Paylaş
Samimi, doğal insanları kendime daha yakın buluyorum.
Şimdi değil, hep öyleydi aslında...
Sahicilik benim vazgeçilmezim.
Eksik, fazla, ama illa da sahici olsun.
Yeter ki, ben o özellikleriyle karşımdakini bulabileyim.
Galiba son dönemde biraz kendimizle uğraşmak yerine etrafla uğraşmayı tercih ettik.
Bizi biz yapan bazı özellikleri pas geçtik.
Daha fazla görünmeyi, daha fazla göstermeyi bir şey zannettik.
Bir illüzyonun peşinden gittik.
Hayal edelim derken, hayalleri karıştırıp kendimize bir ütopya yarattık.
Bir gazeteci olarak önümden çok sayıda olay gelip geçiyor.
Biraz içine girince, detayların peşinden gidince, masamın üzerine bu gerçekler saçılıyor.
İflah olmaz iyimser yanım, bardağın hep dolu tarafını görür.
Beynim oraya kilitlenmiştir.
Ama boş tarafı doldurmak hepimize düşüyor.
Mizah, unuttuğumuz bir şey örneğin...
Kendimizle dalga geçebilmek, hatalarımızı sevebilmek ne kadar önemlidir aslında...
Hayatı ya çok ciddiye alıyoruz ya da çok hafife...
Ne çok ciddiye alalım, ne de çok hafife...
Hayatı geldiği gibi yaşayalım, mizahı da unutmayalım.
En sıkıntılı anlarda bile gülmeyi unutmayalım.
Geçen gün Nettalks’ta Şela Habif’in sorularını yanıtlayan Cem Yılmaz’ı dinlerken bunları düşündüm.
Gerçi ben bu konulara çok kafa yorarım, çok konuşurum, ama mizahla karışık hayatın gerçeklerini dinleyince daha da iyi geldi.
Dedim ya, sahicilik...
Biraz onu unuttuk.
Sahici olan değerlidir benim gözümde...
Dün de öyleydi, yarın da öyle olacak...
Bazen bir çocuk
dünya demektir
NETTALKS dizisini Şela Habif başlattı. Çok da iyi oldu. İnsanlar arasında köprü oldu, birbirlerine ilham vermek isteyen insanlar buluştu, yaşam deneyimleri paylaşıldı.
Bazen insanlar kalabalık içinde bile kendini yalnız hisseder. Haklı da olabilirler. Her kalabalık büyük bir çoğunluğu temsil etmez. O kalabalıklar bir amaç için, bir hedef için buluşurlarsa o zaman daha anlamlı olur. Nettalks konuşmalarına gelip de Cem Yılmaz’ı dinleyenler, aldıkları biletlerle Türk Eğitim Vakfı’na katkıda bulundular.
Hep söylüyorum, bir süre için herşeyi bırakalım ve eğitime odaklanalım.
Bir çocuğun bile hayatının değişmesi çok değerlidir.
Türkiye’nin buna odaklanması lazım.
Özellikle de kız çocuklarımızın okumaları için kampanyalar yapmalıyız.
Daha güçlü bir Türkiye’nin yolu eğitimden geçiyor.
Büyük fotoğrafa bakarken
küçüğün detayları kaçıyor
Cem Yılmaz dedi ki...
“İnsanlar başarılarını kutlamayı çok geciktiriyorlar. Hepimiz hayatımızda çok ciddi bir gelişim kaydettiğimizin farkında olamıyoruz. Örneğin ben çocuk sahibi olunca anladım. Kendimi gözlemledim, hangi noktadan hangi noktaya gelmişim ve kendimi hiç kutlamamışım diye düşündüm...”
Ne kadar doğru...
Şöyle bir cümle etrafınızda duymuyor musunuz?
“Sen boş ver, büyük fotoğrafa bak...”
Ya küçük fotoğraf...
Küçük fotoğraftaki detaylar, insanın hayatını süsleyen birçok konu...
Büyük fotoğrafa bakarken kaybolup gitmiyor mu?
Bir de tersi var tabii...
Sadece küçük fotoğrafa bakanlar da bir bütünü yani büyük fotoğrafı hayal edemiyor.
Bu da olmuyor tabii...
Ben iki fotoğrafa da bakarım.
Bugünü yaşarken küçük, ama geleceğe dönük hamleler için büyük fotoğrafa bakarım.
Bugünün kıymetini bilemeyenler yarın da mutlu olamaz.
Körfez böyle çok güzel
DÜN Alsancak’ta biraz yürüdüm, Pasaport’a, Konak’a gittim. Körfezin üstünde yelkenliler, yatlar vardı.
İzmir Körfez Yarışı’na katılan tekneler İzmir’in süsü gibiydiler.
Ben İzmir’i böyle çok seviyorum.
Arkas, Çeşme’den sonra İzmir’de de yarışlara öncülük etti, Büyükşehir destek verdi.
Aslında körfez 12 ay böyle olmalı.
Çocuklarımız, gençlerimiz yelkenli yapmalı.
Yelkende eskiden olduğu gibi yine şampiyonlar çıkarmalıyız.
Körfez vapurları daha sık yolcu taşımalı, İzmirliler körfezi daha iyi kullanmalı.
Arabalarını park edip, işlerine, eğlenmeye vapurla gitmeli.
Atina sahillerinde olduğu gibi körfez boyunca marinalar olmalı.
Öyle bir, iki tane değil, Atina’daki gibi 22 tane...
Dev yatlar, tekneler buraya gelmeli.
Körfez, gündüz olduğu kadar da gece de hareketli olmalı.
Bunu yapmalıyız.
Körfez, İzmir’in en değerli varlığıdır, tekneler de bu kentin süsüdür.
O yüzden marinalar yapmalıyız.
Zaten bitmiş olması gereken, izinleri verilmiş olması gereken marinaları en kısa sürede bitirmeli ve körfezi renklendirmeliyiz.
Paylaş