Paylaş
BU fotoğraftakiler tanıdığım yüzlerce gençlerden sadece beşi...
Hepsinin ayrı bir öyküsü var, ayrı bir geçmişi...
Türkiye’nin farklı bölgelerinden, farklı kentlerinden gelmişler.
Farklı kültürlere sahip ailelerin üyeleri...
Onları bir araya getiren ortak hedefleri, ortak hayalleri...
Arda Turan gibi olmak istiyorlar örneğin... Arjantin’den parlayıp Barselona’da harikalar yaratan Messi gibi olmak... Süper Lig’de oynamak, bir dünya devine transfer olmak, Türk milli takımında görev yapmak...
***
Bu gençleri geçtiğimiz günlerde bir toplantıda tanıma fırsatı buldum. Kendilerinden bahsettiler, nasıl bir aileden geldiklerini, neler yapmak istediklerini, nasıl hayaller kurduklarını anlattılar.
Abdülkadir Çelik... 2001 doğumlu, U13 takımında forvet oynuyor, Şanlıurfalı...
Buğrahan Yılmaz... 2001 doğumlu, U13 takımında orta saha oynuyor, Muğlalı...
Sarp Çevik Seçkin, 2000 doğumlu U14 takımında stoper oynuyor, Bursalı...
Şahhan Bora İlgen, 2000 doğumlu U14 takımında stoper oynuyor, Samsunlu...
Batuhan Gültekin, 2001 doğumlu U13 takımında sağ açık oynuyor, Gebzeli...
***
Onların ortak hayallerinin ismi Altınordu...
Kulüp Başkanı Seyit Mehmet Özkan’ı uzun yıllardır tanıyorum.
Nereye el attıysa, sonrasında başarılar geldi.
Günlük düşünmez, uzun vadeli stratejiler yapar, bilimsel olmayan hiçbir şeye imza atmaz.
O gün fark ettim, bu çocuklar sanki Seyit Mehmet Özkan’ın öz çocukları gibi...
Onların okullarıyla, sosyal ilişkileriyle yakından ilgileniyor.
Her birinin karakterini, özelliklerini, beklentilerini çok iyi biliyor.
Sadece bu beş gencin değil, Yeşilyurt’taki 24, Kuşadası’ndaki tesislerdeki 66 olmak üzere toplam 90 sporcu genci ismiyle, öyküleriyle anlatıyor.
Hepsi yatılı okuyor ve spor eğitiminden geçiyor.
Yeşilyurt’ta U11, U12, U13 ve U14 olmak üzere dört, Kuşadası’nda U15, U16 ve U17 olmak üzere üç takım bulunuyor.
***
Özetle...
Altınordu, herkesin günü kurtardığı bir alanda, sektörde, futbolda geleceğe yatırım yapıyor.
Ben de bunu ayakta alkışlıyorum.
Altınordu birleştiren bir kulüp olabilir
ALTINORDU bu hafta şampiyonluğunu ilan edebilir, etmese de bir sonraki hafta ilan eder. Sonuçta Altınordu şampiyon olarak PTT 1. Lig’e yükselir. Eminim, bu ligde de başarılı olacak, belki de İzmir’in yıllardır süren Süper Lig özlemine son verir. Çünkü, Altınordu’nun bu şansı var. Temelinin sağlam olduğunu herkese söyleyebilirim. Bu gençlere inanılır, güvenilirse başarının gelmemesi mümkün değil...
Aslında Altınordu’nun şöyle de bir şansı var.
Yıllardır İzmir’in tek bir takımla Süper Lig’de mücadele etmesiyle ilgili tezler öne sürülür.
Hatırlayın Mazhar Zorlu’nun en büyük hayali güçlü bir İzmir takımı kurmaktı. Ama geleneği olan, geçmişi olan İzmir takımlarına bunu anlatmak zordu. Ne bir Göztepeli Karşıyaka’ya, ne bir Karşıyakalı Göztepe’ye gönülden destek verebilirdi.
Geçmişte yapılan bütün iyi niyetli girişimler de zaten başlamadan bitmiş oldu.
Ancak Altınordu, birleştiren bir kulüp olabilir.
Tıpkı Arkas gibi...
Arkas, voleybolda bütün İzmirlilerin desteğini almayı başardı.
Arkas’ın maçlarında tribünleri izliyorum.
Tanıdığım koyu Karşıyakalı arkadaşlarım, koyu Göztepeli arkadaşlarım Arkas formalarıyla salona koşuyorlar.
Bunda Arkas’ın voleyboldaki başarıları, Avrupa şampiyonluğunun da elbette büyük etkisi var.
Ama başarı gelirse, Altınordu da tribünleri birleştiren bir kulüp olabilir.
Altınordu’yu yönetenlerin, Altınordu’da futbol oynayanların bu gerçeği de unutmamaları gerekiyor.
İyi sporcu kadar iyi yetişmiş bireyler
ALTINORDU’nun Başkanı Seyit Mehmet Özkan’ı uzun yıllardır tanırım. Ve de izlerim. Buca’ya büyük katkılarının olduğunu, İzmir sporu için birçok projeyi, yatırımı hayata geçirdiğini biliyoruz. Ama belki de ilk defa Altınordu’da başka bir hedefe doğru gidiyor. O da bunun bir futbol kulübünden çok, bir sosyal girişim olması... Sporcuların sadece futboldan anlayan asosyal bireyler olmalarını değil, aynı zamanda hayatın her yönünü bilen, zorluklarla mücadele edebilen, vatanına ve milletine bağlı renkli insanlar olarak yetişmesini de istiyorlar. İşte bunlar futbol kadar önemli... Hatta futboldan daha önemli... Çünkü bugünün spor endüstrisi böyle bireyler, sporcular istiyor. Biz de istiyoruz; Türkiye’de sporun ahlaklı, adaletli yapılmasını istiyoruz. Sporun bir eğlence olduğunu, kazanmak kadar kaybetmenin de olduğunu arada hatırlamak istiyoruz. Bu da sadece iyi sporcular, iyi futbolcularla değil, kendini her yönüyle geliştirmiş iyi bireylerle olabiliyor.
Paylaş