Paylaş
İşte öyle günlerden geçiyoruz hepimiz...
Bu coğrafyada görmeye alışık olduğumuz acı, hüzün yine fotoğraflara, görüntülere yansıyor.
Özellikle Gazze’de yaşananlar hepimizin ruh halini perişan etti.
Bombalanmadan önce Gazze’deki Baptist Hastanesi’nin bahçesinde oyun oynayan çocukların görüntülerini hepimiz gördük.
Ardından Filistin Sağlık Bakanı Yardımcısı Yusuf Ebu Er-Riş’in cesetler arasında yaptığı basın toplantısını da gözyaşları içinde izledik.
Nedeni ne olursa olsun; böyle bir savaş kabul edilemez.
Gazze’nin topyekün kuşatılmasına da dünya seyirci kalmamalı.
Aslında Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel çok net konuştu ve “Temel altyapıyı, suya erişimi, elektriği kestiğinizde, yiyeceklerin girmesine izin vermediğinizde bu uluslararası hukuka uygun değildir” dedi.
Gelin görün ki; dünya liderleri sadece mesaj veriyor, eyleme geçmiyor.
Bu arada en çok korktukları bu çatışmanın yayılması ve tepki nedeniyle terör saldırılarının artabilecek olması...
Dünya ilginç bir dönemden geçiyor.
Önce pandemiyle hayat durdu; ardından Rusya-Ukrayna savaşıyla ve Azerbaycan-Ermenistan arasındaki gerginlikle tansiyon yükseldi.
Şimdi de İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları...
Ve hepsi de Türkiye’yi yakından ilgilendiren gelişmeler...
Olayın ilk dakikasında itibaren Türkiye son derece iyi bir dış politika izliyor. İsrail’i de, Filistin’i de en iyi tanıyan ülke Türkiye’dir.
Ve Türkiye, uzlaştırıcı rolüyle daha aktif rol oynamalı...
Bütün bu olaylar bir kez daha gösteriyor ki, Türkiye bir istikrar adası olmalı.
Belki bu stratejik konum Türkiye’nin bir avantajı ama her sabah bir krizle uyanan bu coğrafya için de ayrı bir risk...
Türkiye daha fazlasını yapacak güçte her zaman...
Sanki bir film sahnesinde gibi
Sizlerde izlemişsinizdir.
Almanya Başbakanı Scholz, İsrail’deydi.
Resmi ziyaretinin bitmesinin ardından Tel Aviv’deki Ben Gurion Uluslararası Havalimanı’ndan ayrılmak üzere uçağa bindiği sırada Hamas’ın roketli saldırı düzenlemesi nedeniyle sirenler çalınca, uçağını tahliye etmek zorunda kaldı. Scholz yakındaki bir sığınağa giderken, uçakta bulunanlar ise yere yatıp sirenler bitene kadar yerde bekledi.
Tabii bu görüntüler sosyal medyadan anında servis edildi.
Sanki bir film sahnesi gibi...
Ateşkes bir an önce sağlanmalı.
Dünya bir önce huzura kavuşmalı.
Ve normalleşmeli...
Gerçekten de bir filmin içine rahatlıkla girebilecek bu görüntüler yaşanmaya devam eder.
Kalıcı barış şart ve bunu ancak sağduyulu liderler yapar.
Artık huzur bulsunlar
Dünyanın birçok yerine gittim, gördüm ama Kudüs’e gitmek nasip olmadı. Aslında en çok görmek isteğim yerlerden biri...
Filistin’i de, Tel Aviv’i de, Gazze’yi de merak ediyorum. Ama buraya barış nedense gelmiyor. Gerginlikten beslenen bir coğrafya maalesef. Oysa bir barış iklimi olsa, inanın dünyanın her yerinden insanlar gelir. O günleri herkes gibi ben de çok istiyorum. Burada yaşayan insanlar artık huzur bulsun...
Barışın yerine ne koyabilirsiniz
Orta Doğu’dan gelen görüntüleri gördükçe demokrasi nutukları hep havada kalıyor. Dünya liderleri uluslararası toplantılarda daha fazla özgürlük konuşmaları yaptıkça insan kendini kandırılmış hissediyor. Barışın yerini hiçbir kavram tutamaz bu günlerde...
Medyaya da düşen görevler var
Dünya medyasına bakıyorum. Yarım ağızla sivillerin ölümleriyle ilgili üzüntülerini söylüyorlar. Daha çok Hamas’ın saldırılarından bahsedip İsrail’in kendini savunduğunu dile getiriyorlar. Müslüman medyası da olaya Gazze’den bakıyor. Elbette anlıyorum; duygular karışıyor böyle ortamlarda... Ama kalıcı barış tam da objektif kalarak sağlanmalı. Tarafları masaya oturmaya ikna etmeli. Soğukkanlı davranmalı ve savaşın bitmesi için her kurum gibi medya da elinden geleni yapmalı. Türk medyası bu konuda da iyi sınav veriyor. Özellikle o bölgede görev yapan bütün arkadaşlarımı kutluyorum. Harika bir habercilik yapıyorlar.
Paylaş