Paylaş
ROBIN Williams’ın kızı Zelda’nın babasının arkasından söylediği sözlere takılı kaldım.
“Hayatım onu tanıdığım için daha iyiydi. Çocuklarım için Robin Amca’ydı, onla çalışanlar için bildiğiniz en iyi patrondu. Benim içinse bir ilham kaynağından öteydi, hep sahip olmak istediğim babamdı.”
Ve şu cümleyle bitiriyordu:
“Seni seviyorum. Seni özlüyorum. Seni aramaya devam edeceğim...”
Zelda Williams, Antoine De Saint-Exupery’nin “Küçük Prens” kitabından bir alıntıyla bu duygusal konuşmayı bitirmişti.
Hiç unutmuyorum; Küçük Prens’i Saint Joseph’in hazırlık sınıfının yaz tatilinde okumuştum.
Önce Türkçesini, sonra da Fransızcasını...
Yıllar sonra bu kitabı yeniden keşfettim, bu kitabı başucu kitaplarımdan biri yaptım.
Nedeni Ali Poyrazoğlu’dur.
Geçen yıl İstanbul’daki evinde kahve içip sohbet ediyorduk.
Her zamanki gibi çok yoğundu.
Bir yandan oyunları, bir yandan şirketler için hazırladığı eğitim planlamaları... Gelenler gidenler, misafirler, telefonlar...
Ve bir sakinlik anında “Son eğitimimi ‘Küçük Prens’ üzerine kurguladım. Şirketin yöneticilerini hatta patronunu da bu oyunun içine sokacağım. Sen de fikrini söyle...” dedi.
Kitap okurken bir alışkanlığım var.
Altını çizmez, fosforlu kalemle işaret etmez, kendime göre küçük notlar almazsam rahat edemem.
Gidip kütüphanemden kitabı buldum, yeni baskısını da yanıma aldım, yine çizmeye, not etmeye başladım.
Ve dün...
Yine elimdeydi kitap...
Zelda Williams’ın o sözlerini ben de çizmiştim.
“Seni seviyorum. Seni özlüyorum. Seni aramaya devam edeceğim...”
Aramak; aramaya devam etmek, düşünün ne büyük bir tutkudur.
Bir çocuğun babasının arkasından söylenebilecek, en değerli sözlerden biri herhalde...
Küçük Prens kimdir sizce?
EN güzel cevap şu olmalı.
Küçük Prens içimizdeki çocuktur, çocuklardır.
Robin Williams’ı Instagram hesabından takip ediyordum.
Birkaç hafta önce kızı Zelda Williams’ın doğum günü kutlayan bir fotoğraf yayınladı.
Altına da şu notu yazmıştı.
“25 çeyrek asır geçti, ama hâlâ benim bebeğimsin...”
Öyledir; çocuklar büyüse de koca adam, koca kadın olsalar da çoluk çocuk sahibi olup hatta torun sahibi olsalar da herkes ama herkes anne ve babasının gözünde çocuktur, çocuğudur.
Ama çocukların da büyüklere söyleyecekleri vardır
Antoine De Saint-Exupery’nin “Küçük Prens” inden benim altını çizdiklerim de şöyle...
* Büyükler hiçbir şeyi kendi kendilerine anlayamazlar. Onlara durmadan her şeyi anlatmak da çocuklar için yorucudur.
* Ama gözler gerçeği göremez ki. Yüreğiyle aramalı insan.
* “Doğru” dedi Kral. “Herkesten verebileceği kadar istemek gerek. Gidip de halka kendilerini denize atmalarını emrederseniz, devrim yaparlar. Ama itaat istemek benim hakkım, çünkü ben mantıklı emirler veriyorum.”
* Sorduğu sorunun peşini bırakmayan Küçük Prens, “Ya benim günbatımım?” diye hatırlattı.
“Eveet, senin günbatımın...” dedi Kral. “Tamam, günbatımına kavuşacaksın, bu konuda emir vereceğim. Lâkin kendi yönetim ilkelerim çerçevesinde, koşulların olgunlaşmasını bekliyorum.”
İyi şeyler olacak biliyorum
ÜZERİNDEN geçmeden yazayım istedim. Bu yıl, İzmir sporu adına beni umutlandıran gelişmeler var. Birincisi Karşıyaka geçmiş yıllarda yaptığı hatalara düşmeden; istikrarı arayan bir anlayışla hareket ediyor. Çok stratejik kararlar alıyorlar. İstiyorum ki, Başkan Fatih Diniz’i ve yönetimini Karşıyaka camiası yalnız bırakmasın.
İkincisi Göztepe’deki gelişmeler... Kulübün yeni sahibi Mehmet Sepil’in camiayı heyecanlandırdığı çok açık ortada... Geçen gün Urla’daki Adnan Süvari Tesisleri’nin açılışında büyük bir coşku vardı. Tesisleşme İzmir kulüplerinin en büyük sorunu... Urla’daki kompleksin yapımında İzmir Büyükşehir’in, kulübün eski sahibi Altınbaş’ın, Mehmet Sepil’in ve Başkanvekili Fatih Dalan’ın büyük katkısı var. Göztepe’de bu sefer hoşuma giden bir şey daha var. O da Sepil’in camiayı bir araya getirmesi, yönetirken katkısını alması, bu büyük camiayı var eden değerlere uzak kalmaması... Eski başkanlardan oluşan danışma kurulları, gençleri temsilen Fatih Dalan gibi enerjik bir yöneticinin takımın başında olması, teknik kadronun titizliği hep bunların birer göstergesi...
İyi şeyler olacak, biliyorum.
Paylaş