Paylaş
Örneğin Çekya’da insanlar, yapı marketlerde, bisiklet mağazalarında alışveriş yapabilecek, tenis oynayıp havuzlarda yüzebilecek. Avusturya; Paskalya’dan sonra küçük dükkanların açılmasına izin verecek.
Danimarka’da bu hafta anaokulları ve okullar yeniden açılacak. Norveç’te de anaokullarının gelecek hafta açılması bekleniyor.
Bunları duyunca biraz umutlandım.
İtalya’da, İspanya’da ve Fransa’da ölümler devam ediyor ama vaka sayıları bir düşüşü işaret ediyor.
Salgından en fazla etkilenen ülke herhalde ABD olacak.
New York’ta hayatın normale dönmesi için daha uzun bir süreye ihtiyaç bulunuyor.
Ama Çekya, Avusturya, Danimarka, Norveç bütün dünyaya örnek olabilir.
Ben Türkiye’nin krizi iyi yönettiğini düşünüyorum.
Ekonominin çarklarını döndürerek ama sosyal hayatı kısıtlayarak bir strateji izlendi.
Bana göre bu sürecin en büyük yanlışını hep birlikte yaptık.
Hafta sonu için getirilen sokağa çıkma yasağıyla insanlar bir panikle kendini sokaklara attı.
Bunun sonuçlarını bu hafta sonu göreceğiz.
Avrupa’nın ortasındaki bu dört ülkenin başarısını incelediğinizde sosyal izolasyonun, maske kullanımının, insanların kendi OHAL’lerini uygulamış olmalarını görüyoruz.
Türkiye’deki vaka sayısı artıyor.
Test yaptıkça oranlar da yükseliyor.
Bu dört ülkenin geldiği noktayı özellikle yazdım.
Sıkı ve dikkatli izolasyonlar uygulayan ülkeler iyi sonuçlar alabiliyor.
Tabii burada Almanya’yı da bence eklemek gerekiyor.
Almanya’da da vaka sayısı çok olmasına rağmen ölüm sayısını sınırlı tutabildi.
Almanların kuralları, tavsiyeleri dinledikleri, uyguladıkları görülüyor.
Ben Türkiye’nin bu sürece ancak nisan sonu gelebileceğini düşünüyorum.
O yüzden iki, üç hafta daha büyük bir sınavdan geçeceğiz.
Siyaset dışında da bir gündem var
DÜNYA medyasını yakından takip ediyorum. Korona dışında farklı haber yok gibi...
Dikkatimi çeken bir başka konu da siyasetin üslubunun bütün dünyada yumuşamış olması.
Bizde de daha düşük bir ton kullanılıyor.
Keşke korona günlerinden sonra da bu böyle gitse...
Siyaset dışında bir hayatın da olduğunu hep hatırlasak.
Bu süreç iletişimin
gücünü hatırlattı
GEÇEN Cuma günü ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrasındaki manzarayı görünce iletişim stratejilerinin ne kadar önemli olduğu konusu aklıma geldi.
Geçenlerde yazmıştım, yine tekrar edeyim.
İletişim, halkla ilişkiler, itibar yönetimi gibi kavramlar korona sonrasında en fazla konuşacağımız konu başlıkları olacak.
Algıyı yöneten insanlara itibarlarını teslim etmemiz ve biraz da onları dinlememiz gerekir.
Bu süreç bize psikolojiyi, sosyolojiyi tekrar hatırlattı.
Bilimin ne kadar önemli olduğunu hissettirdi.
Ama bir şeyi daha aklımıza soktu.
O da iletişimin gücünün ne kadar önemli olduğunu...
Her meslek için iletişim lazım.
Bunu iyi, doğru, güçlü stratejilerle uygulamak lazım.
“Bize bir şey olmaz”, “Bir şey olduğunda bakarız” demeden iyi iletişim planları yapmalıyız.
Dediğim gibi hangi meslekte olursak olalım, yanınıza güçlü iletişimciler alın.
Her şey bitmiş değil
“Korona sonrası normal hayat ne zaman olur?” sorusunu herkes birbirine soruyor.
Aslında Avrupa’nın çok önemli bir ismi bununla ilgili bir ipucu veriyor.
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, Avrupa’da durumun “hala kaygı verici” olduğunu söylüyor. Ve “Sınırlamaları kaldırmanın zamanı henüz gelmedi” diyor.
Yani bir, iki hafta sonra her şey biter diye düşünenler; Avrupa’nın merkezinde ve en etkili kişilerinden birinin bu sözünü unutmamalılar.
Ve acele etmemeliler.
Hizmet sektörünü
unutmamak gerekir
HAYATIMIZIN büyük bir bölümünün geçtiği restoranlar, kafeler gibi yerlerin işi gerçekten zor. Şimdi kapalılar ve ne zaman açılacakları belli değil. Her biri onlarca insan çalıştırıyor. Milyonlarca kişi hizmet sektöründe. Dünyanın birçok yerinde çözümler üretiliyor. Okuyor, duyuyoruz.
Türkiye’nin de hizmet sektörünü ayakta tutacak alternatif önlemleri hayata geçirmesi gerekir.
Giderlerin birkaç aylık ertelenmesi değil; en az 1 yıllık bir desteği hatırlatıyorum.
Paylaş