Paylaş
Onları yakından takip ettim.
Dünyalarına girip onları anlamaya çalıştım.
Gazetecilik bütün bunlara imkan tanıyan bir meslek...
O kişilerden birinden bugün bahsetmek istiyorum, Selim Kaptan’dan...
Selim’i uzun zamandır tanıyor ve izliyorum.
Onu “mekanlara ruh veren adam” olarak tanıyorum.
Açtığı bütün mekanlarda bir özgünlük vardır, hem mimarisi farklıdır, hem de lezzetleri...
Zaten Selim’in ismi yeter o mekanın popüler olmasında...
Selim’in Serkan Erçakır ile açtığı yeni mekanın ismi “Hungry Dog Pub...”
***
Buca’nın o güzelim eski evlerinden birinde açılan bu yeni mekanı görmenizi isterim.
Neden mi?
Çünkü Selim Kaptan, dünyayı gezip topladıklarını getirmiş ve burada adeta bir sergi alanı yaratmış.
1950’li yıllardan günümüze değerleri bin dolara kadar değişen yüzlerce Coca Cola şişe koleksiyonu var.
Ben Atlanta’daki Coca Cola’nın merkezine gitmiştim, inanın orada bile bu kadar çeşidi sergilenmiyordu.
Cola’cılar gelip Selim’e özel bir teşekkür etmeliler.
Bunlara eşlik eden aynı dönemlerden kalma çeşitli Coca Cola makineleri de var.
1940’lı yıllardan kalma tamamen orijinal, onlarca eski sakız ve çikolata makineleri de mekanın her yerine serpiştirilmiş.
Orijinal eski Amerikan benzin pompaları da ayrı bir hava katmış.
Unutulmaya yüz tutmuş ve artık üretimi yapılmayan onlarca değerli daktilolar ise müthiş ilgimi çekti.
***
Diyorum ya, üretici firmalarının müzelerinde bile olduğunu düşünmüyorum.
Bir de müzik kutuları...
İnanın müthiş müzikler dinledim.
Plağı seçtim, müzik kutusunun karşısına geçip dakikalarca kendimden geçtim.
Kendimi bir Hollywood filminin içinde hissettim.
Yönlendirmeler, duvarlara asılan mesajlarla yine 40’lar, 50’lerden kalma levhalarla yapılıyor.
Bazıları orijinal porselen...
Orta bölümde ise yemek yerseniz, televizyonlardan döneminin unutulmaz filmlerini izliyorsunuz.
***
Genellikle bir saatten fazla bir yerde kalamayanlardanım.
Sıkılırım çünkü...
Ama Selim’in yeni yerinde konuşulacak, anlatılacak çok şey vardı.
Selim yıllardır ilgi duyduğu alandaki ürünleri biriktiriyor, koleksiyonunu yapıyor.
Ve ilk defa burada sergilemeye başlıyor.
Biliyorum, depolarında daha çok şey var.
***
O yüzden diyorum ya, özgün insanları seviyorum.
Kendi ideallerinin, hayallerinin peşinden koşan insanlar her zaman fark yaratmayı başarıyor.
Selim yine yapmış yapacağını...
Bizim gençlerimiz
MESLEKTAŞIM Şebnem Bursalı, Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği’nin başkanlığını yürütüyor. Çok beğendiğim bir sosyal sorumluluk projesine de imza attılar.
“Bağımlılıkla Mücadelede Biz de Varız” diyorlar ve “Sporla Kal, Güvende Kal Projesi”yle bütün Türkiye’yi gezip bir farkındalık yaratmaya çalışıyorlar.
Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı da projeye destek veriyor.
Geçen gün Şebnem’le beraberdik, Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da İzmir’e gelmişti.
Bağımlılıkla mücadeleyi çok önemsiyorum. Gençlerimizin sanatla, sporla, ülke meseleleriyle ilgilenmelerini herkes gibi ben de istiyorum.
Ama mücadele edilmesi gereken bazı olayların da olduğunu unutmamalıyız.
O yüzden Şebnem’in başkanlığını yaptığı Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği’nin bu girişimini çok anlamlı buluyorum.
Bakan Kasapoğlu, “5 adet olan Gençlik Merkezi sayımız 300’ü buldu. Hedefimiz 500 merkeze ulaşmak” dedi.
Merkezlerin sayısı artırmak çok önemli...
Ama daha da önemli olan Türkiye’nin her yerinde gençlerimize spor yapabilecekleri ortamların yaratılmasıdır.
Elbette sanat yapan, sanatsever gençlerimizin sayısını da artırarak...
O gün salonda pırıl pırıl gençlerle tanıştım.
Bazıları Türkiye’yi birçok spor dalında temsil ediyordu, bazıları bilim olimpiyatlarına, yarışmalarına katılmışlardı.
Ben gençlerimize hep inandım.
Türkiye’nin daha iyi olmasını sağlayacak da işte bu gençlerdir.
Bizim gençlerimiz...
Paylaş