Kıyılarda nüfus arttı yasal düzenleme şart oldu

Bodrum Cup gibi organizasyonların etkisi elbette vardır ama konuştuğum turizmciler bu kış da doluluğun devam edeceğini söyledi.
Zaten pandemide en fazla rağbet gören yerlerden biriydi Muğla bölgesi...
Salgın etkisinin biraz olsun azalmış olması elbette sevindirici.
Aşılarla birlikte insanların biraz rahatladığını görüyorum.
Nitekim Bodrum sahilinde biraz yürüdüm; geçen yılın o tedirginliği yoktu.
Ben bile sıcak havanın da etkisiyle maskemi biraz çıkardım.
Sonra fark edince hemen takıp yoluma devam ettim.
Bodrum’un yerli halkı, esnafı, turizmciler pandemi sonrasında da yoğunluğun kalıcı olacağını düşünüyor.
Ben de aynı görüşteyim.
Bu süreçte anladık ki, bazı işler uzakta da yapılabiliyor.
Hibrit bir çalışma modeliyle akış sağlanabiliyor.
Örneğin hizmet sektöründe çalışan birçok kişinin Bodrum’a taşındığını biliyorum.
Birçok reklamcı tanıdığım İstanbul’u bırakıp kıyılara geldiler.
Hepsiyle konuşuyorum; “Herşey yolunda, daha da verimli çalışıyoruz” diyorlar.
Arada onlarla farklı düşünsem de onların artık İstanbul’a dönmeye niyetleri yok.
Benzer bir akım İzmir için de var.
İzmir de İstanbul’un alternatifi olmuş durumda.
Hibrit modeli deneyenler Ege kıyılarına geliyor.
Salgın sonrası ilginç bir dönem olacak.
Ama bir konuyu hatırlatmak isterim.
Kıyıların nüfusları artıyor; kış nüfusları da katlanıyor.
Oysa bu belediyeler ödeneklerini belirli kriterlere göre alıyor.
O yüzden yakın bir gelecekte bütçelerinde açıklar oluşacak ya da temel konularda bile hizmet vermekte zorlanacaklar.
Salgın sonrasında bu yerlere ilgi artacağına göre devletin katkısı daha fazla olmalı.
Turizm bölgelerindeki bu cazibe merkezleriyle ilgili yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var.

Bodrum Cup artık bir marka

Türkiye’de bir etkinliği, organizasyonu 33 yıldır sürdürmek kolay değildir.
Bodrum Cup işte o örneklerden biri...
İlk başlangıcını hatırlıyorum.
Birkaç tekneyle başlayan etkinlik artık yüzlerce yatın bir araya geldiği bir olaya dönmüş durumda.
Ve daha önemlisi bir deniz festivali haline gelmiş durumda.
Her fırsatta yazıyorum.
Türkiye gibi turizmde iddialı bir ülkenin elindeki ürünleri çeşitlendirmesi gerekir.
Deniz, kum, güneşimizle hep övünüyorum.
Ama artık bunun yetmediğini biliyor ve görüyoruz.
Dünya turizmi çeşitleniyor, farklı alternatifler ortaya çıkıyor ve insanların alışkanlıklarına göre şekilleniyor.
O yüzden devam eden, artık gelenekselleşen organizasyonları önemsiyorum.
33 yıldır büyüyen Bodrum Cup’ın açılış törenine gittiğimde bunu bir kez daha hissettim.
Artık Bodrum Cup Türkiye’nin en önemli markalarından biri konumunda...
Hepimize düşen bu markayı daha da büyütmektir.

Bodrum Cup güzel bir örnek

İyi bir şey yaptığınızda destek de alıyorsunuz.
The Bodrum Cup’un sponsorları yıllardır ana sponsoru American Hospital...
Ama alt sponsorların da çoğaldığını görüyorum.
Bu da organizasyonu güçlendiriyor.
Etkinlik sponsorluk ilişkisi önemlidir.
Bugün çok sayıda dernek, vakıf, kurum birçok etkinlik yapıyor.
Doğal olarak hepsi bir sponsor arayışı içine giriyor.
Bazıları buluyor, bazıları hayal kırıklığına uğruyor.
Şunu unutmamak gerekir.
Şirketler her bir kuruşu harcarken artık daha fazla düşünüyor, iletişim stratejilerine göre planlar yapıyor. Geri dönüşleri artık ölçümleyebiliyor, istatistiklere göre yorumlayabiliyorsunuz.
O açıdan da Bodrum Cup’ı başarılı buluyorum.
Bu yıl da logoların çoğalması, ana sponsorun mutlu olup devam etmesi gerçekten önemli.
Bu konulara kafa yoranlar için de Bodrum Cup güzel bir örnek...

Otoyolda limit artmalı

Araba kullanırken hız limitlerine uyarım.
70’se 70, 90’sa 90...
Tabela neyse o...
Ama otobanlardaki hız limitlerinin artması gerekir. Bütün dünyada da öyle...
120’nin artırılacağını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açıklamıştı.
Bence 5 – 10 puanlık bir artış olmalı.
Hem artık yollarımız iyi, hem de araçlar...
Trafik kurallarına uymak zaten hepimizin görevi...

Kiralar fırlamış

Salgın öncesi kiralarla sonrası arasında büyük fark var. Bodrum’da konuştuklarım, fiyatların ikiye katlandığını söylüyor. İlgi varsa elbette artacaktır. Ama şunu da unutmamak gerekir. Bodrum’a, yazlık bölgelere sadece tatilciler gelmiyor. Burada görev yapan kamu görevlileri, özel sektör çalışanları da var. Kıyılarda çalışmak ebette keyifli ama zorlukları da var.