Paylaş
Ders çalışır, gazete okur ve bolca şakalaşırdık.
Bizim dönemin servisi körfez vapurlarıydı.
Herkes gibi benim de çok anım var.
İzmir’de olmanın böyle bir şansı var.
Vapurla seyahat bence hem pratik, hem de çok keyifli...
Geçen gün arabayı Bostanlı iskelesine bıraktım ve karşıya vapurla geçtim.
Hoşuma gittiği için yazıyorum.
İskeleye girerken; bir kütüphane gördüm.
Nedir diye baktım.
Öğrendim ki; Mavişehir Rotary Kulübü’nün bir projesiymiş.
“Oku bırak...”
Bu kütüphanelerden Bostanlı, Karşıyaka ve Pasaport İskeleleri’nde varmış.
Alıp okuyanlar sonraki günlerde kitapları geri bırakıyorlarmış.
Kitap değişimleri sonucu Pasaport ya da diğer iskelelerde biriken kitaplar tekrar Bostanlı’ya getiriliyormuş. Yeni kitap dağıtımları da yine Bostanlı’dan yapılıyormuş.
Bostanlı’da ilgi bir hayli fazlaydı; Pasaport’ta indiğimde aynı ilgiyi orada gördüm.
İzmir Büyükşehir Belediyesi de Mavişehir Rotary’nin bu projesine destek veriyormuş.
Kitaptan daha güzel bir şey var mı?
Bir de vapur...
Ve de İzmir...
Valla İzmir gibisi yok...
Teşekkürler Mavişehir Rotary üyeleri...
Siyasette İzmir havası
Pazar günü; hafta içinde olduğu gibi siyasetle geçti.
Önce AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikteydik.
Yılmaz; medyadan sorumlu, dolayısıyla son dönemde gazetecilerle en fazla temas halinde olan bakanlardan biri...
Sonra da İzmir Ticaret Borsası’nın konuğu olarak İzmir’e gelen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile birlikteydik.
Notlarım şöyle...
* Her ikisi de İzmir övgüsüyle başladı konuşmalarına... “İzmir’de yaşadığınız için çok şanslısınız” dediler. Haklıydılar. Pazar günü muhteşem bir hava ve çok canlı bir İzmir vardı. Ama hep söylüyorum. İzmir’in kışı da güzeldir, hayata bakışı da... Hep söylüyorum. İzmir’in siyasete bakışı keşke Türkiye’nin siyasi dili olabilse... AK Parti’nin iki önemli isminden bunu duymak iyi geldi.
* Her ikisi de “Referandum sürecinde bizi en fazla İzmir anlar” dedi.
* Her ikisi de “Gelecek daha iyi olacak. İzmir gibi...” dedi.
* Her ikisi de “17 Nisan sabahından sonra Türkiye asıl gündemine dönmeli” dedi.
Hem hava sıcak, hem izmir’in siyasi iklimi rahat ve bahar havasındaydı.
Dolayısıyla mesajlar da İzmir’e göreydi.
Kendimi biliyorum; yapamam
Hayatımın hiçbir döneminde siyaseti düşünmedim.
Bir saniye bile...
Kendimi tanıyorum; ben yapamam.
Bazen kendimi o meydanda, sahnede düşünüyorum.
Aman Allahım; dün el sıkışılan bir toplantıdan sonra ertesi gün o kişilerle ilgili nasıl böyle konuşulur, nasıl böyle şeyler söylenir?
Ve sonra bir ertesi gün, bir başka vesileyle o konuşmalardan sonra hiçbir şey yokmuş, hiçbir şey söylenmemiş gibi nasıl konuşulur?
Kendimi biliyorum; ben yapamam...
Sadece İzmir’de 100 bin sokak köpeği
İstanbul’da 100 – 150 bin arası sokak köpeğinin yaşadığını tahmin ediliyor.
Tahmin tabii...
İzmir’de ise 75 bin – 100 bin arası diyorlar.
100 değil; 100 bin...
Düşünebiliyor musunuz?
Türkiye’nin sokakta yaşayan dostlarımız için yeniden düşünmesi gerekir ve yeni bir yasaya ihtiyacı var.
Çünkü mevcut yasa ne Türkiye’nin gerçeklerine uyuyor, ne de çözüm getiriyor.
Paylaş