Paylaş
İZBAN grevinde İzmirlileri 8 gün sokakta bıraktınız.
İzmir gibi büyükşehirlerde bir gün bile çok uzundur.
Bu grevle bu bir kez daha anlaşıldı.
Tabii bir şey daha anlaşıldı.
O da İZBAN’ın İzmir’in ulaşımında ne kadar önemli olduğu...
Trafik zaten birkaç yıldır iyice kötü, grevle birlikte bir felakete dönüştü.
Zorunluluktan otobüslerin sayısı artırıldı, iki saatte evimize gidemez olduk.
***
Sendikacı kardeşim...
Sendikaya karşı olduğumuzu filan sakın zannetme...
Aksine çalışanın daha fazla, daha rahat çalışmasını, imkanlarının da artmasını isteriz.
Ama şunu da hatırlatmak isterim.
Devletin, özel sektörün ancak enflasyon kadar zam yapabildiği bir dönemde ve Türkiye’nin şartları ortadayken yüzde 15’e burun kıvırman da hiç hoş karşılanmadı.
Kiminle konuşsam aynı şeyi söyledi.
Ve size sitemlerini iletti.
Sayende masamın üzerinde “Bizi İZBAN’a söyler misin” diye getirilip bırakılan CV’lerle doldu.
***
Sendikacı kardeşim...
Artık ücret sendikacılığını bıraksan iyi olacak.
Biraz da çalışanın mesleki birikimi, gelişimi, eğitimi gibi konulara da kafa yorsan...
Merkezde yaşamanın bir bedeli var
Londra merkezine araba girişine çeşitli engeller getirilmiş.
Örneğin bazı yerlere belirli saatler dışında girebilmen mümkün değil. O yüzden illa da “oraya gideceğim” diyenler arabalarını bırakıyor ve yürüyerek istedikleri yere gediyorlar.
Bazı yerlere de ücreti karşılığında girebiliyorsun. Bu rakam 10 sterlin civarında... Diyelim zamanında ödemedin, kaçamıyorsun. Zaman geçmişse kapına önce sekiz katı bir ceza geliyor. Yani 80 sterlin... Yine ödemezsen katlıyorlar. İstersen ödeme... Kaçış yok...
Zor mu; evet zor...
Gerekli mi; belki de gerekli...
Çünkü büyükşehirlerimizde bir yerden bir yere gitmek artık giderek zorlaşıyor.
Bizde olur mu?
Aslında Kordon’da denemesi yapıldı.
Ağırlıklı yaz aylarında, o da belirli saatlerde araba girişlerine izin verilmedi.
Sonra ne mi oldu?
Tabii İzmirliler isyanları oynadı, işletmeler böyle şey olur mu dediler, orada oturanlar evimize bile giremiyoruz diye isyan ettiler.
Haklılar mı?
Kendi içlerinde haklı olabilir.
Söylemeye çalıştığım şu...
Büyük metropollerde merkezde oturmanın, iş yapmanın, gezmenin artık bir bedeli var.
Uygulamalar farklı olabilir ancak her kente özel çözümler de getirmek gerekiyor.
Yoksa herkes için şehirlerimiz yaşanır olmaktan çıkıyor.
Körfez geçişte konsorsiyum var
AK Parti İzmir milletvekili Atilla Kaya, Körfez Geçiş Projesi için yol haritasının hazır olduğunu söyledi. Kaya’nın söylediği takvim; öyle uzun bir zamana yayılmıyor üstelik... Birkaç ay içinde gerekli altyapı tamamlanıyor ve ihale aşamasına geçiliyor.
Buna sevindim.
Çünkü bu projeyle birlikte hem İnciraltı’nın imar problemlerine, hem de trafikteki yapısal çözümlere de el atılmış olacak.
Biliyorum itiraz edenler yine olacak.
Ama itiraz edenler şunu bilsin; bu konuda kentte geniş bir konsorsiyum var.
Ve bu proje İzmir’e değer katacak.
Bilge’ye cevap
Sevgili Bilge Egemen köşesinde “Önce Pelin’le Uğur kaçtı. Derken Müjde’yle Feride... Aç fihristimi A’dan Z’ye domino taşları gibi yığılmaya başladı bütün arkadaşlarım, Ege’nin birbirinden güzel ilçelerine... Beni arayıp ‘Ne olur bize de Foça’dan bir ev bak’ diyorlar. 55 bin nüfuslu Venedik’te günübirlik turist sayısı 24 bine ulaşınca halk isyan etmiş. Venedik’e dönmesin sessiz sakin Foçamız...” demiş.
Biliyorum bu duyguyu Bilge...
Bozulmasın istiyorsun Foça gibi Ege’nin sahilleri...
Ben de diyorum ki; büyürken de bazı güzellikler korunabilir.
Değişirken de, o büyülü hava korunabilir.
Biz korumayı bilmiyoruz; sorun burada...
Venedikliler isyanda, insanlar gelmesin istiyorlar.
Ama inan gelmediklerinde de kendilerini iyi hissetmeyecekler.
Biz koruyarak, güzelleştirerek büyüyelim.
Paylaş