O aşılar Biontech’in

GEÇEN gün Fatih Altaylı da konuyu köşesine taşıdı.

Haberin Devamı

Konuyu önemsediğim için ben de yazmak istedim.
Amerika’da yaşayan bir hanımefendi annesine aşı yaptırmak için hastaneye getiriyor.
Aşı yapılırken şişenin üzerinde Çin alfabesiyle yazılmış yazılar görüyor ve annesine aşı yaptırmıyor.
Sosyal medyasından da “Medical Park Hastanesi’nde bu ismi bilinmeyen aşı vuruluyor. mRNA vaccine diyor ama Biontech değil. Sağlık Bakanlığı onaylı aşı dediler ben fark edince. Sahtekarlar çok. Dikkat edin lütfen” diye yazıyor.
Sosyal medyayı biliyorsunuz; kulaktan dolma bilgilerle, sürü psikolojisiyle konu dallanıp budaklanıyor.
Oysa herkes bilmeli ki; bir özel hastanenin ya da bir özel işletmenin aşıyı getirip uygulama şansı yok.
Bütün kuralları, süreci Sağlık Bakanlığı yönetiyor.
Üstelik bu kurumlar aşılamayı artırmak için bu hizmeti karşılıksız yapıyor.
Fatih Altaylı konuyu Sağlık Bakanlığı danışmanı Gözde Kirişçioğlu’na sormuş.
Kirişçioğlu’nun verdiği bilgi şöyle; “Söz konusu flakonlar Biontech firmasının bir Uzakdoğu ülkesi için ürettiği aşılara ait. Aşıların henüz bollaşmadığı dönemde Biontech firmasından tedariki hızlı artırmasını talep etmiştik. Onlar da ellerinde Uzakdoğu için ürettikleri aşılar olduğunu, bu partiyi Türkiye’ye yönlendirebileceklerini ancak üzerindeki etiketleri değiştirmelerinin mümkün olmadığını ifade ettiler. Etiketlerin Türkiye’de değişmesi ise -80 derecelik soğuk zincirin bozulmasına neden olurdu. Bu nedenle etiket değişimi tercih edilmedi. Neticede bu aşılar Biontech firmasının Almanya’da ürettiği aşılardır. Ayrıca aşıların temini sırasında ilgili Uzakdoğu ülkesinin de rızası alınarak bu işlem gerçekleştirildi.”
Yani aşıları Biontech firması yönetmiş, böyle bir süreç yaşanmış.
Sosyal medyada bu konu çok konuşulduğu için ben de yazma ihtiyacı hissettim.
Her fırsatta yazıyorum.
Ben de dijital medyayı ilgiyle takip ediyorum.
Ancak bu tür bilgileri mutlaka markalı içerik üreten kurumlardan takip edin.
Yoksa bilgi kirliliği yayılıyor.
Ve kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine neden oluyor.

Haberin Devamı


Markalı içerik üretenlere inanın

BENZER örnekler o kadar çok oluyor ki...
Ve ben her seferinde aynı şeyleri söylüyorum.
Gazetecilik kolay iş değildir.
Bir haberi birçok açıdan ele alır, onaylatır, haberi genişletir ve öyle servise sunarız.
Sosyal medyayı kullananların sayısı artınca herkes kendini gazeteci gibi görmeye başladı.
Bu iyi bir şey ama hangi açıdan baktığınıza bağlı...
Bir medya mensubu gibi siz bu haberlerin peşine düşüyor, en doğru bilgiyi alıyorsanız elbette iyi bir şey...
Bizim gibi geleneksel medyacılara da yeni haberler demektir.
Çünkü bizler de sosyal medyayı takip ediyoruz.
Ama tersi olursa yani oturduğunuz yerden bir fotoğraf koyup altına da kafanıza göre bir şeyler yazıp bir tuşa basıp yayıyorsanız; işler o zaman değişiyor.
Tipik bir örnek olduğu için yazıyorum.
İçerik hayatımızın en önemli detayı...
Ve her zaman söylediğim gibi gazetecilik öyle kolay iş değildir.
Biz her gün girdiğimiz, verdiğimiz, yazdığımız haberin arkasında durmak zorundayız.
Çünkü haber namustur bizim için...
Peki sosyal medyada bir tuşla yayılan bilgi?
En başa dönüyorum.
İçerik kral olmaya devam edecek.
Ama içeriği profesyoneller hazırlayacak.
Bence sosyal medyadaki bu tür haberlere biraz mesafeli bakın.
Markalı içerik üretenler dışında hiçbir bilgiyi dikkate almayın.

Haberin Devamı


Erken bir veda

DUYUNCA gerçekten şoke oldum.
Mehmet Söyler’i çok genç yaşta kalp krizinden kaybettik.
Batıgöz’ün sahibiydi Mehmet; sayısız ameliyat yaptı, birçok insana ışık oldu.
İzmir dışında toplam 10 hastane şubesine ulaşmıştı.
Bakü’ye de yine bir iş gezisi için gitmişti.
Yakın dostları olarak çok şaşkın ve üzgünüz.
54 yaşında, hayatının en verimli döneminde aramızdan ayrıldı.
Nurlar içinde yatsın...


Gençlik aşısı gerçek oluyor galiba

ARAMIZDA hep konuşuyoruz.
“5 yıl daha dayanalım, kansere kesin çözüm geliyor. 5 yıl daha dayanalım, yaşlanmayı da durduracaklar...”
Galiba her şey gerçek oluyor.
Özlem Türeci ve Uğur Şahin’in sahibi oldukları Biontech kanser aşıları için çalışıyor. Zaten Kovid 19 aşısı da bu konuyla ilgili bir çalışmanın uzantısı... İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda önemli adımlar atılacak.
Ve yaşlanmayla ilgili bir haber de ilgimi çekti.
Japon bilim insanları yaşlanmaya neden olan hücreleri yok eden aşı geliştirmişler.
Diyabet, damar sertleşmesi ve yaşlanmaya neden olan “zombi hücreleri” ortadan kaldırmayı başarmışlar.
Bu gençlik aşısı sayesinde insanlığın yaşam süresinin uzayabileceğini söylüyorlar.
Bütün bunlar çok iyi haberler...
Ama sorun şu...
Yıllar ilerledikçe buruşan ellerimiz, sarkan yüzümüz, dökülen saçlarımız, kamburlaşan vücudumuza da çare olacak mı bu aşılar...
Yoksa ömür mü uzayacak...
Aynaya baktığımızda 60’lar, 70’ler, 80’leri daha mı iyi geçireceğiz?
İşte ben bu sorulara da yanıt bekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları