Paylaş
CHP’de fırtınanın kopacağı belliydi. Bir süredir bulutlar; parti binasının üzerindeydi zaten... Sonuçlar da böyle olunca dört duvar arasında konuşulanlar sokağa saçılmış oldu.
Bütün bu tartışmalara, sorulara cevabımı vermiş oldum.
İş kurultayla bitse...
Biraz daha açayım.
Eğer yeni bir yol haritası, yeni stratejiler, yeni yöntemler, yeni söylemler, yeni bir vizyon kurultayın toplanmasıyla sağlanacaksa; hemen bugün bir karar alınır ve bir sonraki pazara da kurultay tarihi verilirdi.
Ama inanın durum böyle değil...
Oy dağılım haritasına bakın.
Kimin nerede oy aldığı çok net ortada... CHP’nin kıyılarda, Türkiye’nin batısında bir hakimiyeti var. 99’dan bu yana haritanın rengi hiç değişmiyor.
2002 seçimlerinden başlayarak; Güneydoğu’nun rengi giderek BDP, şimdi de HDP’e dönmüş durumda...
AK Parti ise geri kalan Türkiye’nin büyük bölümünde birinci parti gözüküyor.
Ama şöyle bir ayrıntı da var.
Bir dönem CHP’nin, MHP’nin kalesi gibi gözüken yerler; zaman içinde AK Parti’nin kalesi haline geldi.
Her iki seçmenden birinin oyunu alan AK Parti’nin Türkiye geneline yayılan oy potansiyeli olduğu bir gerçek...
Aksine CHP; giderek sahillerin partisi olarak adlandırılır oldu.
***
O yüzden hep hatırlatıyorum.
CHP’nin sıkıntısı bugünün değil; geçmişten bugüne gelen bir siyaset anlayışından geliyor.
“Kılıçdaroğlu çekilmeli, Kurultay’a gitmeli” diyenlerin de geçmişte uyguladıkları politikaların benzer olduğunu, bugün bile bu özeleştiriyi yapmadıklarını görüyorum.
Kılıçdaroğlu çekilir mi; Kurultay’a gider mi?
Elbette bu CHP’nin iç meselesi...
Bize gördüklerimizi, duyduklarımızı, gözlemlerimizi aktarmak düşer.
***
Şunu söyleyebilirim.
CHP’deki sorun yapısaldır, siyaset yapma biçimidir.
Ve en önemlisi...
Türkiye’nin en eski, en deneyimli teşkilatlarının bugünün gerçeklerinden, toplumun beklentilerinden uzaklaşmış olmasıdır.
Özetle...
Kurultay; yöntemlerden sadece biridir.
Asıl önemli olan yeni stratejilerdir.
Hatırlatmak isterim.
İnsan alışkanlıklarından vazgeçmezse, gerçekleri görmezse, “Hata yaptım” diyemezse, eleştirmek kadar yeri geldiğinde kenetlenemezse sorunlarını aşamaz.
İZMİR’DEN BİR ÖRNEK VERELİM
Neden İzmir?
99’dan bu yana sosyal demokratların birinci çıktığı, seçimleri kazandığı yer olduğu için...
Türkiye’de Erdoğan rüzgarının çok sert estiği günlerde bile AK Parti’nin İzmir’de öne çıkamadığı kent olduğu için...
Bazıları İzmir’i CHP’nin kalesi olarak görüyor.
Ama bunun böyle olmadığını defalarca yazdım.
Konjonktür şimdilik böyle söylüyor.
Her seçim döneminde CHP’de İzmir’de yüzlerce aday çıkıyor. 30 Mart’ı yaşadık. Bazı ilçelerde 30’dan, 40’tan fazla aday çıktı. Eminim; gönlünden adaylık geçiren binlerce kişi de vardı.
CHP Genel Merkezi adaylık sürecini uzatınca ortaya ilginç bir durum çıktı. Aday adayları öne çıkmak için birbirlerini yediler.
AK Partili adaylara aslında pek bir iş kalmadı. Onların yapmak istediklerini CHP’liler zaten bu süreçte yapmış oldular.
Önümüzdeki yıl genel seçimler var.
Yine göreceksiniz; 26 milletvekilinin çıktığı İzmir’de 2 bin 600 kişi başvuru yapacak.
Bunlardan sadece birkaçı listelerde yer alabilecek.
Çünkü İzmir garanti görüldüğü için paraşütle inen, ithal adaylar İzmirlilerin karşısına çıkarılacak.
Çok merak ediyorum.
İzmir’de birbirlerine giren CHP’liler aynı mücadeleyi Diyarbakır’da yapıyorlar mı, Kayseri’de birbirlerini yiyorlar mı, Rize’de, Konya’da, Şırnak’ta kuyruğa giriyorlar mı?
Pek zannetmiyorum.
Hiçbir partinin rozetini yakamda taşımadığım için net yazıyorum.
CHP’nin oturup karar vermesi gereken şey kurultay değil; çok daha ötesindeki kararlardır.
Paylaş