Paylaş
Bazıları benim için rol modeldi, bazıları takip edilecek, danışılacak akil insanlar...
Bazıları sığınılacak birer liman, ya da kol kola girip yeni hayatlar kurulacak cesur yürekler...
Samimiydiler; iyi kalpli, kendisi için istediklerini başkaları için de isteyen, demokrat, ilerici, hoşgörülü, empati yapabilen...
Lider, yaratıcı, hayatı farklı algılayan, farklı pencerelerden bakabilen; ama bir o kadar da mütevazi insanlar...
Çoğu modern Robin Hood gibiydi, ya da modern şövalye...
Bazıları birer külkedisi, bazıları birer iyilik meleği...
Dediğim gibi, “İyi ki tanımışım, iyi ki dostluklarını kazanmışım” dediğim erkekler, kadınlar...
Güzel insanlar...
* * *
Bunlardan biri de Kaya Tuncer’di.
İlk kez 80’lerin sonunda karşılaşmıştım. Çok yoğun, her dakikası planlı, aylık takvimi hep dolu olan Kaya Tuncer’in uzun bir öğle yemeği için vakti vardı.
O gün Kaya Bey ile neredeyse bütün gün beraber olduk. Çok keyifli bir sohbetti. Ben sordukça anlattı, anlattıkça açıldı...
Öğrenciliğini; Amerika’daki ilk günlerini, öğrencilikten iş hayatına geçişini, uluslararası ilk projelere başlangıcını...
Bütün yaşam öyküsünü; yaşadıklarını, hayallerini, Türkiye’yle ilgili düşüncelerini...
Sonra Özal’la başlayan Türkiye’nin dışa açılım politikasını, dünyanın değişen dengelerini, onu İzmir’e getiren nedenleri, Ege Serbest Bölge fikrinin ortaya atılmasını, buranın nasıl tasarlandığını sonra konunun nasıl üzerinde kaldığını...
O sohbet bir başlangıç oldu.
Kaya Tuncer, yıllar içinde müthiş bir başarı öyküsünü Gaziemir’de yarattı. İzmir’in geriye gittiği tartışmalarının yaşandığı bir dönemde, ESBAŞ tek başına yabancı yatırımcıyı çeken tek adres olarak gösterildi.
Örnek oldu, serbest bölgeler içinde yönetim sistemiyle, kümelenme modeliyle, yaratıcı fikirleriyle Türkiye’deki diğerlerine de öncülük etti.
Elbette, bunlar karşılıksız da kalmadı.
Hem Kaya Tuncer, hem ESBAŞ, birçok alanda ödüllere boğuldu.
Hatta uluslararası ajanslar Gaziemir’i “yatırım yapılacak en iyi bölge” ilan etti.
* * *
Yıllar içinde, fırsat buldukça Kaya Tuncer ile sık sık bir araya geldik.
Kaya Bey’in Türkiye aşkı, İzmir’e olan sevgisi çok büyüktü. Bunu her sohbette anlıyordum. Bir dünya insanıydı; olağanüstü bir çevresi ve dostlukları vardı ama onu en çok mutlu eden Türkiye’den gelen iyi haberler oldu hep...
Kaya Bey’in kaybı gerçekten büyük...
Nur içinde yatsın...
Ekim’de New York’ta buluşamadık
Ekim ayında New York’taydım. Amerikan Türk Cemiyeti’nin gala yemeğine davetliydim. O gece ESBAŞ ekibinin masasındaydım. Kaya Tuncer’in de geleceğini düşünmüştüm. Los Angles’taydı ve tedavisi devam ediyordu. Çok istemesine rağmen geceye gelememişti. Kendisini temsilen kızı Deniz’i yollamıştı. Kaya Tuncer’i yakından tanıyan biri olarak o gün The Plaza Oteli’nin balo salonunda olamamanın onu ne kadar üzdüğünü içimde hissetmiştim. Çünkü, bu dernek iki ülke arasındaki ilişkilere koyduğu katkı nedeniyle kendisine bir şeref madalyası vermişti. Kaya Bey, hayatı boyunca onlarca ödül aldı. Hepsi çok önemliydi, ama İzmirlilerin ona olan ilgisi her şeyin ötesindeydi.
Geleceği okuyan adamdı
Ama New York’ta şunu bir kez daha anladım. Kaya Tuncer, ileriyi gören, dünyayı okuyabilen müthiş bir adamdı. Dönüşte yazmıştım. Küresel Offset ve Dolaylı Ticaret Derneği’nin Üyesi Dov Hyman, ESBAŞ’ın Kurucusu Kaya Tuncer için övgü dolu sözler söylemişti. Herkes gibi ben de çok mutlu olmuş ve gururlanmıştım.
Dov Hyman, ofset yatırımları için İzmir’in ideal kent olduğunu söylemiş ve ESBAŞ’ın bunu önceden gördüğünü, yatırımcılarlara çağrıda bulunup onları ikna ettiğini söylemişti. Gerçekten de bugün havacılık sektörünün devleri ESBAŞ’ta ya yatırım yapıyorlar ya da yeni projelerle İzmir’e geliyor.
Bunlar uzun vadeli, ama getirisi yüksek yatırımlar... Ve en küçük proje için 20’şer yıllık garantiler beraberinde geliyor.
Kaya Tuncer, bugünün gerçeklerini bilen ama geleceği okuyan bir insandı.
ESBAŞ’ta yaptıklarını yıllar sonra daha iyi anlayacağız.
Paylaş