi partiler de kendi işleyişleri çerçevesinde “parti içi seçim takvimini” yaparlar.
Nitekim partilerde istifalar başladı, hatta bitmek üzere...
Eğer bir değişiklik olmazsa YSK, takvimi şöyle belirler.
* 12 Mart 2011; seçimin başlangıç tarihi...
Seçime katılacak siyasi partilerin ilanı. Siyasi Partiler Kanunu’na göre partilerin seçim ittifakları mümkün değil.
* İllerin çıkaracağı milletvekili dağılımının ilan edilmesi...
* 12 Mart 2011’den beş gün önce Anayasa’nın 114’üncü maddesi gereğince genel seçimlerden önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir.
* 13 Mart 2011; aday olabilmek için yasa gereği istifa etmesi gerekenlerin son günü...
Partilerde görev yapan il, ilçe başkanı ve yöneticileri ile yerel yönetimlerde görevli belediye başkanı, meclis üyeleri, il genel meclis üyelerinin, bürokratların ve kanunda yazılı olanların istifası.
Her parti bunu kendine göre işletiyor. Nitekim CHP’de 36 il başkanı görevinden ayrıldı, İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu da ayrılanlar arasındaydı.
* 14 Mart 2011; siyasi partilerin hangi seçim çevrelerinde, hangi usul ve esaslarla aday tespiti yapacaklarını, YSK’ya bildirmelerinin istenmesi...
* 15 Mart 2011; seçmen listelerinin güncelleştirmek üzere ilçe seçim kurullarınca askıya çıkarılması.
* 16 Mart 2011; partilerin hangi seçim çevresinde ön seçim, hangi seçim çevrelerinde aday yoklaması yapacaklarını YSK’ya bildirmeleri.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ön seçim konusunda kararlı olduğunu bir iki defa tekrarladı. Bakalım bu gerçekleşebilecek mi? Genel beklenti, bu seçimlerde bazı kentlerde önseçimin yapılması, bazılarında ise temayül yoklamasının olması...
* 17 Mart 2011’den itibaren ön seçimle ilgili işlemlere başlanması.
Bundan sonrasını YSK, daha netleştirecek.
Sonrasında ise, diğer işler başlayacak.
Yani ön seçim listeleri, siyasi partilerin aday listelerinin YSK’ya bildirilmesi, gümrük kapılarında oy verilmesi...
Anlayacağınız; adaylar için sayılı günler var.
Saint Joseph’ten özel bir gün
İZMİR Saint Joseph Fransız Lisesi’nde bize hep “geleceği hayal edin” derlerdi.
“Bugün önemli ama geleceğe hazırlıklı olmak gerekir...”
Nitekim bu okuldan çıkanlar, günü kurtarmanın peşinde değildirler.
Hep daha iyi bir yarının peşindedirler...
Ünlü bilim adamı Louis Pasteur, “Şans hazırlıklı akla güler” der.
Ne kadar doğru...
Saint Joseph, çok uzun yıllardır bu konuyu işliyor.
Bazen meslek gezegenleri oluşturuyor, bazen sempozyumlar...
Bugün Tepekule Kongre Merkezi’nde başlayacak toplantılarda birbirinden ilginç konu başlıkları var.
Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Erkut, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurcan Baç, Işık Üniversitesi Psikolojik Danışmanı, Gazeteci ve Yazar Fatih Türkmenoğlu, Koç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nazlı Baydar, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hakan Çetinkaya milenyum gençlerini ve geleceğin dünyasını anlatacaklar.
Bizim hayallerimiz kadar dünyanın gerçekleri de çok önemli...
O yüzden Saint Joseph’in bu buluşmaları iyi birer fırsat...
Kimler aday olmalı
KİMLER aday olur, kimler olmaz? Bilemem... Ama sayılarının fazla olduğunu biliyorum. Aday adayı demiyorum, ama gönlünden geçirenlerin sayısının 20 binden fazla olduğunu düşünüyorum. Eski vekiller, eski başkanlar zaten her seferinde doğal aday... Bir sivil toplum örgütünde başkanlık yapmış olanlar, yönetim kurulunda bulunanlar “Benim arkamda şu kadar bin seçmen var” diye dolanıyor yine bu aralar...
Eski bürokratlar, emekliliği yaklaşmış bürokratlar; emekliliğini vekille noktalamak isteyenler... Hepsi aday...
Ama biliyorum ki...
Seçmenin, yani halkın istediği profil bu değil...
İstiyorlar ki...
Hiç siyasete girmemiş olsun, yüzü eskimemiş...
Ama Türkiye’ye yararlı olabilecek; yaşadığı kente katkı koyacak, toplumu heyecanlandıracak yeni isimler...
Ama öncesinde saydıklarım değil...
“Kapağı atarım, yan gelip yatarım” diyenler değil...
“Liderin her dediğini yaparım, arada bir elimi kaldırıp indiririm” diyenler değil...
Seçimden seçime vitrine çıkanlar değil...
Üç dönemdir vekil koltuklarında oturup, dördüncüyü isteyenler değil...
Projesi olmayanlar değil, hayalleri küçük olanlar değil...
Siyaseti meslek gibi görenler değil...
Peki kimler...
Biriktirdiklerini toplumla paylaşmak isteyenler, gerekirse Don Kişot’luk yapacaklar, kadınlar, gençler, kendine güvenenler, azla yetinmeyenler, kendisi için düşündüklerini halkı için de isteyenler aday olsunlar...
Paylaş