Paylaş
İtiraf edeyim...
Çok uzun yıllardır, o sokaklarda yürümemiştim.
Gerçi...
Hemen yanındaki ve yeniden dizayn edilen Oteller Sokağı’nı birkaç defa gezmiş; Agora kazıları için de etrafı dolaşmıştım ama...
Basmane’nin o arka sokaklarında yürümemiştim.
Aslında o bölge İzmir’in en eski yerleşimlerinden...
Unuttuğumuz eski evlerden hala oralarda görmek mümkün...
Tabii, birçoğu kötü durumda...
Ha yıkıldı, ha yıkılacak...
Keşke olanak olsa da bu evler kurtarılsa...
İstanbul’da Fransız Sokağı nasıl güzel oldu, nasıl o bölgenin havasını değiştirdi.
Şimdi, İstanbul’a gittiğimde fırsat olursa Fransız Sokağı’na, Cezayir Sokağı’na uğrayıp bir kahve içimi bile olsa oralarda vakit geçirmeye çalışıyorum.
O eski, kimsenin girmediği sokaklarda şimdi klasik müzik yükseliyor, caz konserleri veriliyor.
Birbirinden şık restoranlarda yemekler yeniyor.
Ayavukla Kilisesi’nin olduğu sokaklarda geçen gün yürürken aynı şeyleri hissettim.
Neden buraları da böyle olmasın...
Herkes Alsancak’taki gürültüden, eğlence merkezlerinin bir yerde toplanmasından dolayı şikayet ediyor, o zaman yeni alternatifler yaratmak gerekmez mi?
Son yıllarda Atina’ya çok sık gidip geldim.
Atina’nın göbeğinde, Parlamento binasının tam karşısında Pisiri diye bölge vardı.
Birkaç yıl öncesine kadar geceleri buraya girmek neredeyse imkansızdı.
Dar, karanlık, metruk sokaklar...
Evsizlerin ve özellikle göçmenlerin mekanı olmuştu Pisiri...
Yolunuz Atina’dan geçerse...
Şimdi gidin bakın Pisiri’ye...
Pisiri; tıpkı Fransız Sokağı gibi bambaşka bir görünüme büründü.
Evler restore edildi, kaldırım taşları yerlere döşendi, şık eğlence merkezleri açıldı.
Şimdi Atinalılar; Plaka kadar, Paşa Limanı kadar Pisiri’ye de gidiyor.
Hatta burada eğlenmeyi, vakit geçirmeyi daha çok seviyorlar.
Ayavukla Kilisesi restore edilince çok güzel olmuş.
Çok beğendim.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na burayı bir basın müzesine dönüştürdüğü için teşekkürler...
Ama arzum...
O sokakların dediğim gibi İstanbul’daki Fransız Sokağı gibi, Atina’daki Pisiri gibi olması...
Celal Bayar’da rektörlük seçimleri yaklaşıyor
MANİSA’da yoğun bir seçim telaşı var. 21 Ekim’deki seçimlerde şu ana dek adaylığını açıklayan profesör sayısı yedi.
Seçim analizine geçmeden, dört yıl önceki seçime bir göz atalım. O sırada rektör olan Prof. Dr. Cemil Özcan yüzde 71 oy almasına rağmen zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanmamış, yüzde 14 oy alan şimdiki Rektör Prof. Dr. Semra Öncü tercih edilmişti. Ardından Ergenekon soruşturması sırasında zamanın Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Şener Eruygur’un Cumhurbaşkanı Sezer’e yazdığı ve rektör adaylarından Prof. Öncü’yü desteklediklerini bildiren bir mektup ile Prof. Dr. Cemil Özcan döneminde ataması yenilenen, doçentliğe ve profesörlüğe yükseltilen öğretim üyelerinin fişlendiği bir dosya ortaya çıkmıştı.
Gelelim seçime ve atamaya yönelik tahminlere...
Önceki Rektör Prof. Dr. Cemil Özcan’ın bu seçimde de önemli bir oy farkı ile birinci olması bekleniyor. Farklı siyasi görüşteki öğretim üyelerinin desteğini arkasına alan birleştirici roldeki, deneyimli Prof. Özcan’ın önceki seçimde muhafazakar öğretim üyelerine doğal haklarını verdiği için atanmamış olması, bu kez atanma şansını arttırıyor.
Prof. Özcan’ın en önemli rakibi, özellikle muhafazakâr kesimin bir bölümünün desteğine sahip Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli. Kampanyası sırasında doğruları söylemesi (Kendisinin atanabilmesi için yüksek oy oranına ihtiyaç duyduğu ve Prof. Özcan’ın şansının yüksek olduğunu gibi...) en önemli artısı...
Prof. Dr. Süleyman Sami İlker eski Türk Ocakları Başkanı olarak, daha çok milliyetçi kesimin oylarını alacak gibi görünüyor. Manisa’da belediye başkanlığının MHP’ye geçmesi nedeniyle atanma şansının az olduğu konuşuluyor.
Prof. Dr. Erol Mir, Prof. Dr. Süreyya Sakınç ve Prof. Dr. Hakan Yüceyar’ın oy oranları ve atanma şansları oldukça düşük. YÖK Denetleme Kurulu’nun yürüttüğü birçok disiplin ve ceza soruşturması
bulunan Prof. Dr. Semra Öncü’nün ise YÖK barajını aşması bile zor gözüküyor.
Özetle; sonucu Prof. Dr. Cemil Özcan ile Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli’nin alacağı oylar belirleyecek gibi...
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)
Paylaş