İlk 10’dayız ilk 5’e de gireriz

Aslında Türkiye’nin sorunları da, çözüm yolları da belli...
Çünkü panellerdeki konuşmaları sıklıkla dinliyorum.
Yani İzmir ya da Antalya olması çok fark etmiyor.
Ama şunu net ortaya koyalım.
Türkiye birçok konuda ilerici, yenilikçi adımlar attı.
Sağlıkta da önemli yatırımlar oldu.
Şehir hastaneleriyle devlet, sağlık yatırımlarıyla özel sektör örnek projeler geliştirdiler.
Antalya Valisi Ersin Yazıcı salondaki gençlere geçmişten örnekler verdi.
Eskiden Amerika’da, Londra’da yapılan ameliyatlar ya da tedaviler bugün aynı koşullarda Türkiye’de de yapılıyor.
Amerika için söylemem ama birçok Avrupa ülkesinden daha iyi olduğumuzu kesinlikle söyleyebilirim.
Antalya’da sağlık turizminden daha fazla nasıl yararlanmamız gerektiğini masaya yatırdık.
Benzer konuları İzmir’de de konuşuyoruz.
Ve birçok özel hastanenin yurtdışından hasta getirmek için yoğun çaba sarf ettiğini biliyorum.
Sağlık Bakanlığı Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş. (USHAŞ) Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya net bilgiler verdi.
2019’da 700 bin sağlık turisti ve 1 milyar doların üzerinde ciro elde edilmiş.
İki yılın pandemi etkisiyle bu rakamlar biraz geriye gitmiş ancak gelecek yılların çok daha iyi olacağı düşünülüyor.
Şimdiki hedef 10 milyar dolar...
Sağlık turizmi standartları açısından Türkiye dünyadaki ilk 10 ülke arasında gösteriliyor.
Bir de bu alanda yatırımlara yeni başladığımızı düşünecek olursak hedeflerin daha büyük olması gayet normal...
Özetle;
Hep aynı yere geliyoruz.
Tanıtım...
Ama bunu sürekli yapmak lazım.
Turizmciler de bunu istedi; ben de aynı görüşteyim.

Antalya iyi yolda

ANTALYA’yla ilgili eleştirim şuydu.
80’lerden sonra kent turizmin başkenti oldu.
Ve hatta dünyanın sayılı destinasyonları arasına girdi.
Yeni oteller sayesinde Antalya’nın yatak kapasitesi 600 binleri geçmiş durumda.
Ve birçok alternatif de mevcut...
Doğa güzel, iklim harika, tesisler de yeni olunca Antalya rakipsiz hale geldi.
Ancak beş yıldızlı oteller yükselirken kent aynı ölçüde bundan faydalanamadı.
Yıldız yarışında oteller öne geçmişti.
O yüzden her Antalya’ya gidişimden sonra bu eleştiriyi yazmıştım.
Aralıklı gidince aradaki farkı insan daha iyi görüyor.
Bu sefer kentin toparlandığını, yatırımların sonuç verdiğini gördüm.
Özel sektör de buna destek vermiş.
Birçok marka Antalya’ya gelmiş.
Restoranlar, kafeler çoğalmış; kentin dinamikleri değişmiş, renklenmiş...
Bu hemen fark ediliyor.
O zaman turistler için de otel dışı cazip hale geliyor.
Bence Antalya iyi yolda...

Tanıtımda gaza hep basmalıyız

600 bin yatak doluyor.
Yeni oteller yapılsa; onlar da dolacak...
Tek sorun talebin altı aya sıkışması...
Yani nisan ile ekim arasında aşırı talepten yorulan Antalya; ekimden sonra sakinleşiyor.
Aslında birçok tatil beldesi için benzer sıkıntılar var.
Ama Antalya’nın alternatif geliştirme şansı var.
Spor, sanat, sağlık turizmi öncelikleri olmalı.
Ve yine geliyoruz tanıtım meselesine...
Türkiye ayağını gazdan çekmemeli.
En kritik dönemlerde bile tanıtımı yapmalı.
Antalya için bile bu geçerli...

Saç ekiminin merdiven altısı varmış

BİRÇOK sektörde “merdiven altı” sözünü duyarız. Büyük markalar bile bir odanın içinde yapılan o ürünlerle başa çıkamaz. Çünkü yasadışıdır, takip edilmiyordur, bilinmiyordur ama varlardır.
Ama sağlık sektöründe ilk defa duydum; merdiven altı kavramını...
Hem de saç ekimi gibi uzmanlık gerektiren bir alanda...
İnsan böyle bir konuda neden işin uzmanına gitmez de; sonuçlarının ne olacağını bilmediği bir yere gider.
Nasıl güvenir, nasıl o koltuğa oturur.
İnanın anlamakta zorlanıyorum.

Antalya bile soğuktu

İZMİR’e gelirken montunu, paltosunu almayan çok insan bilirim.
Ama İzmir’in soğuğu nemle de birleşince insanın kulaklarını dondurur.
Ve gelen herkes hasta olarak geri döner.
Antalya da öyleydi; dondurucu bir soğuk vardı.
Her Antalya’ya gittiğimde uzun yürüyüşler yaparım.
Hele Lara, Konyaaltı bölgesinde yürümek ayrı bir keyif olur.
Ama bu sefer Antalya bile soğuktu.
Donduk hepimiz...