Paylaş
Dün yine baktım; siyasetin başka bir gündemi yoktu.
Varsa yoksa HSYK; yolsuzluk operasyonları, komplolar, misillemeler, laf atmalar...
“Ben daha mağdurum” demeye getirmeler.
Hesaplaşma mesajları, haddini bildirmeler...
Karton toplarken minibüsün altında kalan minik Yücel Arı da, Siirt’teki çocuk gelin Kader de, son iki günde yedi, sekiz kadın cinayeti de siyasetin konuştukları arasında yoktu.
Galiba hiçbir zaman da olmayacak.
KAMER’in kurucusu Nebahat Akkoç isyan ediyor.
“Kadınlar geleneksel normları zorladıkları zaman yargılanıyorlar. Eğitim hakkını kullanmış, çalışmaya başlamış olmak toplumda takip edilmesi gereken durumlar olarak algılanıyor. Bu kadınların kendi kararları doğrultusunda yaşamak için (farklı giyinmek, bir erkek arkadaşı olması, ailenin istediği biriyle evlenmeyi reddetmesi gibi) gösterdikleri çaba, hayatlarını kaybetmelerine neden olabiliyor. Eğer bu kadınları doğru zamanda çeşitli bilgi ve deneyimlerle güçlendirmek mümkün olsa, yaşadıkları şiddeti engelleyebilirler. Güçten kastettiğim budur. Haklarının farkında olan, nereden ve nasıl destek alacağını bilen kadınlar güçlenmektedir.”
İyi de nasıl?
Haberler şöyle verilmişti.
“12 yaşında evlendirildi. 13 yaşında anne oldu. 14 yaşında ölü bulundu...”
Nokta...
Bir hayatın da sonu...
Kader’in yaşadıkları bir kader miydi?
Türkiye’deki istatistiklere bakarsanız; evet...
Erken yaşta evliliklerin sayısı hızla düşse de hala yüzde 33 oranında. Bu oran 2011’de yüzde 49.3’müş.
2013’te kadınların yüzde 1.6’sı zorla evlendirilmiş. 2011-2013 arasında zorla evlendirildiğini söyleyen kadınların toplam sayısı 2 bin 943.
Yine zorla evlilik kapsamında değerlendirilebilecek görücü usulü evlilikte ise düşüş yok. 131 bin kadının yüzde 71’i görücü usulü evlendirilmiş.
Diğer taraftan sadece dini nikahlı kadınların sayısı da düşüyor.
Akraba evliliği oranında bir azalma olmasa da beşik kertmesi, kan bedeli, kayın evliliği gibi insan haklarına aykırı evlilik türlerinde çarpıcı bir azalma söz konusu.
KAMER yine de son üç senede 981 kadının ölen kocasının kardeşiyle evlenmek zorunda kaldığı (kayın evliliği), 1.849 kadının ikinci eş olarak evlendiği (kuma), 1.849 kadının değiş tokuş edilerek evlendiği (berdel), 94 kadının ise bir kan davasının sonuçlandırılması için hediye edildiğini tespit etmiş.
İşte bu...
Bu konular da siyasetin hala gündeminde değil.
Varsa yoksa HSYK, msyk...
Hepsi değişsin; bugünün koşullarına göre şekillensin.
Hiç itirazım yok.
Ama bunlar anayasayı topyekün değiştirirken, sıfırdan ve Türkiye’nin şartlarına göre yeniden yazılırken yapılmalı.
Hep söylüyorum.
Siyaset imkanlar sanatıdır diye...
Ama bizde siyaset çare üretmiyor.
Kader gibi kadersizler; bu hayatı anlamadan, neyin ne olup olmadığını öğrenmeden bu dünyadan göçüp gidiyor.
Çocuklarımıza, gençlerimize, insanımıza yazık oluyor.
Paylaş