Paylaş
Belediyesine ait iki çöp kamyonunda biyodizel yakıt kullandırmaya başladı.
Biyodizel çevreci bir yakıt...
Uzmanlara göre, dünyada 2040 yılında petrol rezervleri ya tükenecek ya da çok az kalacak.
Bu nedenle alternatif yakıt türlerine olan gereksin kaçınılmaz.
Biyodizeli bitkisel, hayvansal kökenli yağlardan üretme şansınız olduğu gibi kullanılmış, atık yağlardan da yapma şansınız var.
O yüzden Başkan Sındır, kendi belediye sınırlarında yakında bir kampanya başlatmaya hazırlanıyor.
Evlerde kullanılan herhangi bir yağ bile biyodizel için hammadde...
Avrupa Birliği’nde yakıtlarda biyodizel kullanımı zorunlu...
2005 yılında yüzde 2 olarak belirlenen bu zorunlu karışım oranı; 2010’da 5.75’e çıktı, 2020’de de yüzde 20’ye çıkarılması hedefleniyor.
Bizde ise, hala bu zorunluluk yok...
Belki de Bornova Belediyesi’nin bu yaklaşımı ve duyarlılığı yeni bir yol açabilir.
Türkiye’nin yağ açığı var.
Yağ ithalatına harcadığımız rakam yıllık 1 milyar doların üzerinde...
Buna rağmen tarımsal arazilerimizin sadece yüzde 26’lık kısmını kullanabiliyoruz.
Bu tam bir çelişki...
Bir başka önemli sorun da, her yıl oluşan 350 bin ton bitkisel atık yağın, yasalarımızın izin vermediği alanlarda yeniden kullanılması.
Biyodizel işte bu atık yağ problemine de kesin çözüm getiriyor.
Önemli olan bazı yasal düzenlemeleri yapmak ve bu çevreci yakıtın kullanımı konusunda bazı teşvikler geliştirmek...
Biyodizel üretiminin yerli tarım ürünlerinden yapılması, bu gelişim stratejisinin ayrılmaz bir bileşeni olmalı. Çiftçimizin biyodizel üretiminin sağlayacağı talep artışlarının da desteğini alarak bir ara ürün niteliğinde olan yağlı tohum tarımına yönlendirilmesini özendirmek, yağ açığının azalmasına destek olacak, alternatif hammaddelerin yetiştirilmesi sürecinin desteklenmesi, ülkemizin yağ ve petrol ithalatına ödediği faturayı da düşürecektir.
2010 yılı “Çevre Haftası” etkinlikleri kapsamında Bornova Belediyesi’nce başlatılan araçlarda yüzde 2 biyodizel karışımlı akaryakıt kullanılması Türkiye’de gerçekleştirilen ilk yerel yönetim uygulaması olduğu için Başkan Sındır’ı kutluyorum.
Ve bu yaklaşımın örnek alınarak ülke çapında yaygınlaşmasını diliyorum.
Güzelbahçe’ye yeni bir Piri Reis
İZMİR’in okulları büyüdükçe, parlak başarılara imza attıkça seviniyorum. Bu yıl hem devlet okullarında, hem de özellerde çok beğendiğim sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirildi. Bazıları eğitim kalitelerini kanıtladılar, bazıları sınavlarda iyi sonuçlar aldılar.
Bazıları da uluslararası alanda birçok madalyayı Türkiye’ye getirdiler.
Bunların bazılarını haber olarak verdik, bazılarını köşelerimize taşıdık.
Okullara talep arttıkça doğal olarak bu eğitim kurumları da büyümek, öğrenci nüfusunu arttırmak istiyor.
Bir örnek vereyim. Piri Reis Güzelbahçe İlköğretim Okulu, yine Güzelbahçe’de aldığı araziye okulu taşımaya hazırlanıyor.
Hedef; bu eğitim dönemine inşaatı bitirmek.
Hem Güzelbahçe için, hem de Piri Reis öğrencileri için güzel bir gelişme...
Dilerim; her şey yolunda gider ve birkaç ay içinde bu proje tamamlanır.
Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce’nin de bu projeye destek vereceğinden eminim.
Üniversiteye isim bulmak
İZMİR’e kurulacak yeni üniversite isminin ne olacağı konusunu herkes tartışıyor.
Buna çok da mutlu oluyorum.
Tartışılmalı...
Konuşulmalı...
Belki de geniş çaplı bir anket yapılmalı...
Neden mi?
Çünkü herkesin içine sinmeli...
Çünkü üniversite gibi bir kurum o kentle bütünleşmeli.
Çünkü o kurumda okuyanlar, çalışanlar üniversiteleriyle gurur duymalılar, mutlu olmalılar.
“Katip Çelebi” olmaz mı?
Olur...
Ama bir konsensusla olur.
Kuş cennetine yatırım yapalım
İZMİR’in “kuş cennetini” daha iyi kullanmalıyız. Ve tanıtmalıyız. Bir yanda Doğal Yaşam Parkı, bir yanda “kuş cenneti” ve yapılması planlanan birçok yatırım var. Başkan Aziz Kocaoğlu, “Birçok yatırım planlıyoruz. Bisiklet, yürüyüş yolları, ada yapımı, üç ayrı yerde balıkçı barınağı düşünüyoruz” demiş. Benim bir başka önerim de... Bu bölgeye deniz akvaryumunun yapılması... Hem çok uyumlu olur, hem de Türkiye’nin en fazla konuşulan doğal yaşam alanlarından biri olur.
Paylaş