Kentsel dönüşümün içini dolduralım

İKİ şeye sevindim.

Haberin Devamı

 


Birincisi uzun yıllardır bekleyen Ege Mahallesi’ndeki kentsel dönüşümün hızlanacak olmasına...
İkincisi tarımı, üreticiyi desteklemek için üretilen her şeyi satın alma sözüne...
Bunları Ticaret Borsası’nın Meclisi’nde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer söyledi.
Kafasındaki formül ise şöyle...
Ege Mahallesi’nde kentsel dönüşümü Büyükşehir Belediyesi başlatacak devamını müteahhitler getirecek.
Yarısı Büyükşehir’den, yarısı müteahhitlerden de diyebiliriz.
İzmir’in kangrene dönmüş sorunları var.
Bunları çözmek öyle kolay da değil.
Bugünden yarına çözüm de yaratmak zor.
Ama işe başlamak gerekiyor.
Ege Mahallesi öyle yerlerden biri...
Kentin göbeğinde ve kentsel dönüşümün yapılması gereken bir yer...
Kentlerin değişiminde bir kural vardır.
Önce bütünü planlayacaksınız, sonra o bütünden en değerli olanı dönüştürmeye başlayacaksınız.
Bir güzellik yarattığınız zaman inanın etrafı da çok hızlı değişiyor.
O güzelliklerin başında da Kemeraltı geliyor.
Kemeraltı kentin göbeğinde unutulmuş bir hazine aslında...
Böylesine büyük bir çarşı dünyanın neresinde olursa olsun farklı olurdu.
Gündüz kalabalık, geceleri ıssız bir çarşı...
Oysa buranın 24 saat yaşaması lazım.
Gastronominin, eğlencenin, kültür ve sanat buluşmalarının adresi olmalı.
Şimdi bu hayalden çok uzaktayız.
Ama inanıyorum bu da değişecek.
TARKEM’i çok yakından takip ediyorum.
Büyükşehir’in, valiliğin ve özellikle bakanlıkların desteğini almak da gerekiyor.
Kentsel dönüşüm sözünü seviyorum ama içini de doldurmalıyız.
“Yık yap” yerine, gerçek bir dönüşümü hayata geçirmeliyiz.
İzmir, Türkiye’ye örnek olabilir, olmalı da...
Çünkü yerinde, ikna edilerek ve yepyeni bir sosyal hayat yaratarak bunları yaratmak mümkün.
Dünyada örnekleri var, bizde de olsun.

 

Haberin Devamı

Kooperatiflere yan gözle bakmayalım

ANADOLU’da gezmediğim yer kalmadı. Birkaç şehir haricinde bütün Türkiye’yi karış karış dolaştım.
Ve rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye gibi bir ülke yok.
Müthiş topraklara, müthiş bir coğrafyaya sahibiz.
Tarımda Türkiye daha iyi olmalı.
Bu verimli topraklardan daha fazla yararlanmalıyız.
Üreticiyi teşvik etmek, desteklemek bu dönemin en önemli mottolarından biri olmalı.
O yüzden kooperatifleri çok önemsiyorum.
Kooperatifleri de son dönemde yeterince önemsemedim.
Belki bunda başarısız örneklerin de payı vardır.
Ya da dünyadaki gelişmeleri yeterince okuyamayan, algılamayan kooperatifler de olumsuz bir etki yaratmış olabilir.
Olsun, biz geleceğe bakalım.
Ben kooperatiflerin hala çok iş yapabileceğini, doğru yönetilirse üreticiyi destekleyebileceğine inanıyorum.
Çünkü herkesin pazarlama gücü olmayabilir, satış tekniklerini bilmiyor olabilir ya da doğru kanalları tanımıyor olabilir.
Önemli olan bu yol haritasını üreticinin önüne getirebilmekte...
Kooperatifler bunu yapabilir.
Aslında Türkiye’de örnek yerler de var.
Tire Süt Kooperatifi gibi, Bayındır ve Ödemiş’teki çiçek kooperatifleri gibi...
Zeytinyağında Tariş’in olduğu gibi...
İspanya ve İtalya doğru modellerle bütün dünyaya mal satıyor.
Bizim kooperatiflerin hedefi de bu olmalı.
Ama işe iç piyasaya mal satarak başlasınlar.
O yüzden alım garantileri ya da sözleşmeli tarımın boyutlarını genişletmeliyiz.
Bu garantiler üreticiyi motive edecektir.
Yeni tarım yöntemleri de verimliliği artıracaktır.
Türkiye daha iyisini yapmalıdır.
İzmir de bu modele örnek olmalıdır.

Haberin Devamı


Ne kadar çok insan biriktirmiş

IŞILAY Saygın yazılarımdan sonra çok sayıda insan arayıp hem teşekkür etti, hem de anılarını benimle paylaştı.
Bir kez daha iyi anladım ki, bazı insanlar gerçekten farklı...
Samimiyet, dürüstlük, doğruluk, hümanistlik, yardımseverlik önemli değerler...
Ve vicdan...
Vicdan giderek aranan, yükselen bir değer...
Işılay Saygın’da hepsi vardı.
Ve bizim için çok değerliydi.
İnsanların onun arkasından bu kadar üzülmeleri de bu duyguların, değerlerin bir karşılığı...
Ne mutlu ona...
İs değil, iz bırakmış.
Çok insan biriktirmiş, çok anı üretmiş, çok insana yardım etmiş, çok insanın hayatının içinde olmuş.
Kolay değildir bunları duymak...
Bazı insanlar kendini değil başkalarının hayatını yaşarlar.
Ve öyle mutlu olurlar.


Mutsuzuz

Haberin Devamı

GALLUP’un araştırmasına göre, Türkiye’de çalışanların yüzde 85’i mutsuzmuş. Fazla değil mi? Ama dünya genelinde bu oran yüzde 87 miş. Mutsuzluğun Türkiye ekonomisine yıllık maliyeti 60 milyar TL’ymiş. Tabii nasıl hesap edildiğini tam bilemiyorum.
Ben çok daha fazla olduğunu düşünüyorum çünkü...
Great Place to Work tarafından yapılan araştırmaya göre ise Türkiye işyerinde mutluluk sıralamasında 45 ülke arasında 41’inci durumdaymış.
Yani dünya geneli ortalamalarına değil, bence siz bu rakama bakın.

Yazarın Tüm Yazıları