İletişim her şey değildir belki ama çok şeydir

Ve bu sonuçlar bir daha gösterdi ki; iletişim, algıyı yönetmek, kamuoyu oluşturmak ve yönlendirmek çok şeyin kararını, sonucunu değiştiriyor.

Zaman zaman yazıyorum.
Bazen “halkla ilişkiler” deyip aslında çok önemli bir konuyu pas geçiyoruz.
Elbette seçimler ayrı bir tez konusu ama inanın ne yaparsanız yapın, hangi işle uğraşırsanız uğraşın zamanınızın yarısını kendinizi, şirketinizi, kurumunuzu anlatmak için harcamalısınız.
Birçok kişi Clinton’un kazanacağına inanıyordu.
Hatta kesin gözüyle bakıyordu.
Trump’un adaylığı kesinleştiği gün bile Clinton’un zaferini ilan edenler oldu.
O yüzden Trump’un söylediklerine dikkat bile kesilmemişlerdi.
İzlediyseniz fark etmişsinizdir; bütün kanallar, bütün otoriteler seçim sonuçları belli olduktan sonra “Aslında Trump ne demişti?” nin peşine düşmeye başladılar.
Oysa mesajları netti, halkın anlayabileceği şekildeydi, bir durum tespiti ve değişimi öneren somut adımlar vardı.
İletişim her şey değildir belki ama çok şeydir.
O yüzden “halkla ilişkiler, basınla ilişkiler” deyip birbirine karışan kavramları yeniden oturup düşünmek lazım.
Öyle basit işler değildir bunlar...
Ve göz ardı edilecek detaylar da değildir.

İzmir büyüyor Körfez
geçişi artık şart oldu

Geçen Pazar günü Urla’da bir arkadaşımızdan Sasalı’daki evimize doğru yola çıktık.
Saate baktım; 18.45’ti.
Akhisar - Fenerbahçe maçının ikinci yarısına yetişirim diye düşündüm.
Önce Çeşme otoyolundaki yol yapım çalışmasında epey bir zaman kaybettik.
Sonra arabalı vapura şansımı denemek istedim.
Anladım ki; 20.30 feribotu bile doluydu.
Mustafa Sahil Bulvarı’nda uzun kuyruklar görünce çevre yoluna girdim.
Çevre yolu da her zamanki gibi yoğundu.
Sonuç itibariyle bırakın ikinci yarıyı, maç yorumlarına bile yetişemedim.
Eve girdiğimde saat 21.30’u gösteriyordu.
İstanbullular bize “İzmir’de rahatsınız” derdi.
Galiba o günler geçti.
Diyebilirsiniz ki “İzmir büyüyor, ekonomisi de büyüyor...”
Haklısınız; ben de hep aynı şeyi söylüyordum.
Başbakan Binali Yıldırım her fırsatta hatırlatıyor.
“İstanbul, sonra İzmir... İzmir’e üçüncülük yakışmaz” diye...
Katılıyorum.
İzmir’de hızlı bir ilerleme yaşanıyor.
O yüzden Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan’ın İzmir – Çandarlı otoyoluyla ilgili açıklamaları önemli.
Önümüzdeki birkaç ay içinde otoyolun temeli atılacak ve üç yılda tamamlanması bekleniyor.
Körfez Geçiş Projesi giderek daha önem kazanıyor.
İzmir’in trafiğinde yaşanan bu yoğunluk belki ekonominin büyümesi için bir gösterge, ancak Çandarlı otoyolu gibi alt yapı yatırımlarını da beraberinde zorunlu kılıyor.
Körfezin geçişi de İzmir için artık olmazsa olmaz projelerin başında geliyor.

Seçim olunca ülke fark etmiyor

Konu Amerika olunca nerede yaşadığınızın önemi yok.
Hele bugünün iletişim imkanları elinizin altındayken...
Son iki ayda seçimdeki ton arttı, tansiyon yükseldi, üslup sertleşti.
Yani Türkiye ya da Amerika fark etmiyor; seçimler artık böyle geçiyor.
Tansiyonlarınızı arada kontrol ettirmenizde fayda var.
Bence önemli olan seçim sonrası...
Siyasetin gündemi toplumsal stresi artırıyor ya da azaltıyor.
Türkiye’nin de biraz dinlenmeye ve normalleşmeye ihtiyacı var.
Nasıl olacak?
Önce siyaset uzlaşmayı sağlayacak.
Ve unutmamak gerekir; bu konuda sivil topluma da büyük rol düşüyor.
Sivil toplumun daha güçlü olması gereken bir döneme giriliyor.

Müzik güzel şey kardeşim

Zülfü Livaneli’nin 50’inci sanat yılı nedeniyle bir konser yapıldı.
Kral TV’den naklen verildi.
Son aylarda bu kadar keyif aldığım bir akşam olmadı.
Her Livaneli şarkısı beni gençliğime, her Livaneli bestesi beni anılarıma götürdü.
Gençliğimiz bu şarkılarla geçmiş...
Müzik güzel şey, sanat güzel şey kardeşim...