Paylaş
Şuna seviniyorum.
İzmir’in sadece Kordon’unda değil, sadece Alsancak’ta değil, kentin geneline yayılan bir hareketlilik var.
Örneğin son dönemde Karşıyaka’ya, Bostanlı’ya gittiniz mi?
Birbirinden şık restoranlar açılıyor, birbirinden iddialı mekanlar göze çarpıyor.
Bazen merak ediyorum; eve giderken sırf bu hareketliliği gözlemleyeyim diye buralardan geçiyorum.
Hepsi tıklım tıklım; ağzına kadar dolu...
Bostanlı oturulan bir bölge; eğer alttaki işletmeler ahengi bozmuyorsa, gecenin sessizliğini arena dönüştürmüyorsa benim de itirazım yok.
Son dönemde azalan şikayetleri düşündükçe; oturanlarla işletmeler arasında bir uzlaşmanın, makul bir çizginin yakalandığını düşünüyorum.
İzmirlilerin sokaklarda yaşamasını seviyorum.
Balkonlarını bir sahneye dönüştürmesine bayılıyorum.
Her seferinde “İşte İzmir bu” diyorum.
İzmir bu yüzden çok seviliyor, bu yüzden renkli bulunuyor.
Gökkuşağına boyanan merdivenler elbette kente canlılık katıyor.
Ama bilmiyorlar ki; İzmirlilerin içi, ruhu rengarenk, gökkuşağı gibi...
Bostanlı’daki canlılık; Bornova’da da var, Güzelyalı’da da, görmedim ama son dönemde Buca’da da, kentin geniş bir alanında var.
Her ilçe kendi cazibe merkezini yaratıyor.
Buna rağmen İzmir’in bir tek Kordon’u var.
Vitrini, herkesin buluşma adresi olarak sözleştiği Kordon...
Geçen gün İstanbul’dan gelen bir grup dostla Kordon’da özlem giderdik.
İzmirli, İzmir özlemiyle İstanbul’da yanıp tutuşan bir grup arkadaşımızla…
Nedense Eylül’de İzmir bana bir başka güzel geliyor.
Yine öyleydi; Kordon capcanlıydı.
Fuarın da etkisiyle bir tek masa boş yoktu.
Sohbeti geçti; ben de yazayım istedim.
Kordon’da trafiği tamamen yasaklamak olmuyor; birkaç kez denendi, bu sefer diğer caddeler tıkanıyor. Kordon’da oturanlar mağdur oluyor, evlerine bile gidemiyorlar. Esnaf malını getiremiyor, buradaki hareketlilik azalıyor.
Diyorum ki...
Kordon’a kesin bir çözüm bulsak ve buradaki trafiği tek yön yapsak...
Hem tamamen trafiği kapatmamış, hem de kimseyi mağdur etmemiş oluruz.
Ve buradaki arapsaçı olmuş görüntüyü biraz olsun rahatlatmış oluruz.
Siyasette matematik her zaman tutmaz
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural İzmir’de konuştu ve dedi ki...
“Güçlü adaylar çıkaracağız...”
Zaten aksini söylemesi mümkün değil; siyaset bir iddia işidir, MHP de Türkiye’nin güçlü partilerinden biri...
Ancak son dönemde konuşulan, kulislere yansıyan bir konu da var.
MHP’nin Güçlü olduğu yerlerde CHP’nin, CHP’nin güçlü olduğu yerlerde de MHP’nin düşük profilli adaylarla seçime gireceği yönünde…
Siyasi partiler yasası partilerin seçim ittifakı yapmasına izin vermiyor. Vermeyince işi sandığa yani seçmene bırakıyor.
Bu kulisi canlı tutanlara, dile getirenlere şunu hatırlatmak isterim.
Hiçbir genel başkan kürsüye çıkıp bunu dile getiremez, “Bizim adayımız var ama bu partinin adayını da severiz” diyemez, açık destek isteyemez.
Adaylar çıkıp “Başkan olmayı çok isterim ama benden daha iyi başkanlık yapacak şu partinin adayıdır” da diyemez.
Ne siyaset kaldırır, ne de o partilere gönül vermiş kişiler bunu kabul eder.
O zaman iş dediğim gibi ya seçmene kalıyor, ya da genel merkezlerin o illerde, ilçelerde aday göstermemesine…
Özetle...
Bu işler söylendiği gibi kolay olmaz, siyasette matematik de tutmaz.
NE KOLTUKMUŞ
Aydın’ın İncirliova’ya bağlı 11 bin nüfuslu Acarlar beldesinde belediye başkanlığı koltuğuna oturan dördüncü kişi de hakkın rahmetine kavuştu. Her başkan koltuğu değiştirdi ama acı sondan kaçamadı. Son başkan Cafer Yıldırım’dan sonra yeni başkan seçilen vekil Sezai Özkaya aslında en doğrusunu söylemiş.
“Arkadaşlarımızın ömürleri bu kadarmış. İnsanların ömrünü Allah verir, koltuk değil...”
Sezai Özkaya’ya uzun ömürler diliyorum.
Paylaş