Paylaş
İzmir için, Türkiye için hayırlısı olsun.
Ben İzmir’in demokrasiye bakışını, siyaset dilini, İzmirlilerin Türkiye’nin geleceğine olan inancını her zaman takdir ettim.
Ve çok önemsedim.
Çünkü bizi ayakta tutacak, geleceğe taşıyacak bu ruh ve anlayıştır.
31 Mart seçimlerinde de İzmir iyi bir sınav vermiştir.
Cumhur İttifakı’nın adayı Nihat Zeybekci dört ay boyunca İzmir’de adım atmadık yer bırakmadı.
Yarışa sonradan başlayan Millet İttifakı’nın adayı Tunç Soyer ise gece gündüz, neredeyse uyumadan seçim kampanyası yaptı.
Ve her iki adayın da kullandığı üslup kucaklayıcı, demokrat ve umut vericiydi.
O yüzden İzmirce bir siyaset anlayışından bahsediyor ve savunuyoruz.
Bir kez daha anlaşıldı ki; Türkiye’nin bir an önce gerçek gündemine dönmesi gerekiyor.
Bunu yaparken de; her kesimi kucaklayan bir siyasete ihtiyaç var.
Ben 31 Mart seçim sonuçlarının hem iktidar, hem muhalefet için övünülecek, sevinecek, özeleştiri yapılacak yanları olduğunu görüyorum.
Ve başkanlardan daha çok hizmet, anlayış, proje beklediğimizi hatırlatmak istiyorum.
Kampanya sürecinde olduğu gibi kazananların rakiplerinin iyi buldukları projelerini de üstlenmelerini, kaybedenlerin de söz verdikleri gibi projelerin takipçileri olmasını bekliyorum.
Teşekkürler Aziz Kocaoğlu
İŞİMİZ gazetecilik olunca ülkeyi, kentleri yönetenlerle daha sık bir araya geliyoruz.
2004 yılından bu yana İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’yla da doğal olarak çok sık bir araya geldik.
Bazen toplantılarda, bazen törenlerde, bazen uzun sohbet buluşmalarında...
Kocaoğlu; üç dönem, 15 yıl İzmir’in belediye başkanlığını yaptı.
Ben Aziz Bey’i daha önceleri, başkan olmadan önce tanıdım.
İzmir’in vergi şampiyonu olduğunda da, başkan seçildiğinde de karakterinden, alışkanlıklarından, samimiyetinden, ilişkilerinden, iddiasından bir santim bile uzaklaşmamıştır.
Pazar günkü yazısında Sıtkı Şükürer güzel anlatmış.
“Önemsiz gelmesin, daima dürüst kaldı. Nimetini sonradan kavradığımız bir stratejik plan anlayışı ile çalıştı. Kavramadan, ikna olmadan hiçbir işe kalkışmadı. Maceradan hoşlanmadı. Kim ne derse desin, insanlara samimiyetini geçirdi ve onları yakaladı” demiş.
Gerçekten de kişiliğiniz tevazuyu içselleştirmiş, benimsemişse ancak bunu karşı tarafa geçirebilirsiniz.
Aksi halde o oynamaya çalıştığınız tevazu elbisesi üzerinizde durmaz.
Bu konudaki samimiyetinden, duruşundan kimse şüphe duymamıştır.
Güzel olan rakip partilerin temsilcileri bile Sezar’ın hakkını Sezar’a vermiş; Aziz Kocaoğlu’nun dürüstlüğüne, duruşuna tek satır bile etmemiştir.
Kocaoğlu elbette bir süre dinlenecektir.
Uzun bir tatili hak etmiştir.
Artık siyasette bir bilge kişidir.
Bence sadece CHP’nin değil, her partinin kendisinden yararlanabileceği çok şey var.
Biz kendisini mütevazı bir insan olarak tanımıştık, tanıdığımız gibi uğurluyoruz.
Teşekkürler başkan, teşekkürler Aziz Kocaoğlu...
Ot festivali marka oldu
BİR kez daha yazıyorum.
Alaçatı Ot Festivali artık bir markadır.
Cumartesi günü birkaç saatliğine Alaçatı’ya gittim.
Yağmurlu, hafif soğuk bir gün olmasına ragmen adım atacak yer yoktu.
“Ot festivalinde ot yok” eleştirilerinin aksine bu sefer ot da vardı, ot yemekleri de...
Eksik yok muydu?
Çok...
Ama eksiklerine rağmen festival geleneğimizi hatırlatan önemli bir etkinlik oldu.
Şimdi bize düşen bu festivali ilk başta olduğu gibi yeniden tasarlamak, yeni öyküler yazmakta...
Bunu yapmak için Çeşme’nin yeni Başkanı Ekrem Oran gerekli bilgi birikimine sahiptir.
Seneye çok daha iyi bir festival bekliyoruz.
Göztepe’nin yanındayız
GÖZTEPE puan listesindeki durumundan çok daha iyi bir takım... Moral bozmak yok... Çünkü yakalanacak bir seriyle yukarı doğru çıkma şansı var. O yüzden eleştiri yerine destek gerekiyor. Haydi Göztepe, bütün İzmir sesinle...
Haydi Karşıyaka
BU dar imkanlarla, bu zor koşullarda Karşıyaka Play Off’a çıkarsa büyük başarı yakalamış demiştir. Bir de o maçlarda şansı yaver gider, bir üst lige çıkarsa siz o zaman görün Karşıyaka’yı, Karşıyaka Yalısı’nı...
Paylaş