Paylaş
O saldırıdan kurtulan birinin röntgenini bir cerrah; NFT olarak satmaya çalışırken işlem başlatıldı.
NFT son günlerde çok sık konuştuğumuz kavramlardan biri oldu.
Doktor yaraların röntgenini internette açık artırmaya çıkarmaya çalışmakla suçlanıyor.
Röntgende kalaşnikof mermisi tarafından delinmiş bir kol gözüküyor. Avukat Elodie Abraham, müvekkili hakkında, “Bu hastanın tıbbi gizliliğini ihlal etmekle yetinmeyen doktor, çevrimiçi açık artırma sitesinde bu genç kadının özel hayatını açıklamayı uygun gördü. Artık onu herkes tanıyor. Müvekkilim yetkili kurum ve makamların gelecekte bu tür eylemlerin mümkün olmamasını sağlamak için gerekli tüm cezai işlemlerin yapılacağına güvenmektedir” diye de açıklama yaptı.
Doktor kendisini “Bu bir eğitim amaçlı çalışmaydı” diye savunuyor.
Tabii Fransız kamuoyu günlerdir bu konuyu tartışıyor.
Bir yandan Bataclan’daki saldırılar yeniden gündeme getirilirken; bir yandan da NFT, metaverse gibi öne çıkan bu kavramlar daha şimdiden sorgulanır hale getiriliyor.
Bunu örnek olsun diye yazıyorum.
Türkiye’de de benzer olayları yakında görürüz.
Çünkü sosyal medyadaki gelişmeleri yakından takip ediyorum.
Normal hayatta daha sakin, daha insani olarak gördüğümüz, yaptığımız birçok detay sosyal medyada çok farklı yaşanıyor.
Fransa’daki örnekte olduğu gibi etik, ilkeler gibi bizi biz yapan değerler bir anda çok başka noktaya gidiyor.
Dijital dünyanın yasası nasıl olur bilemem ama adı konmamış bazı prensiplerin öne çıkarılması gerekiyor.
Yoksa bugün terör saldırısında koluna mermi girmiş bir kızın filmi, yarın hiç düşünmediğimiz bir anın NFT’si de karşımıza çıkabilir.
Fransa’daki örnek olayı iyi düşünelim.
İzmir’in soğuğu meşhurdur
BİRÇOK arkadaşım İzmir diye; ince bir kazak ve montla gelirler. Sonra da aynı cümleyi duyarız.
“İzmir’de bu soğuk normal mi?”
Normaldir...
Gerçekten de poyraz bir eserse ve de sert eserse o soğuk insanın içine işler.
Bizim İzmir’in baharı, yazı meşhurdur ama soğuğu da meşhurdur.
Yine o günlerin içindeyiz.
Ve herkes gibi benim de vücut ısım bir türlü kendine gelmiyor. Daha çok içeride olmaya çalışıyorum ama benim gibi dışarıda yürüyüş yapanlar için epey zor geçiyor.
Geçen gün iyi giyinmeme rağmen sahil yürüyüşünde adeta dondum.
Bir buçuk, iki saat süren yürüyüşü yarım saatte bitirmek zorunda kaldım.
İzmir’in soğuğu gerçekten de meşhurdur.
2022’in Mayıs’ında bu
virüsten kurtuluyoruz
KOVİD 19’un sonuyla ilgili tarihler açıklanmaya başladı.
ABD’de bilim insanları bilgisayar modellemeleri yoluyla bu sorunun yanıtını aramışlar.
Buldukları tarih 2022’in Mayıs’ı...
Yani dişimizi sıkarsak birkaç aya bu iş bitiyor gibi...
Tabii bazı şartlar var.
Aşılanmanın artması ve sürpriz bir varyantın çıkmaması halinde...
Başta bu virüsün birkaç ayda biteceğini düşünmüştük.
Oysa filmlerdeki gibi günler yaşadık.
Hayat durdu, sokaklar bomboştu, bildiğimiz bütün alışkanlıkları rafa kaldırdık ve kendi küçük dünyamızda yaşamaya başladık.
Hepimizin hayatından iki yıl gitmiş oldu.
Yine de bu büyük bir deneyimdi.
Pandemi öncesi ve sonrası diye konuşuyoruz artık...
Ezberler bozuldu, alışkanlıklar değişti, insan ilişkileri bile yeniden dizayn ediliyor.
202’in Mayıs’ı...
Bence artık bu virüsten kurtuluyoruz.
Dilerim herkes bu süreçten dersler çıkarmıştır.
İztizu’na bile kar yağdı
BAŞTA sevimli, güzel geliyor kar ama sonra hayatı zorlaştıran unsurlar eklenince insan zorlanıyor.
Ama bizim gibi hiç kar görmemiş, gördüğünde de ne yapacağını şaşıranlar için büyük bir eğlence oluyor.
Haberlerde dinledim Muğla Ortaca’daki caretta caretta kaplumbağaların yumurtlama alanlarından biri olan dünyaca ünlü İztuzu Plajı’na bile kar yağmış. Yani bu bir ilk... Böyle bir günde İzmir’e tek bir tane bile kar yağmadı.
Altay ligde kalmalı
GÖZTEPE toparladı.
Altay’ın iki haftalık arayı çok iyi değerlendirmesi gerekir.
Ve tabii Karşıyaka’nın da...
Maliyetler arttı, futbolda istikrar yakalamak zorlaştı.
Ama yıllar sonra yakalanan bu Süper Lig deneyimi iyi kullanılmalı.
Altay mutlaka ligde kalmalı.
Paylaş