Paylaş
Ben fırsat buldukça ve veriler elime geldikçe konuyu gündeme taşımaya çalıştım.
Son istatistikler de bu şampiyonluğu gösterince geçen hafta iki yazı yazdım.
İstanbul Atatürk Havalimanı - İzmir Adnan Menderes arasında günlük ortalama 56, Sabiha Gökçen - Adnan Menderes arasında 47 uçuş yapılıyor. Bu toplamda 103 uçuş ediyor.
Ve bu tablo İzmir’e ikinci pistin yapılmasını zorunlu kılıyordu.
Geçen akşam Başbakan Binali Yıldırım’ın da katıldığı İzmir aday tanıtım toplantısını izledim.
Başbakan Yıldırım, benim yazımda verdiğim bilgileri söyledi ve ekledi.
“Adnan Menderes Havalimanı’ndaki bu trafiği görüyoruz. İzmir’e ikinci pist için fizibilite çalışmalarının başlatılması talimatını verdik...”
Bu çok önemli...
Hem uçuş trafiğini rahatlatacak, hem de İzmir’den yapılan direkt uçuşların sayısını etkileyecek.
Her zaman söylüyorum.
Bir bölgenin gelişebilmesi için bazı şartlar var.
Bunları yapmadan, altyapı çalışmalarını tamamlamadan bir ivme yakalayamıyorsunuz.
Turizmde İzmir önemli hamleler yapıyor.
Adnan Menderes’in modernleştirilmesi ilk adımdı.
İzmir – İstanbul otoyolunun bitiyor olması da çok önemli...
Yol 3 saate inse de; ben uçuş trafiğinin azalacağını düşünmüyorum.
Özetle...
Ulaşılabilen yerler gelişiyor.
Dikkat ederseniz; İzmir otellerinin sayısında artış var.
Ve sevindirici olan turizmde düşüşün olduğu dönemlerde bile doluluk tatmin edici bir orandaydı.
Diyorum ki...
İzmir’e yeni oteller de lazım.
Onlar da olacaktır.
İzmir gelişiyor ve değişiyor.
Kentin gelişmesini bütün Ege Bölgesi için faydalı görüyorum.
İzmir’e dikkat edin; daha iyi şeyler de olacak.
Körfez geçişte gecikme olmasın
BAŞBAKAN Binali Yıldırım’ın önemli projelerinden biri de körfez geçiş projesiydi. Konuşmasında İzmir’e yapılacak birçok projeden söz etti ama körfez geçişi pas geçti.
Vazgeçtiği, ertelediği anlamına elbette gelmiyor.
Çünkü Yıldırım’ın bu projeyi önemsediğini biliyorum.
Körfez geçişini yapmalıyız.
Kentte bazı kişiler karşı çıkacaktır.
Olabilir, her görüşe saygımız var.
Ama İzmir’in hızlı büyümesi bu ve benzeri projeleri öne almamızı gerektiriyor.
Bu konuda gecikmememiz gerektiğini düşünüyorum.
O kadar farklı bir dil kullanıyorlar ki
SEÇİME gidiyoruz.
24 Haziran’da sandık başında olacağız.
Zaten siyaset gündemin birinci maddesiydi; şimdi ikinci, üçüncü maddeler de siyaset oldu.
Yapacak bir şey yok; bir ay daha böyle...
Elbette hem genel siyaseti, hem de yereli yakından takip ediyorum.
Televizyonlarda izliyor, yetmiyor önüme gelen metinleri okuyorum.
Tabii sosyal medyayı da takip ediyorum.
Yani siyasetçiler konuşuyor da; vatandaş ne tepki veriyor.
Özellikle de gençler ne düşünüyor, nasıl yorumluyor.
Çok merak ediyorum.
Siyasetçiler bunu takip ediyor mu, gençlerin verdiği tepkilere bilimsel yaklaşıyorlar mı?
Çok emin değilim.
Biliyorum vakitleri az, çok şeyle uğraşıyorlar, müthiş bir tempoda çalışıyorlar.
Ama bir iletişimci olarak takip etmelerini öneriyorum.
Çünkü çok farklı bir dil kullanıyorlar, çok farklı bakıyorlar.
Siyasilerin dili ne kadar eskiyse, gençlerinki o kadar yeni...
Söylemler ne kadar tanıdıksa, gençlerinki o kadar yeni...
Ve diyorum ki...
Gençleri, kadınları anlayan siyasette kazanır.
Bugün için söylemiyorum.
Zaten bugünle işimiz olmamalı.
Gelecek için diyorum.
Urla eleştirisi
BİR dostum aradı.
Dedi ki...
“Urla’ya bayılıyorum, çok seviyorum. İstanbul’dan fırsat buldukça İzmir’e geliyor, soluğu Urla’da, Çeşme’de alıyorum. Ama bir eleştirim var. Urla’da son dönemde gördüğüm hafriyat kamyonu sayısı ve yeri dikkatimi çekiyor. Bu Urla’ya yakışmıyor, olmuyor...”
Yazmak istedim.
Gecenin bir vakti eve gidince
O kadar siyaset konuşunca, dinleyince, izleyince ve gece yarısına yakın bir saatte eve gidince bu aralar beni en çok Netflix’teki diziler dinlendiriyor. Bu aralar The Crown’a takıldım. Dizi, Kraliçe II. Elizabeth’in saltanat dönemini anlatan bir biyografi hikâyesi...
İçinde siyaset yok değil ama beni ilgilendiren insani ilişkiler...
Tavsiye ederim.
Beethoven unutulmadı
VE dijital müzik platformları...
İyi ki varlar.
Spotify, fizy gibi platformlar…
Oralarda da bu aralar Beethoven, Bach takılıyorum.
104 yaşına basan Muazzez İlmiye Çığ diyor ya...
“Avrupa’da savaşlar unutuldu, rezillikler unutuldu ama Beethoven unutulmadı...”
İşte her Beethoven dinlediğimde o söz aklıma geliyor.
Muazzez İlmiye Çığ daha uzun yıllar yaşasın.
Paylaş