Paylaş
Bu yorumların hepsi doğru olabilir.
Ama söylemekte fayda var ki... Kurultaylar, Büyük Kongreler her parti için yeni bir heyecandır. Örneğin; Tansu Çiller’in Doğru Yol Partisi’nin Genel Başkanlığı’na seçildiği günü hatırlayın, o salonda da geçen hafta sonunda olduğu gibi büyük bir coşku yok muydu? Önemli olan bu rüzgarın birkaç ay sonra nasıl eseceği...
O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşmada her şeyi beklemek, merak edilen soruların tamamına cevap bulmak çok da doğru değil.
Her Genel Başkan’ın olduğu gibi Kılıçdaroğlu’nun da kamuoyunun önünde bir avansı olmalı.
Ve biraz zaman tanınmalı, beklenmeli.
Dünkü Radikal Gazetesi’nin manşetindeki veriler çok çarpıcıydı.
Türkiye’de seçmen sağ - sol ideolojik düzleminde son 9 yıl içinde sağa kaydı. 1990’da solda yer aldığını söyleyenler yüzde 21.8 iken, 2009’da bu oran yüzde 13.2’ye düştü. Sağda yer alanların oranı ise, yüzde 22.7’den dokuz yılda 34.2’ye çıktı.
Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun araştırmasında çarpıcı noktalar da var.
“Demokrasiden memnunum” diyenler 2007’de yüzde 52 iken, 2009’da yüzde 28’e düştü. 2007’de demokrasiden memnun olmayanların oranı yüzde 29 iken 2009’da bu oran yüzde 50’ye çıkmış.
“Kişilerin gelirleri arasındaki fark çok büyük” diyenlerin oranı yüzde 92. Yüzde 90 “Hükümetin sorumluluğu farkı indirmek” diyor.
Yüzde 91’i “Hükümet işsizlere geçinebilecek kadar gelir temin etmek zorunda” diyor.
Bu göstergeler de gösteriyor ki... Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğu CHP, bir iktidar yürüyüşü yapmak istiyorsa, mutlaka ama mutlaka merkezin oylarına da talip olmalı.
Yani sağdan da oy alabilmeli.
Bunun için sağın ılımlı isimlerini partiye çekebilmeli ve projeleriyle de sağ seçmenin dikkatini çekebilmeli.
İşsizlik, yoksulluk söylemlerini öne çıkarmalı, ama çözüm önerilerini de beraberinde söylemeli.
Ve daha fazla demokrasi talebini her fırsatta dile getirmeli.
Değişim beklentilerini önce İzmir’in söylemesi gerekmez mi?
Kabul ediyorum.
Gürsel Tekin’in ön plana çıkmasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığının ve kampanyayı birlikte yürütmesinin çok önemi var.
Kabul ediyorum.
İstanbul’un ekonomide olduğu gibi siyasette de, getirdiği oy açısından da büyük önemi var.
Kabul ediyorum.
İktidara yürüyüş önce İstanbul’dan başlıyor. O yüzden hangi parti olursa olsun “Önce İstanbul” diye düşünüyor.
Kabul ediyorum.
Kamuoyunu etkilemek, algıyı güçlendirmek için önce İstanbul’u ikna etmek, yürüyüşe de oradan başlamak gerekiyor.
İyi de... Bu gidişatı tersine döndürmek için hiç mi fırsatlar çıkmıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin en güçlü olduğu yer olan İzmir’de, böylesine değişim rüzgarlarının estiği bir dönemde bu coğrafyaya özgün hiç mi çıkışlar olmaz.
Hiç mi bir “İzmir” imzası atılmaz.
Nedret Utku en güzel örnek
Aziz Kocaoğlu, yerel seçimlerde aslında bunu yaptı. Sadece sosyal demokratların değil, tüm İzmirlilerin oyuna talip oldu. Yani AKP’den de MHP’den de DP’den de oy aldı. Kocaoğlu bir şey daha yaptı. Geçmişte sağ partilerde görev yapmış, ama kamuoyunun sevdiği isimleri de yanına çekmeyi başardı. Bir örnek vereyim.
Anavatan Partisi’nde çeşitli kademelerde görev yapmış Nedret Utku, seçimlerde muhtarlarla toplantılar yaptı, çeşitli ziyaretlerde bulundu ve siyasi tecrübesini Aziz Kocaoğlu için harcadı.
Türkiye’de iktidarın yolu merkezin oyuna talip olmaktan geçiyor.
Paylaş