Kentsel dönüşümü destekliyorum

AMA şartımı da en başta söylemeliyim.

Haberin Devamı

 

Mutlaka bakanlığın, ilçe müdürlüklerinin, yerel yönetimlerin sıkı bir denetim yapması şart.
Ama en büyük denetimi vatandaşın yapması gerekiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kentsel dönüşüm için bir anayasa niteliğinde olacak yeni ilkeleri açıkladı.
Büyük bir dikkatle dinledim, sonrasında da açıklamaları okudum.
Bakan Kurum’un söylediklerinin yarısını bile yapsak razıyım.
***
Neden mi?
İmar barışı gösteriyor ki, çok sayıdaki binamızda büyük sıkıntılar var.
Bu yapıların bugünkü yönetmeliklerle yapılması mümkün değildi.
Üstelik imar barışıyla da işler bitmiyor.
Belki de iş ondan sonra başlıyor.
Türkiye’nin yapı stoğunun yarısının eksik, sıkıntılı olduğunu nasıl izah edeceğiz bilemiyorum.
Kabul; devletin vatandaşıyla barışması gerekiyordu, onun için böyle bir yöntem izlendi.
Ya şimdi?
İşte o yüzden yeni kentsel dönüşüm anayasasını çok iyi düşünerek çıkarmalıyız.
***
Deprem riski altındaki yapıların ve alanların dönüşümünü bir an önce yapmalıyız. Zaman alacak ama bugünden başlamalıyız. Ve yeni yaptıklarımızı doğru yapmalıyız. Artık hiçbir mazereti kabul etmemeliyiz. Yani asla bir daha devlet vatandaşıyla barışmak zorunda kalmamalı...
Sel ve heyelan riski altındaki alanları dönüştürmeliyiz. İklim değişikliği bir fantezi gibi geliyordu değil mi? Oysa gerçekmiş. Son sel baskınlarında gördük ki; doğayı kızdırmışız.
Tarihi kent merkezleri ve meydanları dönüştürmeliyiz. Tabii geriye ne kaldıysa... Ama kalanları da iyi korumalıyız.
Sanayi alanlarını taşımalı ve dönüştürmeliyiz.
Çünkü şehirlerimizin ortasında çürük diş gibi kaldılar ve mutlaka yeni bir siluete ihtiyacımız var.
***
Her fırsatta yazıyorum.
Kentsel dönüşüm güzel bir kavram...
Ama biz içini boşalttık.
Yık yeniden yap diye anladık.
Yıkılanın yerine yenisini bir planla ve bir gelecek vizyonuyla yapmalıyız.

Haberin Devamı

 
Şikayet ayıp değil
vatandaşlık borcudur

İMAR barışını kabul ettik ama imar barışı altında yeni yapılanları affetmek mümkün değil.
Bana göre bakanlığın ve belediyelerin çok iyi denetim yapmaları lazım. Çok sayıda şikayet alıyoruz.
Yasalara uymayanlara en ağır cezayı vermek yine imar barışını düşünenlere düşer.
Çünkü devlet yumuşak elini uzatmış, bazıları yine arkadan dolanmıştır.
Şahsen ben vatandaş olarak buna izin vermeyeceğim.
Çevremde gördüğüm eksikleri, yanlışları şikayet edeceğim.
Siz de edin.
Demokrasi ancak böyle yerleşir, güçlenir.
Şikayet etmek ayıp değil, bir vatandaşlık borcudur.

Haberin Devamı

 
Bir film köyü yayalım

ÇOK sevindim, yıllardır yazıyordum.
İzmir, Ege’nin her köşesi doğal bir sinema platosudur.
İtalya’nın, İspanya’nın yaptığını biz bu bölgede yapabiliriz. Film endüstrisinin yeni adresi olabiliriz.
Bunun için İzmir Büyükşehir Belediyesi “Sinema İzmir” projesini geliştirmiş. Anladığım kadarıyla belediye bünyesinde bir birim sadece bu alana bakacak. Festivaller düzenleyecek, yarışmalar yapacak, etkinlikler gerçekleştirilecek. Hepsi güzel adımlar...
Ama yetmeyeceğini söylemem gerekir.
Çünkü dünyadaki örnekleri bizden birkaç adım öndeler.
Zaten festivaller yapıyorlar, zaten yarışmalar düzenliyorlar.
Onların yerini İzmir’in alması zaman alacaktır.
Mutlaka farklılık yaratacak detayları hayata geçirmek gerekir.
Ben yıllar önce platoları önermiştim.
Film platoları büyük prodüksiyonlar için şarttır.
Yani filmin bazı sahnelerini sokakta, dışarıda çekebilirsiniz ama bazıları iç mekanlar, büyük stüdyolar ister. O yüzden bu altyapıyı da hazırlamak gerekir.
Bunun için yerel yönetimlerle hükümetin ortak çalışması gerektiğini düşünüyorum.
Devlet bu platoların yapılmasını üstlenebilir. Ortak işletmeler yaratılabilir.
Ya da büyük maliyet gerektiren konaklama gibi bir konuda İzmir’in adım atması sağlanabilir.
Bir film köyü yapabiliriz.
Örnekleri var.
Neden olmasın?
İzmir film endüstrisinin cazibe merkezi rahatlıkla olabilir.

Yazarın Tüm Yazıları