Paylaş
Yine tekrarlamak istiyorum.
Çünkü gelen çok sayıda mesajdan anlıyorum ki; son yaşanan terör olaylarından dolayı toplumda bir umutsuzluk havası var.
Evet; herkes gibi bizim de içimiz kan ağlıyor.
Her şehit haberinden sonra birkaç gün kendimize gelemiyoruz.
Ateş düştüğü yeri yakar; doğru...
Ama inanın bütün Türkiye ağlıyor, bütün Türkiye üzülüyor.
Askeri tedbirler gerekiyorsa hepsi alınacak.
Silah tutan teröriste çiçek atacak haliniz yok.
Gerekli tedbirler neyse askerimiz, emniyet güçlerimiz, devletimiz alacak.
Ki alıyorlar da...
Ama şunu da unutmamak gerekir.
Böyle günlerde siyasetten beklenti daha da fazla oluyor.
Dağınık, uzlaşmaz bir görüntünün toplumdaki karşılığı çok daha büyük oluyor.
O yüzden siyasetin bir şekilde uzlaşması gerekir.
Terörün sonlandırılması, ülkede huzur ortamının yaratılması için önce Meclis çatısı altında birliktelik mesajlarının verilmesi gerekir.
Son yıllarda siyasette yaşanan olaylar okurlarımızın moralini öyle bozmuş ki; “Bu kadar iyimser olmayın” diye mesaj atmışlar.
Siyasi partiler ve siyasetçiler projelerde, dünya görüşlerinde, geleceğe dönük planlarında farklı yollar önerebilirler.
Bu gayet normaldir.
Ama iş ülkenin bütünlüğü, Türkiye’nin ve insanlarının yarını olduğunda birleşebilirler, uzlaşabilirler, aynı karede buluşabilirler.
Daha da ötesi...
Ortak hareket edebilirler.
Vatandaşın omzuna dokunmak
Arkadaş; bu tür siyaset yapma tarzını kim getirdi bilmiyorum.
İnanın kaçırmışım.
Ama bu bir tarz oldu.
Yani basın bülteni siyaseti...
Yazıyorum; ne yapayım..
Ama bu tarz kimseye keyif vermiyor.
Yakın bir geçmişe kadar siyaset meydanlarda, sokaklarda yapılırdı.
Şimdilerde sanal ortamlarda yapılıyor.
Bize gelen bir basın bültenine cevap inanın birkaç saat içinde geliyor.
Bu süre bazen daha da kısalıyor.
Gidip gelen bültenler savaşı...
Biliyorum her şey şekil değiştiriyor.
Siyaset yapma biçimi de...
Ama şunu söyleyeyim.
Hala eski tarz, yani geleneksel siyaset yapma biçimi daha fazla prim yapıyor.
Vatandaş omuzuna dokunan siyasetçiyi unutmuyor.
Uzayan bayram tatili
Bayram tatillerinin uzatılmasına karşıydım.
Ama bu yıl farklı düşünüyorum.
Çünkü turizmdeki sıkıntı düşündüğümüzden daha büyük...
Ve iç turizme yüklenmekten başka bir çare de yok.
Dolayısıyla 9 günlük tatil; her ne kadar işleri aksatsa da, turizme nefes olacak.
Bir sonraki sene yeniden düşünmek şartıyla...
Yık yerine yenisini yap fikrine karşıyım
Batı Anadolu Grubu İcra Kurulu Üyesi Feyyaz Ünal diyor ki...
“İzmir’deki yaşlı bina sayısı oldukça fazla... Kentsel dönüşümün gelişmesi için belediyelerin kat izni artışı gibi bazı cazibe artırıcı sebepleri imar planlarına ekleyerek inşaat sektörünün de yolunu açması gerekiyor. Ayrıca parsel birleştirme veya otopark sorununun çözümü gibi şehircilik sorunlarına dokunan projelerde de bir ödül mekanizması geliştirilmesinin teşvik edici olacağına inanıyoruz...”
Kat artışını bilemem; o belediyelerin işi...
Ama şunu söyleyebilirim.
Yık yerine yenisini yap yerine; yeni bir sosyal hayat sunan ve modern bir kent görüntüsüne varım.
Paylaş