Paylaş
Önce Arkas’ın voleyboldaki Türkiye şampiyonluğu geldi. Arkas için bu ilk değil. Üst üste Türkiye başarılarından sonra bir de Avrupa şampiyonluğu geldi. Hep gurur duydum, gurur duyduk.
İzmirim Arkas ile çok daha güzel oluyorsun.
Sonra Göztepe Birinci Lig’e çıktı. Zirvede, lider, şampiyon olarak... İzmir sarı kırmızıya boyandı. Ne Göztepe’yi, ne Karşıyaka’yı Birinci Lig kesmez. Her iki güzide kulübümüzün de yeri Süper Lig’dir, daha da ötesidir, UEFA’dır, Şampiyonlar Ligi’dir. Şimdi bu başarıları bekliyoruz.
İzmirim Göztepe ile çok daha güzel oluyorsun.
Şimdi ise Karşıyakamız basketbolda Türkiye şampiyonu oldu. Yeşil ve kırmızı demek coşku demektir, heyecan demektir. Mavişehir Arena demek bir basket mabedi demektir. Giren çıkamadı; ne Banvit, ne Fener, ne de Anadolu Efes dayanabildi. Sanki elleri, ayakları tutuldu. O seyirci var ya o seyirci; Arena’yı bir cehenneme çevirdi. Karşıyaka için de bu ilk değil... Alsancak Kapalı Spor Salonu’ndaki 28 yıl önceki finali dün gibi hatırlıyorum. Sabahlara kadar eğlenmiştik, Karşıyaka’nın başarısını kutlamıştık. Yine öyle oldu; yer yerinden oynadı.
İzmirim Karşıyaka ile çok daha güzel oluyorsun.
BEN ŞÖYLE BİR EVDE BÜYÜDÜM
Sporu seven bir ailede büyüdüm. İçimizde voleybol oynayanlar oldu, basketçi olanlar; futbol sevdası olanlar da... Karşıyaka’nın tenis kulübünde oynayanlar da, yelken yapanlar da... 1912’de Karşıyaka’nın kuruluşunda görev alan, kongre üyesi olup babadan oğula hala bu geleneği devam ettiren aile üyeleri de... Sakın bütün aile Karşıyakalı diye... İzmir’in güneyinde olanlar da Göztepeliydiler, Altınorduluydular, İzmirsporluluydular, Altaylıydılar. Aile geniş olunca; İzmir’in bir karması olurdu evde... Tatlı bir rekabet; bayılırdım herkese takılmaya... Ve unutamadığım yüzlerce, binlerce anımız olurdu.
Eskiden Karşıyaka maç kazandı mı; Karşıyaka vapuru iskeleye sirenlerini çalarak yanaşırdı. Karşıyakalı taraftarlar; Çarşı’nın başında, Hergele Meydanı’nın tam ortasında Kaf Kaf çekerdi.
Biz mi ne yapardık?
Rahmetli babaannem, amcalarım, kuzenlerim, dayılarım evde kim varsa; balkona çıkar o meydana katılırdık.
Karşıyaka Anadolu Efes’i yenip şampiyonluğunu ilan edince; ilk işim oraya gitmek oldu.
Hergele Meydanı’na...
Aramızdan ayrılan bütün aile büyüklerim adına o koroya katıldım.
Kaf Sin Kaf çektim.
Gözlerim dolarak, onları anarak...
Teşekkürler Pınar Karşıyaka...
Unutamadığım o kare
İzmir’deki finalde bir kare beni çok etkiledi. Gerçi Arena’nın coşkusu öylesine fotoğrafları önüme seriyordu, ama bu kare beni çok etkilemişti. Görme engelli bir kardeşim maça gelmişti. Uğultu, gürültü, sesler; Arena yıkılıyordu. 16 sayı geriye düşmüştük ama takım mücadeleyi bırakmıyordu. Zaten taraftar da buna izin vermiyordu. İşte öyle bir geri dönüş başladı ki; o fark kapandı. Her baskette taraftar çılgına döndü, görme engelli kardeşim de... İzmir’in kulüpleri eski ve köklü kulüplerdir. Taraftarının ruh hali maçtan maça değişmez. Pazara kadar değil mezara kadardır; anlayacağınız... İşte o görüntüleri görünce şampiyonluğa daha da inandım. Göreceksiniz devamı olacak; futbolda da başarılar arka arkaya gelecek.
Selçuk Yaşar’a sonsuz teşekkür
“İnanmak başarmaktır” der Selçuk Yaşar... Ben inanan, büyük düşünen, hedefleri olan, geleceğe bakan bir Selçuk Yaşar tanıdım. Zaten sanayide ilkleri yapmıştı, zaten ilkleri Türkiye’ye getirmişti. Ama inanın sosyal hayatımızda da ilkleri tattıran biri oldu hep Selçuk Yaşar... Gerçek bir Karşıyakalıdır, gerçek bir İzmir sevdalısıdır. Yalnız kalmasa Karşıyaka’daki başarılar kalıcıya çoktan dönüşmüştü. 50 yıldan fazla bir süredir; karşılıksız, hiçbir beklentisi olmadan Karşıyaka’nın hamiliğini, liderliğini, ağabeyliğini yapmıştır. Senin hakkın ödenmez... Sağol, var ol Selçuk Yaşar...
Paylaş