Paylaş
Atina ve Selanik gibi şehirleri iyi biliyorum ama adaların eskisi gibi ucuz olmadığını da söyleyebilirim.
Euronews’ta bir haber okudum.
Paris restoranlarının Olimpiyat etkisini hissetmediğini yazıyordu.
Haber şöyleydi.
“Sıradan bir hafta içi gününde, Eyfel Kulesi'ne birkaç yüz metre uzaklıkta bulunan Apollon Yunan restoranının önünde genellikle cadde boyunca uzanan uzun bir kuyrukla karşılaşırsınız. Ancak Paris'teki pek çok restoran gibi şehrin Olimpiyat yaz döneminde işlerinde düşüş yaşandı.
Oyunlar sırasında Fransa'nın başkenti Paris'e 15 milyondan fazla ziyaretçi gelmesi bekleniyordu. Ancak çok sayıda restoran ve bar sahibi, bekledikleri ziyaretçi sayısının henüz gerçekleşmediğini söyledi.”
Paris’te bile haziran ve temmuz aylarında ziyaretçi sayısında belirgin bir düşüş görülmüş. Bazı işletmeler için kayıp yüzde 30 ile 60 arasında olmuş.
Olimpiyatlar nedeniyle olağanüstü güvenlik önlemleri de alınmış. Bunun da etkisi olduğu görüşü hakim…
Ama bu kaybı telafi etmek için işletmeler de menü fiyatlarına ciddi bir zam yapmış.
Turizm acentesi Choose Paris'in ilk tahminine göre kentte temmuz ayı sonunda 2023'ün aynı dönemine kıyasla ziyaretçi sayısında yüzde 20 artış görülmesine rağmen cirodaki bu düşüşü anlamadıklarını söylüyorlar.
Turizmciler “Daha çok çalışacağımızı umduğumuz için biraz hayal kırıklığı yaşıyoruz ancak genel bir sonuca varmak için henüz çok erken” diyorlar.
Paris’i iyi bilenler uzayan yemekleri, gece yarısını aşan toplantıları iyi bilir.
Belki işletme çalışanları evlerine biraz daha erken gittikleri için mutludur ama bu duruma Paris’in alışık olmadığını da söylemek gerekir.
Özetle…
Pandemi sonrası değişen alışkanlıklar her alanda yenilikler getiriyor.
Bu Türkiye için de geçerli…
Çeşme, Bodrum’da konuştuğum birçok işletme sahibinin yalnız olmadığını, dünyanın da bu köklü değişime adapte olmaya çalıştığını görüyorum.
Yüksek enflasyon
kendini hissettirdi
Geçenlerde uluslararası büyük bir perakende grubunun üst yöneticisiyle sohbet ediyordum.
Dedi ki…
“Gıda perakendede dünya genelinde yüzde 30’luk bir düşüş var. Bu sadece Türkiye’ye özgü de değil.”
Euronews’teki Paris haberi de bunu doğruluyor.
Paris restoranlarındaki kayıp yüzde 30’ları geçtiyse, bu dünya genelinde seyreden yüksek enflasyon kadar değişen alışkanlıkların da bir göstergesi…
Bence gastronomi dünyası bu verileri takip etmeli ve bu değişime göre kendine stratejiler belirlemeli.
Artık eski etkisi olmuyor
Şuna inanıyorum.
Şehirlerin tanıtılmasında, gelişmesinde ve elbette değişmesinde uluslararası büyük organizasyonlara ihtiyaç var. Avrupa şampiyonaları, olimpiyatlar, EXPO’lar bunlara örnek…
Bu organizasyonları yapmak için büyük altyapı yatırımları yapmak zorundasınız. Belki de şehirleri yeniden inşa etmek durumunda kalıyorsunuz. Bir kentin yenilenmesi elbette oraya nefes aldırır.
Ama güncel veriler gösteriyor ki; dönüşümler eskisi gibi olmuyor.
Bu organizasyonları yapmak için çok sıkı güvenlik önlemleri alıyorsunuz. Bu da şehri adeta kilitliyor. Yerel halk bundan mutlu olmuyor.
Güvenlik ve benzeri endişelerden dolayı turistler de oraya gelmekten çekiniyor.
Anlayacağınız; işin fiyakası büyük ama dönüşü eskisi kadar büyük değil.
Evsahibi kiracı ilişkisi bozuldu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz “e-Devlet Kapısı kullanıcıları kira kontratlarını yıl sonuna kadar e-Devlet Kapısı üzerinden yapabilecekler” dedi. Kiralarda yeni bir döneme girildi, yüzde 25’lik sınır kaldırıldı.
Ama şunu söylemem gerekir; mahkemelere de büyük bir yük binmiş oldu.
Yüksek enflasyon dönemlerinde devletler bazı sınırlamalar getiriyor.
Ama sonuçlar beklendiği gibi olmuyor.
Türkiye’de de öyle oldu.
Evsahibi kiracı ilişkileri bozuldu.
Sadece kiracılar değil evsahipleri de mağdur oldu.
Dünyanın her yerinde kontratlar süreli olur. Türkiye’deki gibi eve giren bir kiracı yasaların da yardımıyla yıllarca bir evde oturamaz. Eğer değişim olacaksa ve yasalar uygulanacaksa bence bu detayları da devletin yeniden şekillendirmesi gerekir.
Paylaş