Paylaş
Çarşamba akşamı bir yemek davetimiz vardı, Alsancak’tan Bayraklı’daki Arena’ya doğru yola çıktık. Aklım, Scorpions konserindeydi. Gelen bilgiler, Altınyol’un tıkandığı, konser alanının olduğu aksta kilometrelerce kuyruk olduğu yönündeydi.
Sevgili Levent Piriştina’yı aradım, “Nasıl durum, girebilir miyim” diye...
“Mutlaka bekliyoruz ama trafiğin durumu gerçekten kötü, her yer tıkalı. Yine de dene istersen” dedi.
Haklıydı, konsere 20 dakika vardı ve benim yetişmem mümkün değildi.
Konser yerine evin yolunu tuttum.
Scorpions tam saatinde sahneye çıkmış, yani 23.00’te, gece yarısına bir saat kala...
Fotoğraflara baktım, gidenlerden dinledim, her şey çok güzelmiş. Konser de, ortam da, insanların heyecanı da... Elbette İzmir de...
Bir kere İzmirlileri kutluyorum. Bu kentin 24 saat yaşanabilir bir yer olduğunu gösterdikleri için... Bunu çok önemsiyorum, göreceksiniz İzmir, Akdeniz’de en fazla konuşulan kentler arasına girecek.
İkincisi, Fatih-Atilla Alkan kardeşlere... Müthiş bir iş yaptılar, İzmir’e yeni bir mekan kazandırdılar. Büyük konserlere, önemli organizasyonlara ev sahipliği yaptılar. Elbette Levent Piriştina’nın da katkısını, sevecenliğini, iş ilişkilerini unutmamak gerekir.
Üçüncü teşekkürüm, Scorpions’u İzmir’e getiren UNILIFE şirketinin kurucu ortaklarından Erdem İpekçi’ye...
Erdem ziyaretime geldi, epeyce konuştuk.
Ona dedim ki...
“İzmir yanıltmaz, göreceksin Scorpions konseri çok güzel geçecek ve yeni büyük organizasyonlar için bir başlangıç olacak...”
Erdem ne düşünüyor diye sormadım, eminim o da aynı yorumu yapacaktır.
İstanbul’u ayrı bir yere koyuyorum, zaten dünya sanatçıları sıraya girmiş gibi gelip gidiyorlar.
Ama bu konserlerin mutlaka ikinci adresi İzmir olmalı, yani turne İstanbul’da başlayıp burada devam edebilir.
Ben Scorpions konserine gidemedim, çünkü giremedim.
Hem geç kaldım, hem de o kuyruğu geçebileceğimi düşünemedim.
Ama geçen gün de yazdığım gibi hiç üzülmedim, o sıkışık trafiğe de, insanların saatler öncesinden konser alanına gitmelerine, günler öncesinden bunu hayal etmelerine çok sevindim.
Harikasın İzmir...
Scorpions’un EXPO teklifine neden sıcak bakılmadı?
Daha önce de yazmıştım, Scorpions’un Türkiye programı netleştiğinde, menajerleri, Devlet Bakanı Egemen Bağış’ı aramış, hem bu konserden haberdar etmiş, hem de İzmir’in EXPO adaylığını konuşmuşlar.
Ve bir öneri getirilmiş. “İzmir’in EXPO adaylığını biliyoruz. Katkı koymak isteriz” demişler.
Bağış’ın bu teklife nasıl baktığını bilmiyorum. Çünkü bazen sokaktaki vatandaşla bürokrasi farklı düşünebiliyor, devletin çarkları farklı çalışabiliyor. Ama Scorpions gibi bir grubun, hem de kendi isteğiyle bu yönde bir teklif götürmesi bana kalırsa çok güzel bir yaklaşım...
Konserin İzmir’de ne kadar sükse yaptığını, insanların ne büyük ilgi gösterdiğini gördünüz. Ben bu öneriye sıcak bakılacağını düşünürken, galiba Scorpions’a olumsuz bir yanıt verilmiş.
Neden sıcak bakılmadı, kim bu öneriye yanıt verdi, hangi gerekçeleri göstererek “Hayır” dedi, acaba bu cevaptan Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın haberi var mı, yok mu bilemiyorum...
Ama bana gelen bilgi, Scorpions’a “teşekkür edildiği” ve “sıcak bakılmadığı” yönünde...
Nedeni öğrenmek isterim. Eminim siz de benimle aynı görüştesinizdir...
Zeytinin Don Kişot’ları
Bugün Ayvalık’tayız, Zeytin Hasat Günleri’nde... Bu yıl sekizincisi düzenleniyor. Her sene daha güzel ve etkili oluyor. Ayvalık’ın son yıllarda yaptığı bu atılım sektöre müthiş bir ivme kazandırdı. Sektörün sıkıntıları yok değil ama iyi haberler de var. Hedef; Avrupa’da giderek yükselen bu alanda söz sahibi olmamız, kendi markalarımızla raflarda yer almamız. Bir de iç piyasayı düşünmemiz lazım. Zeytin ülkesi Türkiye’de bile tüketim hala istenilen noktada değil. Neyse... Bütün bunlar aşılacak eminim. Çünkü bu sektöre ilgi duyan, el atan, markalaşma konusunda birer Don Kişot gibi çalışan insanlar var. Birçoğunu tanıyorum. Eğer bugün, “Türkiye bir zeytin, zeytinyağı ülkesi” diyorsak, işte bu Don Kişot gibi kendini ortaya koyan insanların büyük katkısı var. Ayvalık Ticaret Odası’nın Başkanı Rahmi
Gençer de onlardan biri... Onun pozitifliği, samimiyeti, içtenliği, vizyonu sektöre de yansımış durumda. Ayvalık bu konuda öncü oldu, örnek gösterilebilecek bir tanıtım kampanyası yürüttüler. Dediğim gibi her yıl daha da ilgi çeken bir festivale dönüştü. Başta Gençer’e ve onunla birlikte hareket eden herkese teşekkür borçluyuz. Ortak istek, zeytine destek... Biz de desteğe hazırız.
Paylaş