Paylaş
Önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Uykularım kaçıyor diyebileceğim kadar karanlık bir tablo var. Çok vahim gidiyoruz. Bu kaygı sadece kasım ayında yağmur yağmaması sebebiyle olmuyor. Çok ciddi bir şekilde İzmir kuraklığa gidiyor. Kendi kendimizin ayağına sıktık. Biz son derece yanlış üretim süreçlerinin içine girmişiz. Hiç olmaması gereken ürün desenleriyle on yıllarıdır haşır neşir olmuşuz. Bir an önce bu bakış açısını değiştirmemiz lazım. Havza bazında çok daha sağlıklı üretim desenleri oluşturmamız ve ürün tercihinde bulunmamız lazım” dedi.
Haklıydı...
Çünkü sorun sadece ilkbahar ve sonbaharlarda daha az yağan yağmurlar değildi.
Sadece Türkiye de değil; bütün dünya küresel ısınmayı hızlandırmak için elinden geleni yapmıştı.
***
Birkaç gün sonra
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar “Sokaklarda özgürce yürüyebilmenin değerini, onu kaybettiğimiz pandemide nasıl anladıysak, dilerim benzer bir bedeli su için ödemeyiz. Bir damla suyun değeri, yarınlarda altından daha kıymetli olabilir. İşte o bir damla suya muhtaç kalmamak için bugünlerde harekete geçmenin tam zamanıdır” diye bir açıklama yaptı.
Başkan Yorgancılar da çok halkıydı.
Pandeminin ilk günlerinde daha karamsardık, ne olduğunu bilmediğimiz bir sürecin içindeydik.
Şimdi aşılar bulundu ve yaygın olarak yapılacak.
Ben Kovid 19’un hakkından geleceğimizi düşünüyorum.
Ama susuzluk inanın kolay çözebileceğimiz bir konu değil.
***
Bana göre önemli açıklamalardan birini de Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin Başkanı Hilmi Uğurtaş yaptı.
Ve dedi ki;
“Günü geldiğinde yaşanabilecek su kıtlığı, pek çok sanayi tesisinin kapanmasına, üretim ve istihdamın kaybolmasına neden olabilir. Bu nedenle tüm bu konular bugünden konuşulmalı ve tartışılmalı, alınacak önlemler, uygulanacak politikalar toplumsal uzlaşı halinde oluşturulmalıdır. Tüm kurum ve kuruluşların katkı koyacağı ortak bir platformun oluşturulup, çalışmalara bir an önce başlanmalı. Aksi halde günü geldiğinde bu konuda geç kaldığımızı görmek, yapacağımız en büyük hata olacaktır. Bu sorumluluk sadece belediyelerin ya da ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının değildir. Organizasyonların da bu konuda ellerini taşın altına koyması gereken ciddi sorumlulukları vardır.”
***
Bu açıklamaları alt alta koyup okuduğumda pandemiden daha fazla endişelendiğimi söyleyebilirim.
Avni Ersoy’u yalnız bırakmayalım
SEZAR’ın hakkını Sezar’a verelim.
Su meselesini İzmir’de ısrarla gündemde tutan bir isim vardı.
O da iş insanı Avni Ersoy...
Ersoy, yıllardır bir Don Kişot gibi bu konu üzerine çalışıyor.
Su tasarrufunun önemi konusunda farkındalık kampanyaları yaptı.
Okullarda, camilerde su tasarrufuna dikkat çekebilmek için bireysel çaba sarf etti.
Çok da başarılı oldu.
Bütün bu gelişmeler, dikkat çeken yorumlar, büyük kentlerin su tabloları Avni Ersoy’u bir kez daha haklı çıkardı.
Bence Avni Ersoy artık yalnız kalmamalı.
Belki de bir Su Vakfı kurularak bu konuda gelecek planları yapılabilir.
Çünkü durum vahim gözüküyor.
Ve birkaç yıllık projelerle değil; uzun stratejilerle hareket etme zamanıdır.
En fazla bütçe
eğitime ayrılmalı
İstanbul Ekonomi Araştırma’nın son anketinde hükümetin öncelikli yatırım yapması gereken alanın hangisi olduğu sorulmuş.
Genel sonuçlara göre yüzde 47 öncelikli yatırım yapılması gereken alanın eğitim sistemi olduğunu söylemiş.
Uzaktan eğitime geçilen ve herkesin kaynaklara eşit derecede ulaşamadığı salgın döneminde toplumun beklentilerinin bu yönde oluşması araştırmanın önemli sonuçlarından biri olmuş. Tarım sektörüne yatırım yapılması gerektiğini düşünenler katılımcıların yüzde 22’si... Koronavirüs salgını boyunca önemini daha çok kavradığımız sağlık sektörüne yatırım yapılması gerektiğini savunanlar yüzde 18 olmuş.
Askeri, enerji ve ulaştırma ve altyapı sektörlerine yatırım yapılması gerektiğini savunanlar, sırasıyla yüzde 5, yüzde 5 ve yüzde 3...
2021 bütçesinde en yüksek pay eğitime ayrıldı.
Eğitime, tarıma ne kadar harcasak azdır.
Dostlarımız sahipsiz olmamalı
HAFTA sonları sokağa çıkma yasakları olunca yerel yönetimler sokaklardaki can dostlarımızı yalnız bırakmamak için seferber oldular. Hayvanlara mama dağıttılar.
Bir kere şu hayvan hakları yasasını bir an önce çıkarmalıyız. İkincisi bu meseleye artık ülke genelinde bir kampanyayla çözüm bulmalıyız.
Dünyanın hiçbir yerinde sokak hayvanı yoktur.
Hayvanlarımız, bizim can dostlarımız ama sahipsiz olmamalıdır.
Paylaş