Sabah ayrı akşam ayrı bir Türkiye

Fransız gazeteci dostumla geçenlerde konuşuyorduk.
Dedi ki...
“Sizin bir haftada yaşadıklarınızı biz bir yılda yaşamıyoruz...”
Haklı...
Ne derseniz deyin...
İster “Akdenizlilik böyle bir şey” deyin...
İster “Türkiye’nin gündemi farklıdır” deyin...
İster “Yaşadığımız coğrafyadan” deyin...
Ne derseniz deyin...
Ama Türkiye’nin gündemi artık baş döndürücü bir hal aldı.
Sabah başka bir Türkiye’ye uyanıyoruz; akşam başka bir Türkiye haliyle uyuyoruz.
Akıl tutulması mı, kaos mu, birbirine karışan gündemler mi; adını siz koyun.
Ama bu benim yaşamak, görmek, hissetmek istediğim Türkiye değil.
Çünkü bu ülkenin huzuru yerinde olduğunda çok güzel olduğunu biliyorum.
Çünkü bu ülkede barış rüzgarları estiğinde çok güzel türkülerin, şarkıların söylendiğini biliyorum.
Çünkü bu ülkede istikrar yaşandığında kıskandıracak kadar parlayan bir Türkiye olduğunu biliyorum.

Bu sene yazı hiç anlamadık

Bir kere geç geldi.
Seçim de vardı.
7 Haziran’a kadar kimse kıpırdamadı, siyaset hayatımızın tam göbeğindeydi.
Zaten başka bir Haziran oldu; geceleri soğuktu, yağmur hiç yağmadığı kadar yağdı.
Ve siyasetin sıcak gündeminden kimse derin bir oh çekemedi.
Temmuz, Ağustos birbirine girdi; sıcaklar bastırdı bastırmasına, ama gündemi takip etmekten kimse uzaklaşmak bile istemedi.
Anlaşılıyor ki; bu bölgede güzel ve keyifli geçen sonbaharın da keyfini çıkaramayacağız.
Zaten keyif yapmak kime kalmış; her gün gelen şehit haberleriyle huzuru yakalamak mümkün mü?
Yaz geçti, sonbahar da böyle geçecek.
Ve biz yine seçimi gündemimizden çıkaramayacağız.

Vekaleten yönetilmek

Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı, genel seçimler ve şimdi de yeniden veya erken seçim...
Bir buçuk yıldır seçimden seçime koşan bir ülke..
Kiminle konuşsam bürokrasinin yavaşlamasından şikayet ediyor.
Bürokrasi dediğin şey sadece Ankara’dan ibaret değil ki...
Zaten Ankara yavaşlayınca Türkiye de yavaşlıyor.
Özetle...
7 Haziran için yılın başında istifa eden bürokratların aday olup olmayacağı Mayıs’ta belli oldu; seçim sonrasında da bazıları yerlerine geri dönebildiler.
Bu yılın başından beri vekaleten yönetilen bir Türkiye için Kasım’da yapılacak seçim; bu yılın da yavaş tempoda geçeceğinin kanıtı...

Yeni dönem: Dolar 3 TL

Bizde ekonominin nabzı dolarla ölçülür. Dolar arttı mı; insanlar ayağa kalkar, dolar düştü mü otururlar. Şimdi herkes ayakta... İhracatçı “Rekabet edilebilir kur” diyordu; şimdi bir şey demiyor. Kur farkının sadece doğalgaz için bize faturası 11 milyar TL... Enerji Bakanı açıkladı; bu vatandaşa yansıtılmayacak ama sonuçta devlet ödeyecek. Devlet de 11 milyarı ödemek için başka bir yerden kısmak zorunda kalacak. Eninde sonunda bu kur farkının yarattığı zarar hepimizin cebinden çıkacak. O yüzden diyorum ki...
Türkiye’nin istikrar ihtiyacı var; ama en çok da huzura ve barışa...
Yeni Türkiye böyle bir dengede şimdilik...
1 Dolar 3 TL...