Paylaş
Son yıllarda bu alanda önemli gelişmeler olsa da çok şık, Avrupa’dakileri aratmayacak yeni mekanların sayısı artsa da sayı bu kadar... Eminim daha da artacak, konuşulan, anlatılan, günler öncesinden rezervasyon yapılan restoranlar da olacak.
Ama gidecek daha çok yolumuz olduğunu söylemeliyim.
Hele İzmir’de, Ege’nin sahillerinde... Bir örnek vereyim.
Bütün Türkiye’de bu sektörde çalışan sayısı 400 bin.
Tedarikçileri ekleyince de sayı 2 milyona çıkıyor. Taksi şoförü, kuru temizlemeci, kasap, manav, fırın gibi birçok meslek bu sektörden geçiniyor.
2 milyon önemli bir rakam gibi gözükse de bir New York’la karşılaştırdığınızda aslında Türkiye’nin büyüklüğüne yakışmadığını görüyorsunuz.
Sadece New York’ta 35 bin işletme, 400 bin çalışan var. Türkiye’de bu alandaki iş hacmi 6.5 milyar dolar, New York’ta ise 21 milyar dolar...
ABD’nin tamamında yeme içme sektörünün büyüklüğü 550 milyar dolar... Neredeyse Türkiye’nin 100 katı...
Bizim milli gelirimiz kadar bir rakam...
Bu alan ABD’nin en büyük sanayilerinden biri, ABD’de sektör 12.5 milyon kişiyi istihdam ediyor.
Özetle...
Türkiye’nin bu alanda hala önemli bir açığı bulunuyor ve yapılacak her yeni yatırımın önü açık gözüküyor.
Ancak, bunu bilinçli ve bir strateji içinde yapmalıyız.
Örneğin; ABD’den sonra bu konuda en başarılı ülke İtalya...
İtalyan mutfağının dünyadaki etkisini anlatmama gerek yok herhalde...
Ama çok iyi biliyorum ki, İtalyan mutfağı kadar zengin bir Türk mutfağı var.
Ama biz bunun kıymetini bilmiyoruz ve gerekli yatırımı yapmıyoruz.
Özellikle Ege mutfağının yükselen bir değer olduğunu anlatamıyoruz.
Bir standardımız yok, restoranlarımızın bu ortak değerleri temsil edecek ayrıntıları bulunmuyor.
Herkes kafasına göre bir tarif yapıyor.
Nasıl İtalya; yeme içmeyi, restoranları, gurme turizmini bir devlet politikası olarak algılıyor ve bütçesine bu kalemin karşılığında önemli bir rakamı koyuyorsa Türkiye’nin de bunu yapması lazım.
Dünyadaki turizm hareketinin içinde ve önemli bir payı artık yeme içmeden geçiyor.
Ege mutfağı da en şanslılar arasında gözüküyor.
Bu Çeşme hepimizin
ÇEŞME’nin eksiklikleri yok mu? Çok... Alaçatı çok popüler, herkesin ilgisi burada... Doğal olarak da ne altyapı yetiyor, ne de üst yapı... Ama birçok kişinin ortak görüşü, daha temiz olması gerektiği... Biliyorum Başkan Muhittin Dalgıç’ın ekipleri çalışıyor, ama yetmiyor. Demek ki, gelecek yıla daha fazla önlem almak gerekiyor. Dünyada Alaçatı benzeri yerlerin örnekleri var... Siena’nın dar sokaklarını özel araçlar temizler, Verona’da da öyle... Sessiz, 24 saat çalışan, kimseyi rahatsız etmeyen araçlar... Benzer araçlar Alaçatı’ya da lazım. Bu şart...
Pazar günü Ilıca Plajı’nda aslında sessiz bir protesto yapıldı. Ilıca’yı seven, Ilıca’da oturan, Ilıca’nın temiz kalmasını isteyen yüzlerce kişi plajda temizlik yaptı.
Rio’nin ünlü Copacabana plajını görenler bilir. Müthiş ve uzun bir plajdır. Copacabana’ya her gün on binlerce insan gelir. Rio’ya gittiğimde görmüştüm. Benzer bir protesto o gün de yapılıyordu. Ama Rio’da geçirdiğim günlerde fark ettim ki, bu plajın temizliğinde özel araçlar kullanılıyordu. Daha önce görmediğim türden araçlar... Duşlar, tesisler özel ekipler tarafından güneş battıktan sonra temizleniyordu. Sonra da bu araçlar, Copacabana’nın meşhur kumlarına giriyordu.
İşin doğrusu kirletmemek... Ama bir kirlilik varsa, bunu temizlemek, yok etmek, gerekli önlemleri almak da belediyeye ve burayı kullanan herkese düşüyor.
Özetle...
Çeşme hepimizin...
Marinalar Çeşme’yi çok değiştirdi
KİM ne derse desin, bu yılın favori adresi Çeşme oldu. Çeşme’nin yükselişi önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Bundan adım kadar eminim. Bir marina bakın merkezin siluetini nasıl değiştirdi, hayatı nasıl renklendirdi. Alaçatı Port keza öyle... Gece, gündüz hareketli... Her yıl daha iyi mekanlar açılıyor. Restoran kaliteleri de artıyor, hala gidilecek yol olsa da ben eksikleri de şimdilik görmüyorum. Bir de Şifne marina biterse; görün siz o zaman Çeşme’yi...
Bu buluşmadan somut adımlar çıkmalı
TÜRKİYE Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu’nun Başkanı Aykut Yenice, 1 Aralık’ta büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak. “Türk Mutfağı Zirvesi” adı altında, Türkiye’nin önemli üreticilerini, temsilcilerini bir araya getirecek.
Bu federasyonun önemli bir gücü var, 100 bin üyesi bulunuyor.
Bence bu zirvede Türk mutfağının tarifini yeniden yapmalılar. Bir menü oluşturmalılar. Bazı standartları getirmeliler ve bunları denetleyecek bir mekanizma geliştirmeliler. Neden Michelin yıldızlı restoranlarımızın olmadığını sorgulamalılar. Yurt dışındaki Türk restoranlarının görüntülerini, imajlarını, lezzetlerini konuşmalılar. Hükümetin bu sektöre olan ilgisini çekmeliler. Sektörü teşvik edecek yarışmalar, ödüllendirmeler yapmalılar.
Paylaş