Müzeler bu kente çok yakıştı

“Kadın Müzesi”ni görmeden yazmak istemedim.
Yarın açılışa gidip gezeceğim.
Ama şimdiden söyleyebilirim ki; müzeler bu kente çok yakışıyor.
Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi de, İzmir Mask Müzesi de, İzmir Neşe ve Karikatür Müzesi de; çok ilgi gördüler.
Geçenlerde Radyo ve Demokrasi Müzesi’ni Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan ile birlikte gezdik.
Tartan, müzeyi anlatan kitapçıkta şöyle bir giriş yazmış.
“Bu müzeyi gezerken yüzlere bakın; kendi yüzünüze ve başkalarına, panolardaki yüzlere.. Ve düşünün... İnsan ne zaman mutlu olur? Peki ya toplum? Hangi toplumlar, neden ve nasıl mutludur? Konak Belediyesi Radyo ve Demokrasi Müzesi size insanı anlatacak. Keşiflerle dünyanın hakimi olan ve elde ettiği güçle başkalarına da hakim olmaya çalışan, ama diğer yanda tür zorluklara rağmen asla teslim olmayan insanı... Demokrasinin insani bir içgüdü olduğunu söyleyenler boşuna dememiş. Demokrasi insani bir içgüdüdür. Tüm içgüdüler gibi bastırılamaz ve durdurulamaz. Bu nedenle tüm buluşlar önce seçkin bir zümrenin, sonra halkın gücüne dönüşür. Radyo’nun tarihi bu açıdan önemlidir. Radyo ve Demokrasi Müzesi ise evlerin mobilyalı dünyasından ceplerimize sığan radyonun insan var oldukça ve sesini duyurmaya çalıştıkça sürecek gücünü ve demokrasi ile ilişkisini anlatır...”
Başkan Tartan haklı...
Ve bugünün Türkiyesi için çok güçlü mesaj bu yorumları...

Medyasız demokrasi güçlenmez

Radyo ve Demokrasi Müzesi’ni gezerken panoya yazılmış Atatürk’ün bir sözü gözüme takıldı.
Şöyle diyor Atatürk...
“Şimdi bize basit gibi gelen, eğlence olan radyo ve sinema bir çeyrek asır kalmadan yeryüzünün çehresini değiştirecektir. Japonya’daki kadın, Amerika’daki zenci, Eskimo’nun ne dediğini anlayacaktır. Tek ve birleşik bir dünyayı hazırlamak bakımından sinema ve radyonun keşfi yanında, tarihte devirler açan matbaa, barut, Amerika’nın keşfi gibi olaylar oyuncak nispetinde kalacaktır.”
Ne zaman ve kime söylüyor bu sözleri Atatürk?
1932 yılının Ramazan ayında...
Atatürk dönemin ünlü hafızlarından Yaşar Okuyan ile görüşüyor ve Sultanahmet Camii’nden canlı radyo yayını ile mevlid okutulmasını öneriyor. Böylece dünyanın ilk naklen mevlid yayını Kadir Gecesi günü yapılıyor. Mevlidi Büyük Önder de radyodan dinler, ertesi günü yayına katılan hafızlara bir iftar yemeği verip, teşekkür eder. Radyonun öneminin ve gelecekte ne denli önemli bir güç olacağını söyler ve hafızlara yazımın başındaki o yorumu yapar.
Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan müzeyi; dünyayı birleştiren radyonun demokrasi ile birlikte yaptığı tango olarak yorumluyor.
Tarih gösteriyor ki; medyasız demokrasi güçlenmiyor.
Konuşmayan toplum bir yere gidemiyor.

Asıl değişmesi gereken Siyasi partiler yasası

Aday listelerini belirlemek her zaman zor olmuştur. Bir yandan parti içi dengeler, bir yandan rekabet, bir yandan kamuoyu baskısı... Salı günü AK Parti üç ilçe haricinde başkan aday listesini açıkladı. Doğal olarak tepkiler de yükselmeye başladı. Bazı ilçe örgütleri seçimlere uzun bir süredir hazırlandıklarını, isim belirlenirken bunun göz ardı edildiğini söylediler. Tepkileri okuduğumda, dinlediğimde hak vermiyor değilim. Particilik emek istiyor; hele Türkiye gibi bir ülkede... Ama şöyle de bir gerçek var. Liderler, parti genel merkezleri sonuç almak istiyor. Seçimleri kazanmak istiyor. Başarıyı getirecek adayları tercih ediyor. Bu da normal... Asıl anormal olan; herkesin şikayet edip de bir türlü değişmeyen, değiştirilemeyen seçim sistemi, siyasi partiler yasası... Asıl bu yasa değişmedikçe; daha çok kırılmalar, gücenmeler olur.

8 Şubat beklenmeyebilir

CHP’de herkes 8 Şubat’taki Parti Meclisi’ni bekliyor. Burada ilçe belediye başkan adaylarının isimleri netleşip Merkez Yönetim Kurulu’nun onayına sunulacak. CHP kulislerinde dün konuşulan ayrıntı şuydu. Parti Meclisi büyük bir ihtimalle öne çekilecek, yani aday listesi 8 Şubat’a kalmayacak. Benden söylemesi...