Paylaş
Bazıları beni eleştiriyor, bazıları katkı yapıyor, bazıları beraber çalıştığımız gazeteci arkadaşlarım gibi bilgi akıtıyor.
Bu iletişimden çok mutluyum.
Beni de diri tutuyor; yanlış yapmamı engelliyor, hatam varsa düzeltme şansı veriyor.
Pandemi döneminde aşıyı destekleyenlerle aşı karşıtları arasında kaldığımı söylemeliyim.
Bir grup var ki, beni çok ağır eleştiriyor. Çünkü ben en başından bu yana aşıları destekledim. Ve gidip Türkiye’de ilk aşı olanlardan biri oldum.
Aşılara karşı olanlara karşı olmadığımı da her seferinde yazdım.
Ama istatistikler, vakalar, etrafımda yaşadıklarım, uzmanların yorumları, bilimsel makaleler aşıların hastalığın geçmesinde yardımcı olduğunu kanıtlıyordu.
Buna rağmen “Aşıya gerek yok; güneşe çık, çıkamıyorsan D vitamini takviyesi al. Portakal ye, yiyemiyorsan C vitamini takviyesi al” diyen mesajlar hiç bitmedi.
Bilimsel makalelerde D vitaminin Kovid-19’da en önemli silahlardan biri olduğunu hep okudum.
O yüzden aşılarım tam olmasına rağmen D vitamini takviyelerini almaya devam ettim.
Tabii doktor kontrolünde...
Bu konuda ilk yazı yazanlardan biri de bendim. Kapanmaların başladığı mart ayında Medical Park İzmir’in Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Beken ile konuşmuş ve ilk araştırmalarda D vitami düzeyinin hastalıkla çok alakalı olduğunu yazmıştım.
Ama Beken’in başka tavsiyeleri de olmuştu.
Gerçek olan şu...
Bağışıklık sistemi güçlü olanlar pandemiyi daha rahat atlattı. Ama kompleks bir yapı olan vücudumuzdaki eksikleri tamamlamak için bizim yapabileceklerimiz var, bir de dış etkenleri yönetme becerimiz olmalı.
Bence aşılar da işte bunun için etkiliydi.
Yine söylüyorum.
Aşı olup hastalığı çok ağır geçiren de, hayatını kaybeden de var.
Ama genel olarak bir koruma sağladığı gerçeğini de unutmamak gerekir.
Bu dönem böyle geçecek.
Şimdi Omicron’a göre mesaj atıp “Bakın virüs bile hafifledi” diyenlere de şunu hatırlatmak isterim.
Dün de Delta, hatta Delta Plus vardı.
Özetle...
Bağışıklık sisteminizi güçlü tutun. Bunun için tavsiye edilenleri yapın.
Aşılara inananlar ise hatırlatma aşılarını olmayı ihmal etmesinler.
Ya küçültüyor ya abartıyoruz
Şu sosyal medya gerçekten eğlenceli... Sevgililer Günü’nde sevgilisi olanlar, olmayanlar, evli olup kutlayanlar birçok paylaşımda bulundu. Sevginin gösterilmesi, hatırlanması elbette çok güzel... Ama bizim gibi Egeli, Akdenizli toplumlarda herşeyi abartma gibi bir yanımız da var. Ya önemsemiyor, küçültüyoruz ya da çok abartılı, herşeyi olağanın çok dışında gösteriyoruz.
Böyle günlerde ben daha dikkatli takip ediyorum paylaşımları...
Ve gerçekten eğlenceli buluyoruz.
Laf atmalar, göndermeler, kıskanılacak aşk itirafları yapanlar, yalnızlığa meydan okuyanlar...
Sevgiyi sadece bir güne özel saymak galiba ortak hatamız...
Hatırla Sevgili’yle dans
Sevgililer Günü’nün en güzel videolarından biri Karşıyaka Çarşısı’ndan geldi. Tabii “pandemi” diyeceksiniz, “kalabalık” diyeceksiniz; doğru...
Ama “Hatırla Sevgili” şarkısı fondayken onlarca çift öyle güzel dans ediyorlardı ki...
Defalarca seyrettim.
Ve içimi ısıttı...
Kentlerin merkezleri tıkandı
Buca Metrosu’nun temeli atıldı; İzmir’e hayırlı olsun.
Metro, tramvay yatırımları özellikle büyükşehirlerin ulaşımı için çok önemli altyapı yatırımları.
Çünkü şehirlerimiz sıkıştı ve yeni yollar açmak neredeyse imkansız hale geldi.
Bir de yollar açıldıkça, genişledikçe trafik de rahatlamıyor.
O yüzden kent merkezlerini rahatlatmak gerekir. Belki de merkeze giriş çıkışları sınırlamak, zorlaştırmak da lazım.
Bizim şehirlerimizde otopark sıkıntısı malum.
Otopark yapmak yerine dükkan yapıp daha çok gelir elde etmek isteyenlerin bugün ne cevap vereceklerini merak ediyorum.
O yüzden yeni projelerde otopark yatırımlarını yapmamız hayati bir konu...
Bir de yer altı otoparklarını artırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Kentteki yoğunlukta dur-kalklar, beklemeler, caddeler üzerine yapılan otoparkların büyük etkisi var.
Bugünün teknolojileriyle yer altı otoparklarını yapmak özellikle bizim gibi büyükşehirler için bir zorunluluk haline geldi.
Üstelik bu yatırımları yerel yönetimlerin olanakları yoksa yap-işlet-devret modeliyle de yapmak mümkün.
Aksi halde bu trafik yoğunluğu kolay kolay bitmez.
İstediğiniz kadar metro, tramvay yapın, kalıcı çözümler için altyapıya daha çok yatırım yapmak zorundasınız.
Paylaş